Dolar/TL, Merkez Bankası’nın (TCMB) dün beklenmedik 100 baz puan faiz indirimi ardından bir süredir işlem gördüğü 18 seviyesinin üzerine çıktı. Bankacılar TCMB açıklamalarından parasal aktarım mekanizmasında bir adım daha bekliyorlar.
TCMB faiz indirimini iktisadi faaliyette yaşanan ivme kaybının telafisi, istihdam ve sanayi üretimini desteklemek amacıyla gerçekleştirdiğini açıkladı. Banka faiz için “yeterli” tanımlamasıyla politika faizinin önümüzdeki dönemde sabit tutulacağı bunun bir indirim döngüsü başlangıcı olmadığı mesajı verdi.
DAHA YÜKSEK ENFLASYON VE TL’DE DEĞER KAYBI
Birçok yabancı ekonomist TCMB’nin adımlarını anlamlandıramadıklarını; indirimin daha yüksek enflasyon ve TL’de değer kaybı olarak yansıyacağını, bu nedenle anlamlı bir faydasının görülemeyeceğini söyledi.
Goldman Sachs karar sonrası enflasyonda zirve tahminini yüzde 90’a çıkarırken JPMorgan politika faizi ile enflasyon arasındaki bağın yok olduğuna dikkat çekti.
Faizin enflasyona sebep olduğu görüşünü savunan Erdoğan’ın talepleri doğrultusunda geçen yılın sonunda politika faizini kademeli olarak 500 baz puan indirerek yüzde 14’e çeken TCMB, son yedi toplantısında enflasyondaki yükselişe rağmen politika faizini değiştirmemişti. Dün ise faizi yüzde 13’e düşürdü.
KREDİ FAİZLERİ YÜZDE 50’YE YAKIN
Hükümet enflasyondaki düşüşü cari fazla odaklı politika ile daha sonra sağlayacağını belirtiyor. Bu kapsamda net ihracat odaklı, döviz satışı öngören krediler politika faizine yakın fiyatlanırken; benzer kurumsal krediler yüzde 40’a yakın, bireysel krediler ise yüzde 50 civarında maliyette. Bu kapsamda bu politikada net ihracat odaklı krediler çok daha düşük maliyetli tutuluyor.
Ancak cari fazla enerji ithalatı nedeniyle bu yıl imkansız hale gelirken enflasyondaki düşüşün de cari fazlanın tamamlanması sonrasına atılması nedeniyle yükseliş her geçen gün belirginleşiyor.
YENİ DÖVİZ KAYNAĞI MI BULUNDU?
Üst düzey bir bankacı, “TCMB’nin faiz indirim kararını yorumlaması çok zor. Büyümenin zayıflaması nedeniyle adım atılması mevcut politika içinde kısmen anlaşılabilir. Ancak büyümeyi yavaşlatacak şekilde kredilerin yavaşlamasını kısa süre önce isteyen de ekonomi yönetimi idi. Burada bir karmaşa var” dedi ve ekledi:
“Bu karar değerlendirilirken döviz rezervleri de mutlaka birlikte düşülmeli. TCMB son 3 haftada 15.4 milyar dolar rezerv artırdı. Turizm çok kuvvetli, reeskont ihracatçı döviz gelirleri de çok yüksek. Bunun yanı sıra Rusya kaynaklı 5-6 milyar dolarlık giriş var. TCMB rezervlerinin bizim bilmediğimiz bir dış kanaldan önümüzdeki dönem daha da artacağını düşünüyor olabilir. Dış finansman garanti edilerek faiz indirimi riski alındığını düşünmek istiyorum.”
REZERV ARTMIŞTI
TCMB net uluslararası rezervleri son üç haftada kaydettiği yaklaşık 9 milyar dolar artışla tarihi dip seviyelerden 15,7 milyar dolara toparlandı.
Aynı dönemde TCMB toplam rezervleri 15,4 milyar dolar artışla 113,7 milyar dolara yükseldi.
Bankacı dün faiz kararı sonrası bireysel taraftan döviz talebi geldiğini TL’nin 18 üzerinde daha da yükselmemesi için 1 milyar dolar üzerinde döviz satışının yapıldığını tahmin ettiğini de söyledi.
DOLAR 18,15’İ GÖRDÜ
Ağustos başında 18 seviyesine yükselerek 20 Aralık’tan bu yana yeni zirveyi gören ve ondan sonra 18’in hemen altında yatay seyre geçen dolar/TL dünkü PPK kararı ardından yönünü yukarı çevirdi ve en yüksek 18,15’i test etti.
Kur bu sabah saat 09.53 itibarıyla 18,10 seviyesine yakın seyrediyor. Bu seviyeye göre TL’nin dolar karşısında keskin kayıplarının tekrar başladığı nisan sonundan bu yana kaybı yüzde 18, yılbaşından beri kaybı ise yüzde 27 oldu. Faiz indirimleri nedeniyle TL geçen yıl da yüzde 40 üzeri değer kaybetmişti.
PİYASA TCMB’DEN YENİ ADIM BEKLİYOR
PPK açıklamasında, “Son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının parasal aktarımın etkinliğini azalttığı değerlendirilmekte” denildi. PPK metninde takip eden cümlede, “Kurul, makro ihtiyati politika setini, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarla daha da güçlendirmeye karar vermiştir” ifadesi yer aldı.
PPK’da yer alan bu açıklamalar piyasalarda kısa vadede kredi maliyetleri ile politika faizini yaklaştıracak yönde bir adım beklentisi oluşturdu.