Samsun Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Yazıcı, Birleşmiş Milletler tarafından, 1993 yılında 3 Mayıs'ı 'Dünya Basın Özgürlüğü Günü' olarak kabul edildiğini hatırlatarak, "O günden bugüne 'Özgür Basın' özlemiyle 3 Mayıs'ları ne yazık ki ülkemizin basın özgürlüğü konusunda sınıfta kaldığını bildiğimiz halde, sahte bir yüzle kutlamaya çalışıyoruz." dedi.
Yazıcı yayınladığı kutlama mesajında 1993 yılından bu yana Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda süründüğüne dikkat çekti. "Tüm Dünyanın bildiğini biz gazeteciler bizzat yaşıyoruz. Raporda Türkiye, Dünya sıralamasında 199 ülke arasında 142. sırada yer alıyor. Avrupa'da ise bu konuda maalesef sonuncuyuz. Bu utanç verici tablo karşısında hangi ifade ve basın özgürlüğünü kutlayabiliriz?" diye soran Yazıcı, "Ayrıca her geçen gün gazetecilerin çalışma koşulları daha da zorlaşıyor. Bir süre önce Samsun'un Tekkeköy ilçesinde 101 yaşındaki ninenin haberini yapan gazetecilerin başına gelenleri biliyoruz. Akreditasyon bahanesiyle küçük düşürülen, salondan çıkarılan Cihan Haber Ajansı Muhabiri Hüseyin Aydın'ın sesi hala kulaklarımızda yankılanıyor." diye konuştu.
1 Mayıs kutlamalarında Aksaray'da yaşanan İhlas Haber Ajansı Muhabiri Yasin Can ve Doğan Haber Ajansı Muhabiri Hasan Bölükbaş'ın Emniyet Müdür Yardımcısı tarafından telsizle başlarına vurulmasının tüm dünya tarafından izlendiğini ifade eden Yazıcı, "Görüntü almaya çalışan gazetecinin kulağına eğilip annesine küfreden ve ardından da yumruklayan Emniyet Müdür Yardımcısı hala görevinin başında. Bu şartlarda hangi özgür basının gününü kutlayacağız?" diye sordu.
Yazıcı açıklamasında şunları söyledi: "Biz Samsun Gazeteciler Cemiyeti olarak, meslektaşlarımıza karşı yapılan bu çirkin olayı şiddetle kınıyor, Emniyet Müdür Yardımcısı Ömer Platin'in derhal görevden alınmasını ve gereken cezanın verilmesini bekliyoruz. Ülkemizde ne yazık ki bu tür olaylar güncel, sıradan olaylar haline geldi. Gazeteciler doğal olarak özgür düşüncelerini açıklamaktan da korkuyor. Kendini ifade edebilenler tutuklanıyor, tutuklamalar ise cezaya dönüştürülüyor. Muhalif, aykırı tüm sesler, özgür kalemler susturuluyor, işsiz bırakılıyor… Medyanın içi boşaltıldı, tüm kanallar, gazeteler 'sahibinin sesi' gibi patronlarının ağzıyla konuşuyor… Egemen güçlerden beslenen basın sektöründe, basın özgürlüğünden başka her şeyden söz edilebilir hale geldi…"
'GAZETECİLERİN HİÇ BİR GÜVENCESİ YOK'
Açıklamasında gazetecilerin hiç bir güvencesi olmadığının altını çizen Yazıcı şöyle konuştu:
"Her an işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya olan basın emekçileri nasıl özgür olabilir, özgürce yazabilir ki?
İş güvencesi olmayan, sendikaları patronların sözünden çıkmayan, cemiyetleri iktidarın emrinde, dayanışma gücü elinden alınan gazeteciler ne kadar özgür olabilir?
Bu ahval ve şerait altında Türkiye'de basın özgürlüğünden söz edilemez.
Ve elbette ki bu şartlarda 'İfade ve Basın Özgürlüğü Günü' de kutlanamaz…
Ayrıca unutulmamalı; 'Özgür basın olmadan özgür toplum olmaz…'
Biz Basın emekçileri, gerçek anlamda kendimizi özgürce ifade edebileceğimiz o güzel günleri görene kadar, ikiyüzlü bir tavırla '3 Mayıs'ı 'İfade ve Basın Özgürlüğü Günü' olarak kutlamamaya yeminliyiz…" CİHAN