Sosyal medyada izlediğim bir video içeriğini sizlerle paylaşmak istiyorum. İçeriği şöyle özetleyebiliriz; Harvard Tıp Fakültesi 75 yıl süren bir araştırma yapmış; 750 kişi ile başlayan çalışma 60 kişi hayatta kalana kadar devam etmiş. Araştırmada cevabı aranan soru 'İnsanları hayatı boyunca sağlıklı ve mutlu yapan şey nedir?'
Burada durup, bu soruya cevap arasak veya insanlara sorduğumuzu düşünsek alacağımız cevaplar çok farklı olsa bile, herşeyin maddeyle ilişkilendirildiği günümüzde zengin olmak ve meşhur olmak en başlarda yer alacaktır.
Nitekim yapılan başka bir araştırmada hayattaki en büyük hedefleri sorulduğunda katılımcıların yüzde 80'i zengin olmak, ikinci hedefleri sorulduğunda da yüzde 50' si meşhur olmak demiş.
Ama Harvard Tıp Fakültesi'nin araştırma sonucu bu değilmiş. İnsanları hayatları boyunca sağlıklı ve mutlu yapan şey; iyi ve samimi sosyal ilişkilermiş.
Şimdi gelin bugün her yönüyle yok edilmeye çalışılan Hizmet hareketinin başından beri Türkiye'de ve daha geniş anlamda Dünya'da yapmaya çalıştığı işlere baktığımızda göreceğimiz şey Harvard'ın 75 yıllık araştırmasının sonunda çıkan sonuçla aynıdır. Yani hiç bir menfaat gözetmeksizin herkesle iyi ve samimi sosyal ilişkiler kurmak veya kurulmasına vesile olmak.
Türkiye'de hizmete gönül veren insanlara baktığınızda -başka ortamlarda bir arada olması imkansız gibi görünen- her kesimden insanın rahatlıkla samimane bir araya geldiğini ve çok samimi dostluklar kurduklarını görürsünüz.
Dünya genelinde baktığınızda da benzer tabloyu müşahade edersiniz, yani farklı dinlerden, farklı kültürlerden insanların hizmet çatısı altında dostane bir araya geldiklerini görürsünüz.
Hatta bir adım daha ileri giderek, dünyanın her tarafından insanları gezi grupları organize ederek Türkiye'ye götürmüş, ülkemizin fiziki güzelliklerine hayran olan bu insanları hizmet gönüllüleri bazı günler evlerinde misafir etmiş, menfaat beklentisi olmadan samimane yapılan bu ve benzeri davranışlar kalıcı dostlukların kurulmasına vesile olmuştur.
Hizmet hareketi ayrılıkları, farklılıkları konuşmak yerine hep ortak noktaları gözetmiş, her kesimden insanlar da hiç tereddüt etmeden gelip katılmış, böylece menfaat ve çıkar ilişkisine dayanmayan samimane dostluklar kurulmuştur.
'Aç açabildiğin kadar sineni, ummanlar gibi olsun, inançla geril ve insana sevgi duy; kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın mahzun gönül...' ifadeleri hizmet erlerinin parolası olmuştur, bir başka ifadeyle Yunus'ça söyleyecek olursak 'Yaradılanı sev yaradandan ötürü...'
Şimdi ey hizmeti bitirmeye çalıştığını sananlar, aynı zamanda onların yaptıklarına sessiz kalarak onlara destek olanlar, hizmet sevdalılarına yaptığınız bu zulümlerle menfaatsiz, samimane dostlukların kurulmasına engel oluyor, insanları kutuplaştırıp toplumun huzurunu bozup, dostluk değil düşmanlık tohumları saçıyorsunuz.
Tedavisi yıllar sürecek, ne yaralar açtığınızı yılların tecrübeli gazetecisi Emin Çölaşan yazısının bir bölümünde şöyle özetliyor.
'İlginç bir ülkede yaşıyoruz..
Vatandaşlarının en az yüzde 95'inin her sabah mutsuzluğa uyandığı, o gün nelerin olacağını bilemediği, geleceğine umutla bakamadığı, yarınından endişe duyduğu ve sorumlulardan hesap soramadığı ülke!..
Nereden nerelere geldik!'