Türkiye’nin partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İslamcı ve otokratik bir rejim kurduğu için, Türkiye'nin artık demokratik bir ülke olduğunu iddia etmek fazla iyimserlik olur. CNN'den Fareed Zakaria geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin son cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerini, kilit devlet kurumlarını ve medyayı kontrol eden Erdoğan'ın ve AKP’nin seçim kampanyası sırasında devlet kaynaklarını seferber etmesi nedeniyle "özgür ama adaletsiz" olarak nitelendirdi.
Haksız avantaja rağmen AKP, 2018 genel seçimlerine kıyasla yüzde yedi oy kaybetti, Erdoğan ilk turda yeterli oyu toplayamadı ve seçimler ikinci tura kaldı ve 28 Mayıs'ta tekrar sandıklara gidildi. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi, yalnızca AKP veya Erdoğan'ın zaferi değildi, daha çok Kemalist Laikler ile Ultra Milliyetçi-İslamcı koalisyon arasında bir referandumdu. İktidardaki Cumhur İttifakı'nın halk desteğinden yararlanarak ayrıcalıklı konumlarını devam ettirmek isteyen Türkiye'nin bürokratik vesayeti (derin devlet), ciddi sağlık sorunları ile boğuşan ve ülkeyi ekonomik darboğaza sokan Erdoğan’ı 1200 odalı sarayında yalnızlaştıracak.
Bürokrat vesayetin kilit isimlerinden biri haline gelen ve Erdoğan’ın damadına omuz atabilen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) reddine ve muhalefetin bütün eleştirilerine rağmen bakanlığı bünyesinde paralel seçim takip sistemi kurdu. Soylu, hukuka aykırı olmasına rağmen görev başındaki polis ve jandarmaya seçim sonuçlarını toplamaları ve kaydetmeleri talimatını verdi. Yandaş yazar Mahmut Övür, Soylu'nun "Seçim yüzde 49.50 gibi biter. Çok uğraştık ama yarım puan ileri götüremedik" dediğini aktardı. Soylu elbette kâhin değil, seçim sonucunu Cumhur İttifakı lehine manipüle ettiği çok aşikâr.
Ana muhalefet partisi olan CHP, 14 Mayıs 2023 Seçimleri’nin ardından binlerce sandıkta usulsüzlük şüphesiyle şikayetçi olurken, Türkiye İşçi Partisi, 20 bin sandık şaibelidir dedi. Ve bu rakam yaklaşık 4.2 milyon oy demek. Birkaç medya kuruluşu, ıslak imzalı tutanaklar (resmi kayıtlar) ile YSK tarafından bildirilen veriler arasında, Kürt vatandaşların çoğunlukta olduğu illerde büyük farklar olduğunu yayınladı. Bu durumun, Yeşil Sol Parti'ye verilen Kürt oylarının, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olmak üzere Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilere yazıldığı anlamına geliyor.
Erdoğan ve Türkiye'nin Kemalist yapılanması yakın geçmişte en sert rakiplerdi. Erdoğan'ın AKP'si, 2001 yılında ağırlıklı olarak Milli Görüş hareketi üyeleri tarafından kuruldu, ancak Erdoğan, demokratik reformlar sözü vererek "Milli Görüş gömleğini çıkardığını söyledi. Erdoğan, başbakanlığının ilk yıllarında demokratik reformları hayata geçirdi, Türkiye 2005 yılında Avrupa Birliği üyeliği için tam müzakerelere başladı. Erdoğan, Türk ordusunun siyasete müdahalesine direndi. AKP, 2007'de başlayan Ergenekon davalarında polis ve yargıyı destekledi. Ancak Erdoğan, 2013’teki Gezi Parkı protestoları ve iktidarını hedef aldığını iddia ettiği 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının ardından Ergenekon’un avukatlığını üstlendi. Ve suçlarını kapatmak için Bürokratik Vesayet ile bir güç paylaşımına girdi. Balyoz ve Ergenekon davalarında, cami bombalama, halkı stadyumlara doldurma planları yapan, binlerce faili meçhul cinayetlere isimleri karışın yüzlerce sanık aklandı.
Türkiye'nin en tartışmalı isimlerinden biri olan, Ergenekon Davası’nda müebbet alan, Vatan Partisi Lideri Doğu Perinçek ile CHP Milletvekili Tuncay Özcan, Erdoğan'ın müttefiki haline geldiler. CHP'nin medya ilişkilerinden sorumlu başkan yardımcısı olan Özcan, Türkiye cumhurbaşkanı lehine seçim hilesi yapmakla suçlandı. CHP'nin Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, seçim gecesi veri akışının kesilmesi nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı ve birçok kişi Halk TV ve Sözcü TV gibi eleştirel medya kuruluşlarını, önceki seçimlerde de AKP’nin oylarını şişiren, Anadolu Ajansı’nın verilerini yayınlamakla suçladı.
İktidarında 20 yılı tamamlayan Erdoğan, bu uzun koltuk mücadelesinde Gezi Parkı protestolarına galip geldiği gibi, 17-25 Aralık yolsuzluk davalarını da örtbas etmeyi başardı. Ve ardından tiyatro 15 Temmuz ile gücüne güç kattı. Ergenekon ve Balyoz sanıkları, Erdoğan'ın baskısıyla siyasileşen mahkemeler tarafından beraat etti. Kemalist bürokrasi, Erdoğan'ın hocası Erbakan’ı devirmişti ve kendisini de hapsetti. AKP, 2008'de ülkenin laik sistemini ihlal ettiği için kapatılmaktan kıl payı kurtuldu. Türkiye'nin derin devleti, sağlığı kötüye giden Erdoğan'ı 1200 odalı sarayında yalnızlaştırarak, AKP’yi Süleyman Soylu ve milliyetçileri Sinan Oğan gibi isimlerle idare ederek, 28 Şubat rejimini uzun yıllar yaşatmayı planlıyor.