Türk emniyeti, pazar günü Taksim İstiklal Caddesi'nde 6 kişinin ölümüne ve 81 kişinin yaralanmasına neden olan patlamadan sorumlu olduğunu iddia ettikleri 'Suriye uyruklu' Ahlam Albashir'i tutukladı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu pazartesi günü yaptığı açıklamada, saldırıdan yasadışı PKK’yı ve terör örgütünün Suriye kolu olan Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) sorumlu tuttu. Öte yandan PKK ve YPG, saldırıyla ilgileri olduğu iddiasını yalanladı. Üst düzey bir Türk yetkili ise Reuters'e, Türk makamlarının saldırganın Irak ve Suriye İslam Devleti (IŞİD) ile bağları olduğunu da göz ardı etmediğini söyledi.
Son yıllarda Amerika ve Avrupa Birliği’nin terör listesinden çıkmak için gayret veren PKK’nın sivil bir kalabalığı hedef alan bu tür bir bombalı saldırıyı düzenlemesi çok olağan bir durum gibi gözükmüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen yıldan beri başta ABD ve Rusya olmak üzere, AB ülkelerinden ve İran’dan Türkiye’nin Suriye sınırındaki bölgeleri kontrol eden silahlı Kürt gruplara karşı operasyonlar için yeşil ışık bekliyor. Bu bağlamda tam da G-20 zirvesi öncesi gerçekleşen son Taksim saldırısı, Erdoğan’ın Endonezya’daki zirvede dünya liderlerini operasyonlar için ikna edebilmesi için Türk istihbaratının bir false flag yani yanlış bayrak operasyonu olabilir.
Taksim saldırısı geride birçok cevapsız soru bıraktı. Türk polisi, fail Albashir'in bombayı bıraktıktan sonra parasını ve altınını almak için İstanbul'un Esenler semtindeki bir adrese taksi ile gittiğini iddia ediyor. Daha sonra polis onu tutukladığı Küçükçekmece’deki eve gittiğini söyledi. Polis, 21 eve baskın gerçekleştirdiği operasyonlarda Albashir ve onunla iletişim halinde olan toplam 46 kişiyi tutukladı. AA muhabirinin haberine göre, "Terörist, bombalı saldırıyı PKK/PYD/YPG terör örgütünün Suriye'nin Kobani kentindeki karargahından İstanbul’da eylem emri alarak pazar günü saat 16.20 sıralarında gerçekleştirdiğini itiraf etti."
PKK'nın şehirlerde sivilleri hedef alması çok alışıldık bir durum değil, ayrıca silahlı örgüt genellikle bir saldırıdan sonra militanlarını hızla dağlık bölgelerdeki kamplarına naklediyor. PKK militanları, Türk güvenlik güçlerinin onları kolayca yakalayabileceğini bildikleri için Albashir’in yaptığı gibi saldırılardan sonra şehirlerde adreslerini fazla değiştirmiyorlar.
İkinci olağan dışı durum ise, eğitimli bir teröristin veya istihbarat görevlisinin günde 24 saat boyunca binden fazla Mobese kamerasıyla izlenen bir yerde elinde bombayla 45 dakika beklemesidir. Mobese görüntüleri, Albashir'in bir bomba ile yaklaşık 45 dakika sakince beklediğini gösteriyor. Güvenlik uzmanı Emre Uslu'nun analizine göre, Albashir muhtemelen çantasında bomba taşıdığının farkında bile değildi. Diğer şüpheli gerçek ise Albashir ile beraber dört ay önce Türkiye'ye giren şahsın henüz bulunamaması. Albashir, partneriyle birlikte evli bir çift gibi davranmış ve şüphe çekmemek için Esenler’de bir tekstil atölyesinde çalışmış.
Diğer can alıcı soru ise Albashir'in saldırı sırasında neden elektronik eşya taşıdığı. Deneyimli herhangi bir militan, intihar bombacısı olmadığı sürece herhangi bir elektronik eşya taşımaması gerektiğini bilir. Bir diğer kafa karıştıran nokta ise, Türk polisinin onu 40 dakikadan fazla bir süre boyunca nasıl fark edemediğiyle ilgili. Ayrıca Albashir bir Arap uyruklu, hatta bazı sosyal medya kullanıcıları onun Etiyopyalı olduğunu yazdı. PKK henüz Arapları bünyesinde barındıran bir örgüt değil. Bir başka garip gerçek ise, Türkiye'nin resmî açıklamasına göre, Albashir ve partnerinin Türkiye'ye kuzeybatı Suriye'deki Afrin üzerinden girdiği. Türkiye 2018'den beri Suriye'nin Afrin bölgesini kontrol ediyor ve Taksim failinin bu rotayı kullanarak ülkeye girmesi zor.
Pazar günkü saldırı, Türkiye destekli Suriyeli silahlı gruplar tarafından da gerçekleştirilmiş olabilir. Türkiye, Suriye'deki Özgür Suriye Ordusu gruplarını destekliyor ve bu gruplar neredeyse hemen her gün birbirleriyle savaşıyor. El Kaide'nin eski Suriye kolu El Nusra Cephesi'nden kopan, İdil’i kontrol eden Heyet Tahrir Şam (HTŞ), Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu'na (SMO) bağlı gruplara ölümcül saldırılar düzenledikten sonra geçen ayın başlarında Afrin'i ele geçirdi. Türkiye'nin Afrin, Cerablus ve Tel Abyad gibi Türkiye kontrolündeki Suriye kentlerindeki tüm silahlı grupları bir komuta merkezi altında idare etmeye çalıştığına dair haberler var. HTŞ, Türkiye'nin müdahalesinin ardından büyük ölçüde Afrin'den çekildi ancak Türkiye destekli gruplar Ankara'yı Rusya'nın yanında yer almakla ve onları satmakla suçluyor.
Türkiye, Ekim 2019'da dönemin ABD Başkanı Donald Trump'ın askerlerini Suriye'nin Türkiye sınırından çekme kararından bu yana Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) silahlı örgütü olan YPG'yi kuzeydoğu Suriye'de hedef alıyor. ABD, büyük Batılı ülkelerle birlikte IŞİD'e karşı bu Kürt grupları destekledi. Türkiye, YPG'yi PKK'nın bir uzantısı olarak görüyor ve Suriye'nin kuzeyindeki Ayn al-Arab (Kobani), Menbiç ve Tel Rıfat gibi Kürt şehirlerini YPG güçlerinden almaya çalışıyor. Öte yandan Erdoğan, Ekim 2021'den bu yana Suriye operasyonu için Rusya ve ABD'den yeşil ışık yakmakta başarısız oldu.
Soylu, Albashir'in terör saldırısı emrini, PKK/YPG'nin Suriye karargahının bulunduğu, Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin çoğunlukta olduğu bir şehir olan Kobani'den aldığını söylediğinden, Türkiye'nin artık Suriye'deki Kürt güçlerini hedef almak için güçlü bir bahanesi var gibi görünüyor. Soylu, Albashir için “eğer yakalamasaydık bugün Yunanistan’a kaçıracaklardı” dedi. Türkiye, Yunanistan'ı PKK teröristlerine yataklık etmekle suçluyor ve şu anda iki komşu arasında bazı adaların egemenliği ve Ege Denizi bölgesindeki deniz hakları konusunda yüksek düzeyde gerilim var.
Türkiye, Albashir'in PKK tarafından eğitilmiş Suriyeli bir terörist olduğunu açıkladı, ancak birçok sosyal medya kullanıcısı, bileğinde Etiyopya’nın Sami dilinde yazılmış bir dövme olduğu için onun Suriyeli Kürt veya Arap değil, Etiyopya veya Eritreli olduğu yorumunu yaptı. Somalili bir kadın ise video mesajında şunları iddia etti; “Albashir benim kardeşim, İstanbul'da yaşıyor ve saldırının faili değil, PKK ya da başka bir terör örgütü üyesi değil. Kardeşimi kurban ettiler.” Daha da ilginç olanı ise, medyada çıkan haberlere göre, MHP’nin Güçlükonak İlçe Başkanı Mehmet Emin İlhan, saldırından önce Albashır ile yapılan görüşme trafiği nedeniyle ifade verdi.
Türkiye, 15 Temmuz’da olduğu gibi son saldırıda da failler hakkında son derece hızlı karar verdi. Darbe girişimini soruşturmak üzere kurulan Meclis Komisyonu, Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve İstihbarat Şefi Hakan Fidan gibi kilit isimleri dinlemeden son bulmuş, üstelik rapor da kayıplara karışmıştı. 15 Temmuz darbe girişimi, Erdoğan'a tüm muhaliflerini önemli devlet kurumlarından tasfiye etme fırsatı verdi. En önemlisi Erdoğan, Suriye'ye girme emrine direnen Türk ordusunun generallerini tasfiye etti. Ve Türk ordusu sözde darbe girişiminden sadece bir ay sonra Suriye'ye ilk operasyonunu gerçekleştirdi. Taksim saldırısı 2015’teki seçim ayarlı kanlı saldırılara benzemesinin yanında sanki 15 Temmuz’un bir global versiyonu gibi. Türkiye Suriye’deki Kürt gruplara ve bazı cihatçı gruplara saldırmasının yanında, Yunanistan’a karşı Ege ve Akdeniz’de bazı operasyonlara girebilir. Somali ve Libya’daki askeri varlığını güçlendiren Türkiye, Etiyopya gibi iç çatışmalarla boğuşan ülkelerde kalıcı barışa arabulucuk etmek için çaba harcayacağına bu ülkelere silah satışını arttırmanın yollarına bakar.