BRICS ve G20 Zirveleri: Afrika'nın Uluslararası Siyasetteki Yükselişi Sürüyor

Türkmen Terzi

Türkmen Terzi

10 Ara 2024 17:26

  • Afrika kıtası, uzun yıllar boyunca doğal kaynak zenginliğiyle bilinse de, küresel siyasetteki etkisi sınırlı kaldı. Ancak son yıllarda, kıtanın uluslararası politikadaki rolü belirgin şekilde artmaya başladı. Bu dönüşüm, hem ekonomik hem de diplomatik alanlarda kendini gösteriyor. Güney Afrika’nın 2010 yılında BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) grubuna katılması ve ardından 2024 yılında G20 Dönem Başkanlığı’nı üstlenmesi, bu değişimin en çarpıcı göstergelerinden. Ayrıca Afrika Birliği’nin 2023’te G20’ye daimi üye olarak kabul edilmesi, kıtanın küresel karar alma mekanizmalarındaki yerini sağlamlaştırdı.

    Afrika’nın en gelişmiş endüstrisine ve dünyanın en zengin maden rezervlerine sahip olan Güney Afrika Cumhuriyeti, Brezilya’dan G20 dönem başkanlığını devraldı. Nelson Mandela’nın ülkesi, Kasım 2025’te gerçekleşecek G20 Zirvesi öncesinde düzenlenecek 130’dan fazla toplantının ilkini Pazartesi sabahı başlatarak, G20 Dönem Başkanlığı için ajandasını resmen belirledi.

    Sherpa Track olarak bilinen bu süreç, G20 liderlerinin kişisel temsilcileri tarafından yönetiliyor ve zirve gündeminin koordinasyonunu sağlıyor. Lamola, açılış konuşmasında Ubuntu felsefesine (Ben, ‘biz’ olduğumuz zaman ‘ben’im anlamındaki Hümanist Afrika görüşü), atıfta bulunarak G20’nin dayanışma, eşitlik ve sürdürülebilirlik ilkelerine dayalı hedeflere ulaşmak için tüm sektörlerle ortaklık kuracağını belirtti.

    Güney Afrika, 2024 G20 Dönem Başkanlığı için “Dayanışma, Eşitlik, Sürdürülebilirlik” teması altında bir dizi öncelik belirledi. Bu öncelikler arasında düşük gelirli ülkelerde borç sürdürülebilirliğini sağlamak, adil enerji dönüşümüne finansman sağlamak ve kritik minerallerin kapsayıcı büyüme için değerlendirilmesi yer alıyor. Dönem başkanlığı sürecinde, Sherpa ve Finans süreçlerini birleştirmek amacıyla üç geçici görev gücü, bir girişim ve bir komisyon kurulması planlanıyor.

    Bu kapsamda önerilen Borçlanma Maliyetleri Komisyonu (Cost of Capital Commission), Afrika’nın uluslararası borçlanma maliyetlerini düşürmeyi hedefliyor. Afrika ülkeleri, mevcut durumda gelişmiş ekonomilere kıyasla borçlarını beş kat daha yüksek faiz oranlarıyla finanse ediyor. Bu yüksek maliyetler, kıtayı sağlık, eğitim ve altyapı gibi kritik alanlara yatırım yapmaktan alıkoyuyor.

    Afrika kıtası, son on yılda dış borç yükünün hızla arttığı bir döneme girdi. 2022 itibarıyla Afrika ülkelerinin dış borcu 655,6 milyar dolara ulaşırken, 2024 yılında borç servisi ödemelerinin 89,4 milyar doları bulması bekleniyor. Bu durum, kıtadaki ülkelerin sağlık ve eğitim gibi sosyal harcamalardan daha fazla bütçeyi borç servisine ayırmasına yol açıyor.

    Bu yüksek borçlanma maliyetlerinin altında yatan temel nedenlerden biri, Afrika ülkelerine uygulanan haksız risk primleri. “Afrika Primi” olarak adlandırılan bu durum, kredi derecelendirme kuruluşlarının yanlı metodolojileri nedeniyle kıtanın ekonomik gücünü tam anlamıyla yansıtmıyor. İşçi dövizleri ve doğal kaynakların değeri kredi notlarına dahil edilmediğinde, Afrika ülkeleri daha yüksek borçlanma maliyetleriyle karşı karşıya kalıyor. Güney Afrika’nın önerdiği Borçlanma Maliyetleri Komisyonu, bu yapısal sorunları analiz ederek çözüm önerileri sunmayı hedefliyor.

    Afrika Birliği’nin 2023 yılında G20’ye daimi üye olarak kabul edilmesi, kıtanın uluslararası siyasetteki konumunu güçlendiren bir dönüm noktası oldu. Afrika, dünya nüfusunun %25’ini oluşturan genç bir demografiye sahip ve bu oran 2100 yılına kadar %40’a ulaşacak. Ayrıca kıta, tarım ve kritik mineraller açısından büyük bir potansiyele sahip.

    G20 platformu, Afrika’nın bu potansiyelini küresel ekonomiye entegre etmek için eşsiz bir fırsat sunuyor. Güney Afrika’nın liderliği, kıtadaki ekonomik kalkınmayı desteklemek ve küresel finansal mimaride reform yapmak için önemli bir adım niteliğinde. Özellikle kritik minerallerin adil bir şekilde değerlendirilmesi ve enerji dönüşümü için finansman sağlanması, bu sürecin odak noktalarından biri.

    Güney Afrika’nın G20 Dönem Başkanlığı, sadece Afrika için değil, küresel dayanışma ve iş birliği açısından da kritik bir döneme işaret ediyor. Ubuntu felsefesiyle şekillenen bu süreç, Afrika’nın uluslararası siyasetteki yükselişini hızlandırırken, kıtanın ekonomik ve sosyal kalkınmasına yönelik somut adımlar atılmasını sağlıyor. BRICS zirvelerinin ardından G20 platformu da, Afrika’nın sadece doğal kaynaklarıyla değil, aynı zamanda diplomatik gücü ve yenilikçi çözüm önerileriyle küresel siyasette daha güçlü bir rol oynamasına imkan tanıyor.

    Nüfusu 1,5 milyara yaklaşan Afrika kıtası, önümüzdeki yıllarda dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesi olan Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) anlaşmasının hayata geçirilmesine odaklanacak. 2018 yılında Ruanda'nın Kigali kentinde, 55 Afrika ülkesinden 44'ünün imzasıyla yürürlüğe giren bu anlaşma, kıtanın ekonomik entegrasyonunu güçlendirmeyi hedefliyor. Merkezi Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da bulunan Afrika Birliği ise, Avrupa Birliği gibi güçlü bir yapıya dönüşmek için çalışmalarını sürdürüyor. Nihai hedef ise, Afrika Birliği'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde daimi bir temsilciye sahip olması olarak belirlenmiş durumda.

    Tüm bu hedeflerin ötesinde, Johannesburg’daki zirvede bir kahve molasında gazetecilere konuşan Afrika Birliği Ekonomik Kalkınma, Turizm, Ticaret, Sanayi ve Madenler Komiseri ve G20 için Afrika Birliği Sherpa'sı olan Büyükelçi Albert Muchanga’nın vurguladığı bir konu öne çıkıyor: Afrika kıtasından her yıl kaçırılan yaklaşık 90 milyar doların engellenmesi ve bu kaynakların vergilendirilmesi. Başka bir deyişle, yasa dışı ticaretin önüne geçilmesi, Afrika'nın ekonomik kalkınması için kritik bir öncelik olarak görülüyor.
    10 Ara 2024 17:26
    YAZARIN SON YAZILARI