“RMS Titanic” isimli yüzen şehir bir transatlantik yolcu gemisiydi. Harland and Wolff (Belfast, İrlanda) tersanelerinde inşâ edilmişti.
Mühendislerin kullandığı yeni tekniklerden hareketle “Batırılamaz ve dahi batmaz!” denilen Titanik, İngiltere’nin Southampton Limanı’ndan New York'a doğru 10 Nisan 1912'de hareket ettiğinde olacaklardan kimsenin haberi yoktu.
Limandan ayrıldıktan 5 gün sonra bir buz dağına çarpan devasa gemi yaklaşık 2 saat 40 dakika içinde Kuzey Atlantik'in buzlu sularına gömülmüştü.
TİTANİK BATARKEN EĞLENCEYE DEVAM…
Dünyanın en büyük buharlı gemisi buz dağına çarptığında yolcuların paniğe kapılmaması için güvertede eğlenceye devam edilmesi talimatı verilmişti.
Gemi hızla su alırken dans ve ziyafet bir süre daha devam etse de tarihe “en büyük deniz felaketlerinden biri” olarak geçen Titanik faciasında 1.514 kişi hayatını kaybetmişti.
1997 yapımı Oscar rekortmeni “Titanik” filmi ile beyaz perdeye aktarılan trajedide devletler, şirketler ve şahıslar için alınacak çok ders var.
İnsanın acziyetini idrâk etmesine dair ilk ders başlı başına bir makalenin konusudur. “Titanik faciası”, riskleri hafife almanın maliyetinin çok ağır olabileceğini göstermesi açısından ibretliktir.
KAPTAN DÜMENİ TERK ETTİĞİNDE
Devrin en ileri teknikleri inşâ edilmiş bir geminin kaptanı olsanız bile açık denizde, buz dağlarının ortasında seyrüsefer hâlindeyken dümeni yardımcı kaptana bırakıp uyumaya giderseniz faciaya davetiye çıkarıyorsunuz demektir.
Buz dağına çarpıncaya yapılan hatalar zincirini krizin ilk dakikalarında başka hatalı kararların takip etmesi yüzlerce insanı ölüme sürüklemiştir.
Filikaların çoğu kullanılmamıştı.
Denizcilerin yapılmaması gereken hatalar listesinde ders niteliğinde belki daha ayrıntılı maddeler vardır. Benim muradım Titanik’in batışı esnasında gerçekleri yolculardan gizleyerek insanları göz göre göre ölümü sürükleyen gemi idaresine atıf yapmaktır.
KORONAVİRÜS KRİZİNDE İDARE ORTADA YOK
Koronavirüs salgını ve ekonomik krizin ortasında Türkiye’nin ahvali Titanik’in battığı o 2 saat 40 dakikayı andırıyor.
İdare ortada yok. Bakanlar kayıp.
Günlük vak'a raporunu açıklayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile sağa sola gözaltı talimatı yağdıran İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da halk Ankara’da bir hükûmet olup olmadığından endişe edecek.
Neredeyse her saat başı armudun sapı-üzümün çöpü konuşmalarla onlarca televizyon ekranında boy gösteren Recep Tayyip Erdoğan en sessiz günlerinden arada bir fotoğraf ve kısa videolar paylaşıyor.
Vatandaş ne yapacağını bilmiyor, telaşla sağa sola kaçışan insanlar açlık ve sefalet korkusu içinde. Saray’ın korunaklı duvarlarından içeriye girmeyen salgına bağlı ekonomik kriz vatandaşın belini iyice büktü.
DOLAR VE EURO 2018 SEVİYESİNİ GEÇEBİLİR
Dolar 6,70 TL’ye, euro 7,30 TL’ye ve sterlin 8,30 TL’ye yükseldi.
TL son bir haftada aynı ligde bulunduğumuz gelişmekte olan ekonomiler (EM) arasında en fazla değer kaybeden (Yüzde 3,9) para birimi oldu.
"Bir haftada yüzde 4 eriyen bir para ile ticaret yapmakta ne var!" diyebilen beri gelsin.
Döviz alıp başını giderken Merkez Bankası (TCMB) yangın söndürecek radikal kararlar almak yerine Erdoğan'ın verdiği IBAN numarasına 500 milyon TL bağışta bulundu!
O esnada Türkiye’nin risk primi (CDS) 650 seviyesine kadar yükseldi. CDS, 2018 yılı ağustos ayında doların 7,20 TL’ye kadar fırladığı günlerde 710’a yükselmişti.
Şubat ayında 250 idi CDS. Aradaki 400 puanlık fark borçlanma maliyetinin yüzde 4 arttığına işaret ediyor. İki ay geçmeden paranın maliyeti yüzde 4’ten fazla arttı.
Türkiye gibi döviz açığı had safhadaki bir ekonomi bu maliyetin altından kalkamaz.
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ve diğer Avrupa ekonomilerinde şirketler ve bankalar yüzde 0’a yakın maliyetle borç bulurken, Türkiye’deki banka ve şirketlerin maliyeti şubata göre neredeyse ikiye katlandı.
2018 ŞOKUNU NE ÇABUK UNUTTUK!
Uluslararası piyasadan bu şartlarda borç bulunsa da almak batmaktan farksız. Döviz borcunun senelik maliyeti yüzde 7-8’i buluyor. Kur artmaya devam ederken bu kadar yüksek maliyet nasıl ödenecek?
Ödenemeyeceği bilindiği için dolar ve euro TL’ye mukabil yeni rekorlara göz kırpıyor. Artık dolarda 6,40 TL’nin altı, euro için 7 TL’nin altı imkânsıza yakın bir ihtimal.
2018 rekoru birkaç ay içinde geçilirse mali kıyamet kopar. İşsizlik yüzde 20’yi çıkar. Seri iflaslar başlar.
Borsa İstanbul’un (BİST) evlere şenlik hâlini değerlendirmeye lüzum bile görmüyorum.
Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir krizin ortasında Almanya’dan Amerika’ya bütün borsalar çakılırken BİST 100 89 bine demir attı.
MAFYA LİDERİNİN ŞİRKETLERİ DEĞER KAZANIYOR!
“Adam öldürmeye azmettirmek” suçundan müebbet hapis cezası alan ve Gürcistan’a kaçan Galip Öztürk’ün Mepet’i seans içinde çift hane rekorlar kırıyor.
İhlas Finans mudilerine 450 milyon dolar borcunu 2001’den bu yana ödemeyen İhlas Holding’in şirketleri de en çok değer kazananlar arasında.
Ne de olsa Amerika’da 30 ay hapis yatan Mehmet Hakan Atilla, BİST genel müdürlüğü koltuğunda oturuyor!
Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Koronavirüs salgını sebebiyle dünya ekonomisinin bu sene daralacağına dair rapor üstüne rapor açıklıyor.
Yatırımcıların akıl hocası Goldman Sachs, ABD ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde yüzde 6, 2’nci çeyreğinde yüzde 30 küçüleceğini açıkladığı saatlerde bile BİST 89 bin civarında paralel evrende seyahatine devam ediyordu.
Türkiye'nin risk primi (CDS) doların 7,20 TL'ye tırmandığı 2018 yılı ağustos ayındaki seviyelere yaklaştı.
AMERİKA’DA İŞSİZLİK YÜZDE 15’E ÇIKACAK
İşsizliğin yüzde 15’e çıkacağı belirtiliyor ki son iki haftada Amerika’da 10 milyon kişi işsiz kaldı. ABD için çöküş, Türkiye gibi ekonomiler için kıyamet!
Almanya’da 1 milyon kişi işini kaybetse de Angela Merkel’in 750 milyar euro tutarındaki paketi işsizlere, krizde geliri azalanlara bu zor dönemlerde can simidi olacak.
Krizin hafife alınması kadar daha vahim bir hata olamaz. Kaptan ve yardımcı kaptan damadı sayesinde buz dağına çarptık.
20’nci asrın en zalim isimlerinden biri olan Adolf Hitler; başşehir Berlin, Rusya ve diğer müttefiklerin bombardımanı altındayken bile halka radyodan “Kahraman ordumuz düşmana karşı büyük bir zafer kazandı” propagandası yaptırıyordu.
Propaganda bakanı Goebbels ile bir yalanın peşinden sürükledikleri Alman halkını son anlarda bile aldatıyordu. Netice büyük bir hüsran olmuştu.
Sarayda krizden ve salgından kendilerine tecrit edenler de halka hemen her konuda yalan söylemeye devam ediyor.
Bu yüzden Koronavirüs salgınında lüks ve israf içinde yüzen, keman çalan ve IBAN numarası verip halktan yardım isteyen bir hükûmet için Titanik benzetmesi hafif kalır.
Sitemizi kullanmaya devam
ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz.
Detaylı bilgi almak için Çerez Politikasını ve Gizlilik Politikasını inceleyebilirsiniz.