Ekonomik krizin seçmen tercihlerinde ne kadar tayin edici olduğunu gayet iyi bilen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin vitrindeki isimleri ile Saray müdavimleri hakikati çarpıtmayı göze alarak büyük sözler sarf etmekten imtina etmiyor.
Bilakis dün söyledikleri ile bugün söyledikleri arasında 180 derece fark olduğunu bile bile mesut bir tablo çiziyorlar. Bütün hata, kusur ve beceriksizleri 'günah keçisi'ne yıkıp kurtulma hastalığının pençesinde kıvranan Türkiye, referandum tarihi olan 16 Nisan yaklaştıkça yalanların hakikatmiş gibi takdim edildiği çok vak'a ile karşılaşacak karşılaşmasına da şimdilik 'faiz lobisi' sloganındaki iki yüzlülüğe dikkatinizi çekmeyi murat ettim.
Ecdat boşuna söylememiş: "Büyük lokma ye. Büyük söz söyleme."
AKP'nin iktidara geldiği 2004 senesinden 2017 başına kadar yabancı yatırımcılara 170 milyar dolar faiz ödemesi yapılmış. 13 senelik dönemde her sene 12 milyar dolar civarında bir para yurt dışından alınan borçların faizine gitmiş.
Hani siz faiz lobisine karşıydınız!
Kameraların karşısında, miting meydanlarında veya Saray'da Muhtarlar Meclisi'ne hitap ederken "Dış mihraklar doları tırmandırıyor. Ülkemin faiz politikasından rahatsızım. Faiz lobisi ekonomik kriz çıkarmak istiyor. Faiz lobisine karşıyız." diyorsanız bu kadar faiz ödemesini kimin yaptığına da cevap vermeniz lazım. Aksi takdirde inandırıcı olamazsınız.
O PARAYLA HER SENE 3 AVRASYA TÜNELİ İNŞA EDİLEBİLİRDİ
Giden paraları çala kalem yazmak kolay. 3 milyon 715 bin kayıtlı işsizi olan bir ekonomi için büyük paralar bunlar. AKP'nin nutuklarının aksine faiz lobisini nasıl ihya ettiğine bir misal vereyim.
O garantisi verilen 100 arabadan sadece 20'si geçtiği için Hazine'den iki ayda 34 milyon lira ödenen Avrasya Tüneli en güncel verilerle karşımızda duruyor! Otomobil şoförlerinden tek taraflı geçiş için 16,60 lira isteyen işletmecinin de diğer ballı projeler gibi milletin sırtından senelerce inmeyeceğini söyleyenlere 'vatan haini' diye bağıranların sessizliği dikkatten kaçmıyor.
Açılış merasiminde ballandıra ballandıra anlatılan inşaat maliyeti 4 milyar dolar. Milletin cebinden para çıkmamış gibi gösterilen, amma velakin gelecek nesillerin borcunu artıran ihale modelini bilahare müzakere edelim. AKP'nin her sene borç faizine ödediği para ile İstanbul Boğazı'nın altından 3 tünel daha inşa edilebilirdi.
Üstelik Boğaziçi ve Fatih köprüleri gibi Hazine'nin kendi parası ile yapılır ve işletme devlete ait olurdu. Tarife de 7 lirayı geçmezdi. Bahsettiğim modelin eksileri var tabii! İktidarın havuz problemi çözülmese de vatandaşın geçim derdi ekseriyet itibarıyla çözülebilirdi.
İŞSİZLİK YARI YARIYA AZALIRDI
Pekâlâ 13 senede 170 milyar dolar faize gitmeseydi ne olurdu? Mübalağa etmiyorum, işsizlik yüzde 6-7'ye iner, fert başına millî gelir 15 bin dolara çıkardı. Enflasyon yeniden çift haneye tırmanmazdı. Asgari ücret 2 bin lira olurdu.
Ekonomi bugünkü döviz şokuna maruz kalmaz, sanayi yatırımlarına akan milyarlarca dolar sonrası ihracat 250 milyar doları geçmiş olurdu. İşte o gün faiz lobisinin beli kırılırdı. Tıpkı Almanya ve Amerika'da olduğu gibi paranın maliyeti senelik yüzde 1-2 civarında olurdu.
Böyle bir istikrarı tesis etmediği halde, elden gelen ödünç paralara yüksek faiz ödeyerek tüketimi finanse edenlerin 'faiz lobisine karşı' olduklarına kim inanır?
Tarık Ziya