Kur’an-ı Kerim’de takva sahibi müminlerin özelliklerinden bahsederken “Seher vakitleri istiğfar ederler” (Zâriyat Suresi, 51/18) buyuruluyor. Üstad Hazretleri de diyor ki: “Fırkatli ve gurbetli bir esarette fecir vaktinde ağlayan bir kalbin ağlayan ağlamalarıdır.
Seherlerde eser bâd-ı tecelli (İlahî feyiz ve bereket getiren tatlı, hafif esinti tecelli rüzgarı)
Uyan ey gözlerim vakt-i seherde
İnayet hâh zi dergâh-ı İlahî (İlahi dergahtan yardım ve medet isteyerek)
Seherdir ehl-i zengin tövbe gâhı (Günahkârların tövbe yeri ve zamanı seher vaktidir.)
Uyan ey kalbim vakt-i fecirde
Bi kün tevbe bi cû gufran zi dergâh-ı İlahî (İlahî dergâhta tevbe et, mağfiret iste)
“De ki: ‘Seher vakti haşirdir, mahşerdir. O vakitte her şey uyanmış dirilmiş tesbih halinde zikretmektedirler. Ey nefsim ne vakte kadar gaflet uykusu içinde böyle sersem sersem dolaşacaksın? Ömrünün ikindi vakti gelmiş, kabre doğru sefer başlamıştır. Her canlıdan ayrılıyorsun. Ney gibi inlemek için niyaz ve namaza gayret et. De ki: Yâ Rabbi pişmanım, mahcubum, utanıyorum. Sayısız günahlardan dolayı perişanım. Zelilim ve gözlerim yaş dolu. Hayatım kararsız. Garibim, kimsesizim, yalnızım, zayıfım güçsüzüm, hastayım, âcizim, hem yaşlı ihtiyarım hem iradesizim. Aman diliyorum, af arıyorum. Yardım istiyorum Senin dergâhından ey Allahım!” (On Sekizinci Söz, Birinci Makam)
Kadir gecesiyle ilgili “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. O gece Rabb’lerinin izni ile Ruh ve melekler, her türlü iş için iner de iner. Tâ fecre (seher vaktinde) kadar artık o gece bir selam ve esenliktir gider.” (Kadir Suresi, 97/3-5) buyuruluyor.
Muhyiddin İbn-i Arabî diyor ki: “Amcam Abdullah bin Muhammed el-Arabî gece evinde otururken: -‘Şafak söküyor, seher vakti giriyor’ derdi. Nihayet bir gün, nasıl olup da bunu bilebildiğini sordum. Şöyle cevap verdi. ‘Evladım, Allah her gün arşından bir cennet rüzgarı (nesimi) gönderir ve bu tatlı, feyizli esinti, her gerçek müminin onu teneffüs edeceği şekilde şafağa yayılır.” (Ruh’ül-Kudüs)
Bitlis’in Hizan kazasının esas ismi Seher Hizan idi. Seherlerde kalkanlar memleketi demekti. Çünkü doğu şehirleri arasında buranın insanları gece ve seherlerde kalkıp ibadet etmekle, günahlardan sakınıp korunmakla tanınmışlardır.
* * *
Ey Kadir gecesini / Bin aydan hayırlı eyleyen / Ey o gece / Kendi izniyle
Ruh ve melekleri indiren Rabbim
Yâ Rabbi / Çok muhtaç olduğumuz / Şu günlerde / Her gecemiz Kadir / Her gelenimizi / Hızır eyle / Bizlere de / Derin bir şuur ile / Her gecemizi Kadir / Her geleni Hızır bildir / Bilelim artık.
Zamanların değerini / Zikirlerle, istiğfarlarla da / Süsleyelim bütün seherleri…
Yâ Allah, yâ Rahman, yâ Rahîm / Yâ Melik, yâ Kuddûs, yâ Selam.
Yâ Mümin, yâ Müheymin, yâ Aziz / Yâ Cebbar, ya Mütekebbir, yâ Hâlık
Yâ Bâri, yâ Musavvir, yâ Aziz, yâ Hakîm / Bu güzel isimlerin hürmetine
Mazhariyetler nasip eyle bize / Nurlu ve feyizli tecellilerine
Ey Kadir, ey Gafûr, ey Rahîm / Kalb-i selimle / Gelmenin dışında / Hısımların, evlatların
Hiçbir faydası dokunmadığı / Hiçbir fidyenin derman olmadığı / O kıyamet gününde
Tut elimizden / Sığınıyoruz sadece / Senin kudret, mağfiret ve merhametine
(Safvet Senih, Açtım Ellerimi)