Şems Suresi’nin bir nevi tefsiri olan On Birinci Sözü, Ali İhsan Tola Ağabeyimiz On Beş Katlı bir gemi temsili ile şöyle izah ediyor:
Bir padişahın büyük bir gemisi varmış. Bu gemi 15 kattan ibaretmiş. Bu gemi bir şehri hatta bir ülkenin halkını alacak kapasitedeymiş. Padişah, halkını geziye davet etmiş. Gemi halkın bütün ihtiyaçlarını karşılıyormuş. Padişah, gemiye girenlere, nasıl gireceklerini, girmenin âdâbını, yemenin içmenin kurallarını, ne zaman yatılıp ne zaman kalkılacağını, insanların birbirlerine nasıl davranacaklarını ve benzeri meselelerle ilgili bilgileri birer talimat olarak, her taraftaki ilân tablolarına astırmış. Yardımcı bir rehber de daha geminin girişinde yapılması gerekenleri herkese anlatıyormuş. Hem de 15 katlı geminin her katta, kat sorumlusu birer kişi tayin etmiş. Her kattaki bu müfettişler, padişahın emirleri doğrultusunda vazife yapıyorlarmış. Söz dinlemeyenleri uyarıp kuralları hatırlatırlarmış.
Padişahın emri doğrultusunda halk gemiye binmiş. Vazifeliler de gelenleri rütbe ve konumlarına, kültürlerine ve ictimaî durumlarına göre kamaralara yerleştirmişler. Halkın bir kısmı padişaha olan sevgi ve saygılarıyla ve saltanatının ihtişamını bildikleri için emirler ve talimatlar doğrultusunda hareket etmişler. Hiç kimseyi de rahatsız etmemişler. Böylece kendileri kalben ve ruhen mutlu oldukları gibi, çevrelerindekilere de müsbet hareketleriyle hep mutluluk aşılamışlardır.
Halkının her haline nigehban olup bilen ve gören padişah, bu kişilerden çok memnun olmuş. Yaverine de emir vermiş, bu itaatkar ve mutlu kişileri varacakları limana ulaştıklarında bunların listelerinin çıkarılmasını istemiş. Kendilerine mükâfat verileceğini söylemiş, vazifeli müfettişler de gerekeni yapmışlar.
Maalesef halkın diğer kısmı nefislerinin arzularının ve şehvetlerinin esiri ve midelerinin kölesi olduklarından gemide huzursuzluk çıkarıp sağa sola zarar vermişler, padişahın lütfettiği nimetlere karşı nankörce hareket etmiş, diğer insanların nefretini kazanmışlardır.
On beşinci kattaki müfettiş, bunları uyarmış ve “Bakın seyahatin sonunda geminin her köşesine yerleştirilen Mobesa kameralarla her şeyiniz kaydediliyor ve neticede yapılanların hesabı sorulacaktır.” demiş.
Şimdi gelelim bu temsîlî hikaye ile anlatılmak istenilenlere: Temsildeki padişah; Rabbimiz, Yaradanımızdır. Temsildeki gemi ise: Sâniyede 29,5 km hızla fezada yüzen, asırlara, yıllara ve mevsimlere uğrayan, bizlere en kıymetli yiyecek, içeceklerle bütün ihtiyaçlarımızı karşılayacak şekilde tanzim edilen sefine-i İlahî yani dünya gemisidir.
Geminin 15 kat olması: Hicrî 15. Asırda olmamıza işarettir. 15. kattaki müfettiş, Her bir asırda görevlendirilenlerden bu asırdaki görevli müceddittir. Gemideki kıymetli eserler: Allah’ın yer yüzünde isim ve sıfatlarının tecellisi olarak varlıklarda görülen mükemmel sanat eserleridir.
Uyumla itaatkar insanlar: Müminler ve Müslümanlardır. Gemideki Talimatlar ise: Cenab-ı Hakk’ın gönderdiği Kur’an’ın âyetleridir. Bunlara uyan insanlar, Allah’ın emirleri doğrultusunda farzları yerine getirip haramlardan kaçan mutlulardır.
Mobesa kameraları ise: İnsanın sağında ve solunda bulunan, sevap ve günahlarını, iyilik ve kötülüklerini kaydedip yazan görevli ve şerefli yazıcı meleklerdir.
Diğer azgın grup ise: Kötü istek ve arzularının, şehvet ve gazap duygularının esiri olarak, keyiflerine göre, günlerini gün etmeye çalışan, huzur bozucu, bencil ve inançsız kimselerdir.
Padişah elbette bu kadar masraf yapmasının neticesi olarak talimata uymaları mükâfatlandırması, cömertliğinin, saltanatının gereği olduğu gibi; tavırlarıyla, hareketleriyle padişahı tanımayan, saltanatıyla alay eden, padişahın izzetine ve gururuna dokunduran bu haylaz tiplerde elbette sarılacak limana ulaşıldığında, lâyık oldukları ceza verileceği gibi; itaatkâr mutlu insanlarda elbette padişahın sarayındaki has bahçesinde padişaha lâyık, saltanatına uygun iltifat göreceklerdir.
Netice olarak: Dünyada akmakta olan iki ırmak vardır. Bu ırmaklardan birinden nur akar, diğerinden kir. Ve ileride iki havuzda toplanmaktadır. Bu havuzlardan biri Cennet, diğer Cehennem şeklinde tecelli edecektir. Bu dünya bunun için hazırlanmıştır. Ne mutlu bu fâni dünya hayatında bâkî ve sonsuz Cenneti kazananlara.