“İnsan her zaman insandır. Bu hakikat, hiçbir meselede göz ardı edilmemelidir. Hayatı günaha açık bırakmamak çok önemlidir.
İlk mevhibeler Allah’ın lütuf ve insanı. Müminin şükrü onu iyi sergilemesine bağlıdır. Siz ise BAŞAK olmaya bakmalısınız. Korkunç fırtınalarına eğdiği ama hiçbir zaman kıramadıkları bir BAŞAK… Bizim donanımız Efendimizin (S.A.S.) dayandıklarına dayanmaya müsait değil. Güçlü olduğumuz zaman affedici olmamız çok önemlidir. Güçsüz olduğumuz zaman ise, ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil Aliyyil Azîm’in koruyucu serasına sığınmalıyız. Bütün bunlardan sonra gündelik gamlarımızın döküldüğünü göreceksiniz.
Meyve verenler, kurumaktan kurtulurlar. Tedricilikte fayda vardır. İnsana yatırım mutlaka geri döner. Ancak bunun zamana bağlı olduğunu bilerek sabretmeliyiz. Çok kâbuslu bir dönemden geçiyoruz. Bu biraz ufkumuzu bunaltabilir fakat ümidimizi sarsmamalıdır.
Düşenlere, dökülenlere ve yolda kalanlara sahip çıkmalıyız.
Ümit etmediğimiz güzellikler zamanla alâka uyarabilir. Tabiî tavır ve davranışlarınız çok önemlidir.
Beyin fırtınasına açık, düşünce üretebilecek insanlara ihtiyaç her dönemden daha ziyade.
Yapılacak çok iş var. Çamurun içinden adam çıkarmak zorundayız.
Senelerin ihmaliyle KANSER olmuş bir meseleye GÜNÜBİRLİK ÇÖZÜM bulamazsınız.
İçinde olmadığımız bir meseleyi kavga ile halledemeyiz. Başkalarıyla mutabık kaldıklarımızda ısrarlı olmalıyız.
‘Genel sulha nasıl katkıda bulunabiliriz’ düşüncesi etrafında dünyaya saçılanlara, İNSANLIĞIN YENİ KADERLERİ olarak görebiliriz. Ayaklarımızı sağlam bir yere basıp İnsanlığın Kaderine bir şey üfleyecek ve neticeyi sabırla bekleyeceğiz.
İnsanlık YALDIZLI SLOGANLARIN kurbanı oldu. Yaldızlı yalan, yaldızsız yalandan daha tehlikelidir. Yaldızlı kelimeler, KELİMELERİN MÜNAFIĞIDIR.
Sertlik ve kabalıkla bir yere varılamaz. Bunu başkaları zaten yapıyorlar. Elimizde olmayan şeyler için duadan başka çaremiz yok.
ENTELLEKTÜEL yok. Doğruyu bulan ve doğrusundan taviz vermeyen ve onu sonuna kadar koruyandır ENTELLEKTÜEL. Entellektüel elit değildir. Entellektüel hayatı doğru okuyan ve onda dosdoğru durandır. Tekvînî ve teşriî emirler çok iyi okuyandır. Beyin fırtınası koparan ve yaşayandır. Cesur bir elit olmak başka, entellektüel olmak başkadır. Entellektüel çok hata yapmaz. Ondandır ki, entellektüelsizlik en büyük problem.
Kader mi yolumuza su serpiyor? Yoksa siz mi kaderin önüne su serpiyorsunuz? Bu kader kahramanlarından olmalısınız. RAMPADAN kalkanlar dikey yükselirler. Onlar alandan kalkanlar gibi değildirler.
Kömür ve elmas… Hem kolay, hem zor… Aralarında bir adımlık mesafe var. Esas olan natural olmak, kendi tabiatıyla ortaya çıkmaktır.
Senaryolar, sadece yapılan ve kurulan bir dünyayı yıkmaya matuftu. Ciddi bir hesaplaşma yaşandı ve yaşanıyor. Bütün dengeler aleyhimizde. Sonsuz Kudrete DUA ile sığınmaktan başka elimizden bir şey gelmiyor. Bu yeter. Hesaplar, tepe taklak oldu. Bu işi planlayanlar bile neticenin böyle olacağını kestiremediler. Kader, senaristlerin bütün hesaplarını bozdu. Bir süre şaşkınlık yaşadılar. Onlar yaptıkları HİLELER ile MUTLAK GÜCÜ hiç kaale almadılar. Asıl aldandıkları nokta bu oldu. (Hocaefendinin 2002’de yaptığı bu değerlendirme, bu süreç için de geçerli olacaktır, inşaallah…)
Bazı evrensel değerlerimizi başkalarının reddinden ziyade, bizim onları iyi anlatamadığımız üzerinde durmalıyız. KİN, emr-i bil marufu kırar. Yumuşak huylu geçimli ve herkes ile anlaşabilir olduğunuzu ortaya koymalıyız. İnsani değerlerimize başkalarının saygısızlığı canımızı sıkabilir. Ancak, bizim onlara bir fetret dönemi yaşattığımızı düşünmeli ve kendimizi ayıplamalıyız.
Ülkeleri fetheden irşadı, savaşan ordular değil, DÜRÜST TÜCCARLAR temsil etmiştir. Savaşla insanları inandıramayacağımız gibi, tam tersine kin ve gayızlarını kamçılamış olursunuz. Bunlar tabii bakışmalarla kazanılır. Geçmişe ait kirlerinizi ve kirletilen değerlerinizi geleceğe temiz taşımak için bir vecibe, İlahî bir emirdir.
Geçmişimizi kin ve irinle bulayan olayları günümüze taşıyarak nefret rüzgarları estirmeye hakkımız da yok, vazifemiz de değil. Unutmalı ve bir kısım güzelliklerle onların izlerini silmeye çalışmalıyız.
İnşaallah, İDEAL BİR DÜNYAYI kuracak ve EZELÎ BİR RÜYAYI YORUMLAYACAKSINIZ… Düşmüşleri kaldıracak, tebessümü kaybetmiş kalb ve dudaklara yeniden insanlığınızla tebessüm kazandıracaksınız. Gülmeyi unutmuş KARA BAHTLAR, AK olacak… Endişeyi kültür olarak yaşayan insanları asîl kaynağınıza taşıyacaksınız. Güven ve emniyetinizin sihriyle eriyecekler. Yarım yamalak hayatımız bile başkalarına bal-kaymak olarak yetecektir.”
(Ahmet Özer, Pensilvanya Günlüğü)
M. Fethullah Gülen Hocaefendinin 2002 yılındaki sohbetlerinden derleme bu güzel sözlerden inşaallah güzelce istifade ederiz.