Cenab-ı Hak mübarek Beyanında nefis ve şeytan konusunda bizleri hep uyarıyor. “Açık bir düşman olarak şeytanı gösteriyor.” Hadis-i şerifte Efendimiz (S.A.S.) “A’dâ adüvvike” diye düşmanların en düşmanı olarak içimizdeki nefsimizi gösteriyor. “Şu kimseler gibi olmayın ki, onlar Allah’ı unuttular, Allah da onlara nefislerini (yani en zararlı düşmanlarını) unutturdu.” (Haşir Suresi, 59/ 19) buyuruyor.
“Hadis-i şerifin ifadesiyle, gece vakti sırf Allah rızası için tatlı uykusunu bölmek ve teheccüde kalkmak isteyen kimselerin yüzlerine üfürüp “Uyu , uyu!’ diyen ve onların gecelerini nurlandırmalarını asla çekemeyen şeytan, insanların âhirete müteveccih yaşamalarını da kaldıramaz ve onları şu muvakkat dünyanın değersiz kuruntularıyla oyalamaya çalışır. ‘Yarınlarını düşün, geleceğini karartma!’ der durur. Allah korusun, şeytan her zaman birkaç yerde birden çeşit çeşit BUBİ TUZAKLARI kurar, insanı biriyle olmazsa, diğeriyle avlamayı dener; meselâ, kendi geleceğini düşünmeyen kimseleri aile fertlerinin istikbaliyle kandırır. Fakat bu gelecek düşüncesini dünya hayatı ile sınırlar, âhiret de bir istikbaldir ama onu akla getirmek için uğraşır… Bundan dolayıdır ki, bir müminin sürekli şeytanın şerrinden Allah’a sığınmalı ve bu istikamette her zaman “Ya Rabbi şeytanların vesveselerinden, dürtülerinden, fitlerinden ve onların hep yanımda bulunup beni yanlış şeylere sevk etmelerinden Sana sığınırım!’ (Mü’minûn Suresi, 23/97-98) demelidir. (…)
“Efendimizin (S.A.S.) ‘Dört şey bedbahtlık ve hüsran alâmetidir. Gözün kuruması, kalbin katılaşması, uzun emel ve dünya hırsı’ buyurarak ümmetini ikaz ettiği tehlikelerden biri de uzun emeldir. Allah Resulü, bir başka zaman da ‘İnsan yaşlansa da ondaki iki duygu hep genç kalır; bunlardan birisi dünya sevgisi, diğeri de tûl-i emeldir!’ (Buhari) sözüyle, beşerî arzuların bitip tükenme bilmediğine ve nefsin dünyevî güzelliklere bir türlü doymadığına dikkat çekmiştir.
“Resul-i Ekrem’in (S.A.S.) ‘Hakkınızda en çok korktuğum husus hevâ-yı nefse uymanız ve tûl-i emele düşmenizdir. Hevaya uymak Hakkın önünü keser, tûl-i emel ise âhireti unutturur.” (Beyhaki) buyurduğunu nakleden Hz. Ali (Keramallahü vechehû) şu sözlerle müminleri uzun emele karşı uyarmış ve istikbal endişesinin hangi yönde olması gerektiğine işaret etmiştir: ‘Dünya size arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has çocukları var. Siz âhiretin evladı olun; zinhar, dünyanın çocukları olmayın. Zira, bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var ama amel yok!’ (Buharî) Haydar-ı Kerrar’ın bu nasihatını duyan bir Hak dostu, onu değerlendirerek şöyle demiştir: ‘Demek, dünya arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor; öyleyse, arkasını dönene yönelip ama kendine yönelene sırt çeviren kimseye şaşmalı değil mi?” (Gençlere Pırlanta Ölçüler -12, İstikbal Endişesi)
İnsanda Üstad Hazretlerinin dediği gibi binlerce his var. Bunların yüzünü Allah’a ve ahirete çevirmezsek, şeytan bunların hepsini birer hançer yapar ve sırtımıza saplar. Evet şiddetli merak, hararetli muhabbet, dehşetli hırs ve inatlı taleb… Bunları hayra ve âhirete çevirmek için DOKUZUNCU MEKTUB’u çok dikkatli okuyup müzakere etmemiz gerekiyor.