Bütün insan-ı kâmillerin ve başta Peygamberlerin ve en başta Habîbullah Muhammed Aleyhisselamın (S.A.S.) ve seviyesine göre her Müslümanın dünyaya gönderiliş gayesini ve hikmetini Diriliş Şâirimiz Sezai Karakoç, rumuzlu ve imâlı ifadelerle şöyle anlatıyor :
“Bahar gelmiş YUSUF
Çok düş gördük
GÜL getirilmiş hapishaneye
Çok düş yorumladım ama
Henüz çıkamadık geniş
Ve aydınlık yeryüzüne
BİR GÜL getirilmiş
Ama aşamadık duvarları
Çıkamadık GÜL
Bahar ülkesine
* * *
Sen beni gönderdin
Gülün muştusunu vermek için
İsa’nın doğumuna yaz gibi
Yahya’nın sesini kış gibi
Zekeriya’nın ürpertisini
İnsanlara
Bir bahar aşısı gibi
Taşımak için
Gülün muştusunu vermek için
Sen beni gönderdin
Kur’an meşalesini
Dikmek için karanlık dağlara
Işık saçmak için dört yana
Zeytine yağ
İncire bal vermek için
Gülün muştusunu vermek için
Dağlara taşlara
Kuşlara balıklara mercana
İnsana
Beni Sen gönderdin
O kış gecesi
Arkamda sönen
Anne baba feneri
At arabasında
Balyaların üstüne
O çocuğu Sen çıkardın
Büyük yolculuk için
Gülün muştusunu vermek için
İsa’daki acımanın zafer tâkını
İnsanı insandaki düşüş makamını
Ve söz toprak olsun
Ekin ekilmeye mahsus
Yeni tohum atılmaya ait
Yeni insan doğsun için
Toprak olsun
Ah yetiş çocukluğunda çobanlık eden
Yetiş toprağın yeni mayalanmasına
Yetiş mağaranın ışımasına
Yetiş Ay’ı ikiye bölen parmaklarında
Yetiş büyük armağancım
Oruç armağancım namaz armağancım
Yetiş uluların İmamı
Yetiş toprağın yeni doğuşuna
İnsanın yeniden
Dirilme süzülüşüne
Yetiştir toprak saçan ellerini
Tanrı gücünü görmeyen gözlere
Saçtığın topraklardan yetiştir bize
Ey gök yolcusu
Yolculuğunda meleğin kanadı
Mevsimi geçmiş bir GÜL YAPRAĞI gibi kuruyan
Yetiş bize kıyamet bildiricisi
Kıyametteki sevinç muştucusu
Yetiş kabaran yeni toprağa
KUR’AN TOHUMUNU EKMEK İÇİN
GÜL tohumlarını saç bize
GÜL bahçesi olan Türbenden
Ve komşun olan Tanrı evin’den
Ve Sevgilin olan ve Sevgilisi olduğun
Diri Diriltici olanın
Acımasından bize
Yetiş ayağının tozu olduğumuz Peygamber
Yetiş her zaman diri olan varlığınla
Yetiş yak lâmbamızı
Yetiş aydınlat karanlığımızı
Yetiş yeşillendir çöllerimizi
Yetiş dirilt insanımızı
Seni sevenin ismiyle yetiş bize
Yetiştir bize
Günahlarımı kül edecek ateş harmanını
Verim yağmuru insin ülkemize
Mekke’ye Medine’ye Şam’a
Kudüs’e Bağdat’a İstanbul’a
Semerkand’a Taşkent’e Diyarbekir’e
Yetiş Peygamber imdadı, yetiş
Yetiş Allah’ın izniyle
Yetiştir erlerini
Diriliş bayraklarını taşıyan
Şehit gömleklerini peşin giymiş
Ateşten, sudan geçer gibi geçen
Allah önünde her varı yok gören
Dağların üstünde erip
Kentlere şafaklar gibi ağan
Küçük askerlerini
Gül diksinler diye yeni topraklarına
İnsanın tâ gönlüne
Yetiştir erenlerini
Allah’ım
Âmin!.. (1969)
Gül Muştusu Şairinin 1969’da yazdığı bu şiirin ilham eseri olduğuna inandığım bu ifadelerinde nadas edilmiş dünyaya birer tohum gibi saçılacak adanmış ruhlara pek çok müjdeler olsa gerek…