Çocuğun Doğumundan Önceki Tedbirler

Safvet Senih

Safvet Senih

17 Eki 2019 11:31
  • Hocaefendi meseleyi temelinden ele alarak doğumdan önceki tedbirlere dikkati çekiyor:

    Tohumun Temiz  Olması: Tohumun temiz bir zemine bırakılması, sonra da bırakıldığı yerde gelişirken temiz bir hava ile havalandırılması, temiz şualarla şualandırılması, temiz su ile sulanması ve tımar edilmesi, yetiştirilmek istenen neslin KALİTELİ  YETİŞMESİ  bakımından çok önemlidir.”

    Kur’an-ı Kerim’de “(Hz. Meryem’in annesinin duasını) Rabbi onu güzellikle kabul buyurdu ve (Meryem’i) güzel bir nebat olarak pek güzel bir tarzda  yetiştirdi.” (Âl-i İmran Suresi, 3/37)  buyruluyor.

    Bediüzzaman Hazretleri Yirmi Üçüncü Söz’ün İkinci Mebhası’nın İkinci Nüktesinde şöyle diyor: “Evet insan bir ÇEKİRDEĞE  benzer. Nasıl ki, o çekirdeğe kudretten mânevî ve ehemmiyetli cihazlar, kaderden ince ve kıymetli program verilmiş. Tâ ki, toprak altında çalışıp, tâ o dar âlemden çıkıp, geniş olan hava âlemine girip Yaradanından istidat lisanıyla bir ağaç olmasını isteyip, kendine lâyık bir kemâl bulsun. Eğer o çekirdek kötü mizacından dolayı ona verilen mânevî cihazları, toprak altında, bazı zararlı maddelerin celbine sarf etse; o dar yerde kısa bir zamanda faydasız bozulup çürüyecektir. Eğer o çekirdek, o mânevî cihazlarını, ‘Taneleri ve çekirdekleri çatlatıp yararak her şeyi gelişme yoluna koyan Allah’ın (En’am Suresi, 6/95)  yaratma emrine uyup güzelce kullansa; o dar âlemden çıkacak, meyveli koca bir ağaç olmakla küçücük cüz’î hakikatı ve mânevî ruhu, büyük, küllî bir hakikat suretini alacaktır. İşte aynen onun gibi; insanın mâhiyetine, KUDRETTEN  ehemmiyetli cihazlar ve KADERDEN  kıymetli programlar  tevdi edilmiş.

    “Eğer insan, şu dar arz âleminde, dünya hayatı toprağı altında o mânevî cihazlarını nefsin kötü arzu ve heveslerine sarf etse; bozulan çekirdek gibi bir cüz’î lezzet için kısa bir ömürde, dar bir yerde ve sıkıntılı bir halde  çürüyüp bozularak, mânevî mesuliyeti bedbaht ruhuna yüklenecek, şu dünyadan göçüp gidecektir.

    “Eğer o istidat çekirdeğini İSLAMİYET  SUYU  ile,  İMANIN  ZİYÂSI ile UBÛDiYET  TOPRAĞI  altında terbiye ederek, Kur’anî emirlere uyup mânevî cihazlarını hakikî gayelerine yöneltse, elbette misal ve kabir âleminde dal ve budak verecek, âhiret âleminde ce Cennette hadsiz kemâlât ve nimetlere vesile olacak bâkî bir ağacın ve dâimî bir hakikatın cihazlarını içinde barındıran kıymetli bir çekirdek ve parlak bir makine ve bu kâinat ağacın mübarek ve münevver bir meyvesi olacaktır.

    “Evet hakikî terakki ise; insana verilen KALB, SIR, RUH,  AKIL hatta HAYAL  ve diğer kuvvelerin (güç ve duyguların) ebedî hayatın yüzlerini çevirerek, her biri kendine lâyık hususî bir kulluk vazifesi ile meşgul olmaktadır. Yoksa ehl-i dalâletin terakki zannettikleri, dünya hayatlarındaki bütün inceliklere girmek ve zevklerinin her çeşitlerini, hatta en süflisini tatmak için bütün ince duygularını, kalb ve  aklını kötülük emreden nefsine musahhar edip yardımcı verse; o terakki değil, düşüştür.” 

    M.Fethullah Gülen Hocaefendi “tohumun temiz olma” konusuna devamla diyor ki: “Bu mülâhazayı teyid sadedinde Buharî ve Müslim’in Resulü Ekrem (S.A.S.)’den naklettikleri şu hadis başlı başına bir önem arz eder: ‘Şakî (bedbaht) daha anasının karnında talihsizdir; said (bahtiyar), anasının karnında talihlidir.’  (Buhari, Müslim,  Kader)  Evet, çocuğun, daha anne karnında iken said veya şakî olduğu hükmü ifade edileceği ana kadar her türlü tedbir alınmalıdır. Yavrunun sperm ve yumurta buluşması anından itibaren gıdası, annesinin davranışları; anne ve babanın daha önceki ve daha sonraki tavırları da onun şaki ve said yazılmasında önemli vesilelerdir.

    “Şurası çok iyi bilinmelidir ki, bizim irade ve davranışlarımız hesaba katılmadan hiçbir takdir söz konusu değildir. Bizim nasıl hareket edeceğimiz, nasıl adım atacağımız, bu adımların neleri doğuracağı Yüce  Yaratıcı tarafından bilinmiş ve iradelerimiz de hesaba katılarak her şey ona göre programlanmıştır. Nice çocuklar vardır ki, neş’et ettikleri ortam ve sebep olanları açısından dünyaya geldikleri andan itibaren talihsizdirler. Ancak, Allah’ın (c.c.) lütfu ve ATÂ’sı ile onların halini saadete çevirmesi istisnâî bir durum teşkil eder.

    “Evet her şey daha tohumun atıldığı andan itibaren başlar. O yumurta iken şakî veya saidse, bundan haram bir lokmanın, anne-babanın günahlarının tesiri küçümsenemez. Tohum BESMELE’siz atılmışsa, ondan hayırlı bir semerenin meydana gelmesi Allah’ın lütfuna kalmıştır. Eğri bir teşebbüsten doğru sonuç elde etmek muhal (imkansız) olmasa da çok zordur. Mümkün değildir demiyoruz. Zira, Ebu Cehil’den  dahi İkrime gibi birisi meydana geldiğine göre, yaşantısı çok menfi olan ailelerden bile bazen inançlı insanlar çıkabilir.

    “Ayrıca, ‘Sizi bir tek candan (Âdem’den) yaratan, ondan da yanında HUZURA  ERESİNİZ  diye eşini (Havva’yı) yaratan O’dur. (Adem)  Eşi ile birleşince o hafif bir yük yükleniverdi (hamile kaldı). Onu bir müddet taşıyıp da hamileliği ağırlaşınca, Allah’a –Andolsun, bize (salih) kusursuz bir çocuk verirsen, sana ziyadesiyle şükrederiz, diye dua ettiler.’  (A’raf  Suresi, 7/189)   âyeti bir yandan doğum öncesi anne-babanın bir kısım arzu ve isteklerinin olabileceğini ortaya koyarken diğer yandan da onların Allah’a (c.c.) teveccüh edip salih evlât istemeleri gerektiğine irşad ediyor.”

    17 Eki 2019 11:31
    YAZARIN SON YAZILARI