M. Fethullah Gülen Hocaefendi diyor ki: “Küçük Sözler bile avam lisanı ile, havassa yazılmış. Bin bârekallah! Bediüzzaman Hazretleri, Şekspir’den (William Shakespeare) daha zengin ve rengin bir dil kullanmış. Hem de sonradan öğrendiği Türkçe ile… Risale-i Nurlar, olgun bir Türkçe ile yazılmış. Aslında Risale’de kullanılan kelimeler hususunda bir doktora çalışması yapılmalıdır. “Risale-i Nur’lardaki bilhassa Mektubat ve Lem’alar’da sorulan sorular, çok büyük bir feyiz ve şifa kaynağı olmuştur. İtikada ait meseleler, torpil v.s. gibi şeylerle basitleştirilemez, bu hususta düzmece yazılar yazılamaz. Cennet, Cehennem ve kabir meseleleri öyle hayâlî yakıştırmalarla anlatılamaz. Âyet ve hadislere sâdık kalınmalı. Onlara ilave olamaz. Bunların şakaya tahammülü yok”
* * *
“Zekat ve sadaka fakire verilirken, Mektup koyar gibi, güzel bir zarfa yeni paralar koyup, zarfın üzerine de: “Beyefendiye / Hanımefendiye…” diye yazdıktan sonra zarfın içine de “Kabul buyurur musunuz?” diye yazıp, borç öder gibi takdim etmek gerekir” tavsiyesinde bulunan eski İstanbul Beyefendileri vardı.”
* * *
“Şefkat, gönül dilidir. Gönül dili konuşunca her şey susar. Şefkat, en paslı kilitleri açacak iksirli bir anahtardır. Gerçek şefkat, yaşatma ve kurtarma şefkatidir. Yoksa yaşama ve kurtulma şefkati değildir.” (H.E.)
* * *
“Hz. Mevlana Celaleddin Rûmî’nin bir planı yoktu. Ama onu bütün dünya tanıyor. Temiz niyet ve dürüstlük esastır. Bunlara, dünyevî, mâlî ve ticarî düşünceler engel olur. Zaten sizleri bu Hizmet-i İmaniye ve Kur’aniye’de istihdam eden Cenab-ı Hak, başka maddî şeylere gönül vermenize râzî olmaz.” (H.E.)
* * *
“İnsan himmetini, ihlas ve samimiyetle âlî tutmalı, hedefini iyi belirlemeli, hedefe ulaşmak için gayret etmeli. Cenab-ı Hak o hedefi gerçekleştirir.” (H.E.)
* * *
“Eğer yapılacak işler, maddî şartlara ve sebeplere göre değerlendirilirse, bunlar insana imkânsız gelebilir. Allah’ın inayetine dayanılıp niyetler halis tutulmalıdır. Çünkü Allah, niyetleri dua yerine kabul eder. ” (H.E.)
* * *
“Durmak yok. Durmadan mesafe alan pişman olmaz. Yürüyen askerlerin omuzlarındaki bayraklar daha muhteşem görünür. Eskişehir, Denizli ve Afyon hapisanelerinin zor şartlarında bile Risale-i Nurlar yazılmıştır.” (H.E.)
* * *
“Strateji düşünmek, bir beyin cehdidir. Sabaha kadar daha ne yapmalıyız diye strateji düşünülmelidir. Müslümanlığın ve Müslümanların dertlerini böyle delice düşünmek sevaptır. Fedakârlık yaparken bile stratejik düşünmek gerektir. O zaman Allah ilham eder.” (H.E)
* * *
Merhum Erdoğan Tüzün Ağabey: “Zagrep Camiinde ilahî ve kasideler okuyan çocuklar: ‘Göçtü kervan kaldık dağlar başında’ sözlerinden sonra bunları dinleyen Cumhurbaşkanı Turgut Özal dönüp bana, yaşlı gözlerle ‘Göçen Osmanlıydı’ dedi. Ohrit’teki Bayramiye Tekkesine Kaya Toper’i Özal’ı sokmak istemiyordu. Özal ise onları çağırarak ‘Çekinmeyin… Şeriat, Tarikat ve Hakikat nedir anlatayım: Mesela birisi şadırvandan abdest alıyor, birisi geldi ona bir tokat vurdu. O da kalkıp ona bir şaplak atar. Bu kısastır; Şeriat… Ama birisi geldi bir tokat vurdu, o şöyle bir yüzüne bakıp abdeste devam etti. O tarikattır. Ona tokatın Hak’tan olduğunu bilir sadece bu işe kimi görevlendirdiğini sırf anlamak için vurana dönüp devam eder. Bu tarikattır. Ama üçüncü birisi gelip bir tokat vurdu, o abdest alan hiç bakmadan abdest almaya devam etti. İşte bu hakikattir. Çünkü her şeyin bizzat Hak’tan olduğunu yakîni olarak bildiği için hiç dönüp bakmaz.’ dedi.
Burada Arnavutluk Müftüsü Sabri Koçi de vardı. Özal anlatmaya başlarken Fikri Küpeli Paşa’ya “Erenler… deyip başlamıştı. Büyükelçi Özden Sadberk ve bazıları, Özal’ın bu sözlerinden hoşlanmamışlardı. Ben de onlara ‘Cebîn (korkak) kuşlar!.’ Diyerek başlayıp ağzıma geleni söyledim.” dedi. Turgut Özal’a bu yakınlığından dolayı Arnavutluk, Erdoğan Tüzün Ağabeye vatandaşlık vermiş. Ağabeyimiz bu süreçte orada kaldı. Hem de orada vefat etti. Allah rahmet eylesin… Hastalığı sırasında M. Fethullah Gülen Hocaefendi her gün telefonla durumunu sordurup bilgi aldı. Sonra gıyabî cenaze namazı kıldı. Allah Rahmet eylesin.