Merhum Mustafa Sungur Ağabeyimiz diyor ki: “Isparta’da iken Üstadımıza bir kavun getirdiler. Çok güzel bir görüntüsünü ve hoş bir kokusu var. Üstad Hazretleri eline aldı, baktı baktı sonra kokladı öptü, tekrar kokladı ve gözleri yaşardı. Sonra bizlere döndü, “Keçeliler, ben alacağımı aldım, gerisi size kaldı. Siz artık yiyebilirsiniz!..” dedi.
Meşhur Yunus Emre, “Benim bir karıncaya ulu bir nazarım vardır.” demiyor mu? Her halde ulu bakış ve değerlendiriş Üstad’ın da yaptığı gibi olsa gerek.
* * *
İmam-Hatip Olukundan bir arkadaşım seneler önce bir lisede öğretmen iken, “Okulda irticaî faaliyetlerde bulunuyor.” diye şikayet ediliyor. Hakim adresini soruyor: “Nur Baba Sokak, Cami Mahallesi, Rahmet Apartmanı” diyor. Hangi maddeden diye sorunca “163. Maddeden” diyor. Hâkim, seni mahkum etmek için adresin bile yeter, artar bile” diyor.
* * *
2008’de M. Fethullah Gülen Hocaefendi, “Hicret edin hayat bulun” diyor. Osman Şimşek soruyor: “Hocam bu bir emir mi?” diye soruyor. Hocaefendi “Ben emekli bir imamım nasıl emir vereyim. Ayrıca bu Efendimizin (S.A.S.) yolu. Bunun için celb çıkarmak mı lâzım” diyor.
* * *
Ali Rıza Ağabeyimiz, hep şöyle derdi: “Çağırmazsanız gelmezler. Anlatmazsanız, bilmezler. İstemezseniz vermezler.”
* * *
Bir arkadaşımız anlattı: Bir doğu vilayetimize gitmiştik. Güzel bir yurt açılmasını istiyorduk. Halktan bazı insanları davet ettik. Eğitimin ve yurdun önemini anlattık. Ali Rıza Ağabey “Ben 2,5 milyon lira vereceğim” dedi. Bir beyefendi kalktı ve dedi ki: “Siz şimdi böyle bir şey söyler gidersin, yük bizim omuzumuza, fakirlerin sırtına kalır.” Ali Rıza Bey, beraber geldikleri birisine “Kardeşim git, arabadan çantamı getir” dedi. O da gitti getirdi. 2,5 milyon lirayı milletin gözü önünde saydı ve oraya bıraktı. Hiç parası kalmadı. “Tamam mı?” dedi. “Tamam” dediler. O itiraz eden beyefendi, kalktı: “Ben şaka zannetmiştim!” dedi. Ağabeyimiz “Bizim hiç şakamız yok; biz ciddiyiz” dedi. Sonra o arzu edilen yurdu yaptılar. Hepsinden Allah razı olsun…
* * *
Meryem Suresinde Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki, iman eden ve sâlih ameleler işleyenler için RAHMAN / ALLAH vûdd (sevgi) vaz edecek / eder.” (19/96)
Kudsî bir hadiste buyuruluyor ki, Cenab-ı Hak, Cebrail Aleyhisselama “Ben falanı / falanları seviyorum, sen de sev” buyurur. Cebrail de gökte durup semâ ehline seslenir: Allah falanı / falanları seviyor, ben de seviyorum, siz de sevin.” (Buhari, Müslim)
Eğer cihanın her tarafına yayılan bu Hizmet mensuplarını, her ırktan ve dinden insan sevmiş ve sahip çıkmışsa, olanları işte bu Hadis-i Kudsî penceresinden bakmamız lâzımdır.
* * *
Şeytan tesvîl eder yani, günahları süsler, hipnoz edip gözleri de bağlayarak güzel gösterir. Bir devvar u gaddar yani zalim çark olarak nefis de şeytana çıraklık yapar. Şeytanın hortumu olan lümmeden şeytan planlarını nefse üfler. Nefis de kendi işi gibi sahip çıkar.
* * *
Her gün kovanını ayrı ayrı çiçeklere konup balla dolduran arılar gibi, her an havadan aldığımız yeni oksijenler gibi devamlı yeni ve taze şeylerin peşinde koşup formatları yenilememiz lâzım. Aynı şeyleri tekrar etmek bıkkınlık verir. Bizim “ her gün yeniden doğar gibi” hiç kimseyi “usandırmamız” lâzım. “Ya Rabbi imanımızı eskimiş bir elbise haline getirme… ‘Lâ ilâhe illallah’ diyerek senin inayetinle yenilemek nasip et!..” diye devamlı tekrarlamamız lâzım.
* * *
Dikkat edelim sözlerimiz birer kantar. İnsanlar onlarla bizleri tartar. İyi konuşanların şerefleri artar. Ama susanların vakarları zirveye çıkar… Yalan söyleyenler ise yerin dibine batar.”
* * *
Muhyiddin İbn-i Arabi, bir eczacı olup sonra bir çocuğun irşadı ile ehl-i tasavvuf olan amcasından bahsederken onun hiç saate bakmadan “seher nesimini hissettiğini ve “Şu anda Cennetten tatlı bir esinti salınıyor. Güneş doğuncaya kadar ben bu hoşluğu hissediyorum” dediğini söylüyor. Bunu bir sohbette söylemiştim. Bir arkadaşımız “Seherde OZON, her tarafı kaplıyor. Ama güneş doğunca yok oluyor. OZON, vücut için çok faydalı Kalbe çok iyi geliyor.” dedi.
* * *
Biz büyük kız 5-6 yaşlarında idi, bir akrabamız bize gelmişti. Sigara alışkanlığı var. Çocuk “Amca sen Müslüman değil misin?” diye soruyor o da “Elhamdülillah yavrum!” diyor. Çocuk ama ben dindar amcalardan hiçbirinin sigara içtiğini görmemiştim der.” diyor. Bu söz ona çok tesir ediyor.
* * *
Bir arkadaşımız anlatmıştı: “Uzun zaman Amerika’da kalmış, hekim bir profesörü Hocaefendinin ziyaretine getirmiştik. Namaz vakti idi, hepimiz abdestlerimizi alıp namaz kılınan büyük salona gittik. Namazdan sonra geldiğimde baktım bizim profesör de namaz kılmak için abdest almış. Ben onun hiç namaz kıldığını görmemiştim. “Hayrola hocam!..” dedim. Dedi ki, şu çocuk (İbrahim Büyük Çelebi) baktı herkes namaza gitmiş, beni böyle oturup beklerken görünce, “Sen Müslüman değil misin?” dedi. Ben de “Tabii Müslümanım” dedim. “Öyleyse herkes gibi sen de niye namaz kılmıyorsun?” diye sordu. Şimdi abdestimi aldım, ben de kılacağım” dedi.