Bir kadın, bir köle ve bir çocukla başlamıştı

Safvet Senih

Safvet Senih

18 May 2022 17:53
  • İslamiyet'in başlangıcına baktığınızda Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.S.)‘in ilk başta yanında Hz. Hatice, Zeyd ve Hz. Ali vardı. Bu gerçeği Süfyan da Müslüman olduktan sonra hayretini ifade ederek söylüyor. Ama Cenab-ı Hak bütün cihana yayıyor. Efendimiz‘in (S.A.S.) iz düşümü mürşitlerine bakarsak benzerlikler görüyoruz. 


    M. Fethullah Gülen Hocaefendi bu şekliyle Hizmet‘ten bahsederken şöyle diyor: “İşin mebde de nasıl başladığını anlatma adına bir iki şeyden bahsetmek istiyorum. Edirne’de 4-5 insan vardı. İsmail Bey, Devlet Su İşleri’nde çalışıyordu. Kırkağaç’tan gelen bir arkadaş vardı, bekçi bir arkadaş vardı; birisi daha vardı, namazını çok dikkatli kılıyordu. Edirne’den İzmir’e giderken üniversitede bir insanımız olsun diye yanımda götürmüştüm. Meğerse, onların hesabına çalışan bir insanmış; darbe olduktan sonra geldi yanımda, ağladı ‘Ben sizi bu zamana kadar hep ihbar ediyordum’ dedi. Hiç ihtimal vermezdim. 


    “O gün sohbete gelen arkadaşlar, Risale-i Nur‘dan bazı şeyleri defterlerine yazıp getiriyorlardı. Ben de, hadis okuyordum; o yazılanları da kitabın içine koyuyordum. O günlerden bu günlere geldiğimiz düşünülünce, ki Üstadımız zamanında şartlar daha da zordu, ‘Bir daha öyle olmaz’ demenin yersiz olduğu anlaşılacaktır.“


    “Türkiye’dekiler, ‘Kaynaklarını kuruttuk, çok tıkandılar, onları bitirdik’ diyorlar ama yeşil çimenlerin bitmesi gibi arkadaşlarımız bitiyor; farklı bir filizlenme sergiliyorlar. Allah’a dayan sa’ye sarıl hikmete râm ol. Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol. (Mehmet Akif Ersoy) 


    “Cenab-ı Hakk‘ın inayetiyle azları nasıl çok edeceğine ve birleri nasıl binlere yükseltileceğine misal olarak bir gayreti ifade ediyor. Aslında meselenin azlığı-çokluğu değil de iyi niyet ve ihlaslı gayretlerin nerelere varıp dayanacağını anlatmak istiyor. Yani bir-iki çocuğun elinden tutup da ne olur, demeyelim. İhlaslı bir zerre amel, ihlassız olanların batmanlarca olanlarından hayırlıdır:“


    “İskenderun’da askerlik yaparken, vaaz da ediyordum. Tanıştığım bir aile vardı. İki tane çocukları liseyi bitirmişlerdi. Benim yanıma geldiler ‘ne yapalım, ne tavsiye edersiniz?’ dediler bende, onları bir yerlere yönlendirmiştim. Onlar, oralara girince, ‘Tamam’ dedim ‘Burayı da fethettik.’ İlk işim, terhis olur olmaz gidip onları ziyaret etmek olmuştu. Onlardan birisi, ben Çorum’da konferans verirken geldi, önüme oturdu ve hıçkıra hıçkıra ağlayarak dinledi. Öyle bir iki insana bile ne kadar seviniyorduk. Cenab-ı Hak, sonrasında neler neler lütfetti; yine de lütfeder Allah. Bunlar cadı tuzağı kurmuş sizi takip ediyorlar ama Allah’a baş edemezler ki!“


    “Efendimiz, size yapılanlardan haberdardır; fakat O da bir memur. Mekke’de, Medine’de ne kadar çekti! Kurban olayım! Ama O da memur. O (sav), sizin arkanızdaysa, arkanız yere gelmez. O da sizinle beraber.” 


    Nefsin oyunların, hile ve sinsi tuzaklarını çok iyi bilen Kalbin Zümrüt Tepeleri yazarı, kendisinin dilinden pek düşürmediği bir duayı bize altını çizerek şöyle tekrarlıyor: “Allah’ım! Göz açıp kapayıncaya kadar, hikmettir, yani her şey sebepler dairesinde cereyan eder, çünkü burası imtihan dünyasıdır. Ama âhiret, dârü’l-kudrettir, yani sebeplerin perde olmasına ihtiyaç yoktur. Çünkü artık imtihan bitmiştir ve her şeyin doğrudan Allah tarafında yaratıldığı âşikâre bilinecek ve görülecektir. Madem burası hikmet diyarı olduğu için sebepler perdesi vardır; bizim o Allah’ın yarattığı sebeplere riayet etmeye mecburiyetimiz var. Hocaefendi virüs meselesini değerlendirirken bu gerçeğe vurgu yapıyor: “Sebeplere riayet konusunda: Esbap bir perdedir, esbabı da Allah yarattığına göre onlara riayet etmek Allah’a saygının ifadesidir.” 


    Virüsün yayılması konusunda: “Maskeye, mesafeye riayet etmek lazım. Artışa karşı tedbirli olmalıyız. Artış kendi kendine değil de, insanların ihmalleriyle mebsûten mütenasip oluyordur. Yani doğru orantılı olarak tezahür ediyordur.” 

    Hocaefendi, Korona‘nın yeniden artışa geçmesi, dünyanın birçok yerindeki sel felaketleri ve diğer umumi musibetler üzerine: “Biz kunut dualarına genişleterek ve daha derin bir teveccühle beş vakit namazda devam edelim…” buyurdular. 


    Kunutlarda ve sair dualarımızda bu zamana kadar okuduklarımıza ek olarak şu Ayet-i kerimelerle dua edilmesi tavsiye ettiler: 

    “Ey Rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ver, öteki dünyada da iyilik ver; bizi cehennem azabından koru. Rabbimiz, eşlerimizden ve soyumuzdan bize, gözümüzün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl. Rabbimiz, bize kendi katından bir rahmet ver. İşimizde doğru olanı yapma bilinci lütfen.”


    Yorgun savaşçılar gibi, veya matlaşmış bakışlarla yahut tazeliği gitmiş bayat haliyle bir meselenin ele alınmasından Hocaefendi rahatsız olur. Onun için sık sık Cenab-ı Hak’tan canlı-heyecanlı kulluklar nasip etmesini ister: “Cenab-ı Hak, cümlemize samimi, renk atmamış, derin bir kulluk ve ihlas nasip eyledin!” der. 


    Hocaefendi, sahabe efendilerimizden misal verirken sanki aralarındaymış gibi, onlardan bahsederdi hep. Onun için ilk dönem vaazlarında ve hutbelerinde o derin heyecanı, göz yaşlarına boğan içtenliği hep hissedersiniz. İşte bir sohbetinde ifade ettiği arzularından birisi: “Çok defa ‘Bâki’ül Gargat’a gitsem, orada ölsem ve oraya gömülsem.’ diye arzu ediyorum. Hazreti Hamza’ya yakın gömülmeyi o kadar çok arzu ediyorum ki! Ama nasıl gideceğim oralara. Şimdilerde etrafına gökdelenler yapmışlar. O gökdelenler günümüz insanının muhteşem halleri; diğeri de ahirete gitmiş insanların ihtişamı.“


    “Şimdi Cennet bahçesinde dolaşıyoruz, öbür tarafa gittiğimizde nerede dolaştığımızı anlayacağız. Orayı dümdüz etmişler. Bir iki defa gittiğimde bazı bilinen mezarları ziyaret etmiştim. İnsanlar onlara çok değer atfediyor, dolayısıyla şirk oluyor diye her yeri dümdüz etmişler ama denge çok önemli. Bu insanlar arasında dolaşırken cennetin koridorlarında dolaşıyoruz; bir de onun içine girme var.” Cenab-ı Hak bizlere de aynı hissiyatı nasip etsin ve aynı heyecanlarla meşbu buyursun.

    18 May 2022 17:53
    YAZARIN SON YAZILARI