Bilip de anlatmamak

Safvet Senih

Safvet Senih

10 Ağu 2022 07:26
  • Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Kim ilim öğrenir sonra da onu gizlerse, âhirette onun ağzına ateşten bir gem vurulur.” (Tirmizi, Ebu Davud) Bu Hadis-i şerifi M. Fethullah Gülen Hocaefendi şöyle ele alıyor: “Bu kutlu sözün mânası açıktır. Kim bir şey öğren ve sonra onu etrafa neşretmezse, yani dolduktan sonra boşalmaz, söz ve davranışları ile güzel örnek olmaz ve Hakk’a aynadarlık yapıp onu etrafa aksettirmezse, bu suçunun cezası, âhirette onun ağzına ateşten gem vurulmaktır. Hadiste çok ciddi bir tevbih (azarlama) ve kınama söz konusudur. Zira gem ancak hayvanların ağzına vurulur. Bu da ilmini gizleyen insanın, hayvanlara benzetilmesi demektir ki, oldukça ağır bir ifadedir… Evet o insan, Cenab-ı Hakk’ın kendisini ahsen-i takvim sırrına mazhar kılmasının kıymetini bilmemiştir; bilememiş ve mahiyetine yerleştirilen, onu hayvanlardan ayırarak seçkin bir varlık haline getiren duygu, düşünce ve düşündüğünü ifade etme meziyetini hiçe saymış ve tabiî bu meziyetlerin şükrünü edâ edememiştir. İşte böylesi bir insana, verilen nimetlerin istirdadı, geriye alınması, ne kadar âdilâne bir muameledir, sizin insafınıza bırakıyorum.


    “İlim ile tebliğ, aynı hakikatin ayrı iki yüzüdür. Amel ise, her ikisinin de vazgeçilmez şartı. Bu üçünü birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bildiği ile amel etme, bildiği şeylere saygının ifadesidir. Rabbini bilen bir insanın, O’na kulluk yapmaması sadece bir saygısızlık değil; aynı zamanda bir vurdum duymazlık, bir körlük ve sağırlıktır. Hele hele imana hizmet vazifesini yüklenen kimselerin kulluklarında gösterdikleri aksaklıktır. İslam’a dış cephenin vereceği zarardan daha korkunçtur. Batılıların, İslâm'ı yaşamayan Müslümanları gördükten sonra takındıkları tavır ve söyledikleri sözler, herhalde bu hükme önemli bir delil mahiyetindedir ve böyle bir söz ve beyan hasmın şehadetinin geçerli olduğu bir konudadır ve makbuldür.”


    “Müslüman bir İngiliz’e, kendisi Müslüman olduğu halde diğer İngilizlerin niçin bütünüyle İslâm’a girmedikleri sorulur. “Halbuki İngilizler siyasetleri ile dünyayı idare etmiş, akıllı insanlardır.” denir. Müslüman İngiliz, hiçbir şey söylemez ve soru sahibini elinden tutup yakınlarında bulunan bir mescide götürür. Mescid alabildiğine hırpanî ve içinde de sadece kalıplarıyla ibadet eden bir sürü insan vardır. İngiliz’in cevabı: ‘İşte bu mescidi ve içindeki insanları göstermek olur. Bunun mânâsı şudur: Batılının pratiğe dökülmeyen, hayat haline gelmeyen dinî, gayr-i dinî sistemlere karşı tavır bellidir. Zaten biz, ne zaman onların karşısına iç-dış vahdetine ermiş, kalp ve kafa bütünlüğünü yakalamış, gönlü Kur’an’a âşina, amelleri İslâm’a uygun ve bütün derdi insanlığın hidayetine ermesi bir cemaat halinde çıkabilmişsek, daha bizden teklif gelmeden onlar hemen İslam’a dehâlet edip girmişlerdir ve edeceklerdir de.


    “Evet batılı, niçin kendi dinini bilmeyen, Rabbini tanımayan, Kitabına âşina olmayan, derme çatma görünümü bir topluma iltihak etsin ki? O, pratiğe ve Müslümanın kafa, gönül yapısına bakar. Bir âhında binlerce feryat dalgalanan,  gecelerinde teheccüt ve dillerinde daima evrâd û ezkâr bulunan, vakit israfını asgari seviyeye indirebilen ve her anını faydalı işlerde değerlendiren dopdolu insanlara önem verir. Eğer İslâm’ı temsil edenler böyle olabilselerdi, Batılılar İslam’a koşarak geleceklerdi; durum aksi olduğu için, netice de aksine tecelli etti ve onlar şimdilik bizden uzaklaştılar.


    “Özet olarak diyebiliriz ki, İslam, imanla ameli birleştirip bütünleştiren İlahî bir sistemdir. O’nun bir tarafında inanma, diğer tarafında da inandığını yapıp aksiyon haline getirme vardır. Başkalarına ait amel ve ibadetleri anlatma, hikaye etme bir bakıma güzeldir, ibret vericidir; ancak sadece bu kadarla iktifa edip yetinerek, aynı amelleri işlememe ve tatbik etmeme, Müslümanların başkaları üzerindeki müessiriyetini olumsuz şekilde etkileyecektir. İslam, ne yalnız evliya menkıbesi anlatmak, ne de evliya menkıbesi dinlemektir. O, onlara ait anlatılan hayatı bizzat yaşamak ve fiiliyata dökmektir. İslam, iman ve amel demektir. Onu bu şekilde kabullenmeyenlerin, İslamî hizmetten bahsetmeleri tesirsiz birer lâf-ı güzaftır.”  (İrşad Ekseni) 

    10 Ağu 2022 07:26
    YAZARIN SON YAZILARI
    YAZARLAR