Bazı Muhteşem Saraylar

Safvet Senih

Safvet Senih

30 Ara 2021 10:50

  • İslâm Köylü Hafız Ali Ağabeyimiz Barla Lâhikasında neşredilen bir mektubunda diyor ki: “Lem’alar’ın On Dördüncü Lema’sının İkinci Makamını (Bismillahirrahmanirrahim’in tefsirini)  bir defa KENDİM okudum. Pek cüzi istifadeyle, dimağında bir lezzet hissettim. İkinci ve üçüncü tekrarlarımda öyle bir ruhanî zevk uyandırdı ki, eğer kalb ve kalemim ruhuma tercüman olabilse idiler, belki bir derece siz  Üstadıma minnetdârâne arza cür’et eylerdim. Heyhat, ne kalbim, ne de kalemim ve ruhum, acz ile önüme çıktılar ve kusurlarını itiraf ettiler. 
    “Sevgili Hocam, SÖZLER  ünvanıyla nurlar neşreden ve rahmet kapısı açan Kur’ani Nurlar esasen has, mahsus bir mühür damgası taşımaktadırlar. Her bir parçasından, şümullü Rahmet-i İlâhiyeye, küllî-cüz’î bir kapısı var, gösteriyor ve göstermekle  kapıları açık bırakıyorlar. Bu mübarek Risaleyi Süleyman, Zeki, Zekaî ve Lütfi kardeşlerimle okurken hayalime bir büyük müzeyyen bir saray gösterildi. Aslını, hakikatini, vüsatini ve müzeyyenatını temaşa etmek için ruhen çıktım. Baktım ki, Yorgun ve nazarı kesik bir tarzda geriye döndüm. Zekâî kardeşim okumaya devam ediyordu. Tekrar o saray şeklinde mutantan, revnaktar, kıymetçe, mahiyetçe aynı ufak bir ‘sarayı vücud âlemimi’ gördüm. Kapıyı açıp temâşa etmek istedim. ANAHTAR  yoktu. Birden Zekâî kardeşimin ağzından BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM  işittim. Kapı açıldı. ‘Elhamdülillahi alâ nûri’l-imanı  ve hidâyetir-rahman’ dedim. Gördüm ki, büyük sarayın müştemilatı ve tezyinatı, o küçük sarayda  dercedilmiş. Âdeta çarklardan mürekkep bir SAAT  ve çok ipleri hâvî bir nessac (dokumacı) dır. Dikkat ettim, o saatı kuran ve işleteni ve o ipleri rengârenk boyayıp dokuyanı, gündüzü gündüz eden güneş olduğu gibi, pek parlak bir surette  izah buyurulunca gördüm. Tekrar ‘Elhamdü lillah’ dedim ve şu âlem-i kübrânın fihristesini ve numunesini elime alınca artık pervasız seyahata çıktım.
    “Muhterem Üstadım, şu söz öyle bir hakikatı ders veriyor ki, daha insana yabancı ve bilinmesi mümkün olmayan bir şey kalmıyor. Her gördüğü şey munis bir arkadaş oluyor ve susuz vâdiler ve geniş sahralar ve koca küre-i arz bir bahçe hükmünde Hâlık-ı Rahîm tarafından hazırlanmış ve tılsımı da Bismillahirrahmanirrahim olduğu ve tılsımı, bulunmazsa ve alınmazsa, o bahçede yaşamak mümkün olmadığı ve yaşasa da her tarafta yabancı olarak ve her adımında istiskâl  edilerek, hayat değil, belki câmid (cansız)  olarak bulunacağını izah buyuruyorsunuz. Hele bizi her zaman, günde 40 defa havsalamız almayarak ‘Âh!...)  ile geri dönen Mirac-ı mümin olan namazda İYYAKE NA’BÜ  ve İYYÂKE  NESTE’ÎN  (Yalnız SANA  ibadet ederiz ve yalnız SENDEN  yardım ve medet isteriz)  sırrı öyle bir düğme olarak gösteriliyor ki, her mümin kendi vücud âleminde bir ELEKTİRİK  FABRİKASI  görüyor. Ve düğmesini açınca, bütün dünyayı ziya ile gösteriyor.”
    Görülen bir rüyada başka bir saray vardır ki, 30 Ağustos 2021 de görülmüştür.  “Çok büyük ve ihtişamlı bir saray içindeyim. Duvarları, duvarlara asılan güzel levhalar gibi güzel… Sadeddin Bey dizayn yapmak için oradan oraya gidip gelerek gayret sergiliyor. Ben de oraya gelecek olanın elinden tutup gezdiriyor ve ‘Buralar sizin!’  diyorum.”  Meâlen söylüyorum… Söylenenleri maalesef aynı kelimelerle ifade edemiyorum. Sonra Sadeddin Beye, “Herhalde dünyanın her tarafında bilhassa Orta Asya’da verilen hizmetleriniz, bu ihtişamı hazırlama gayretleriydi.” meâlinde bir yorumda bulunuldu. 
    Meseleye, iki güneş birbirini görmez mülâhazası ile bakmak gerekir. Dünyanın en meraklı bir insanının, hayatta iken yerini alacağı pirinin görmek ve görüşmek için Hz. Yusuf sabrıyla sabretmesi elbette boşuna değildir. O  zât da bu dönemde kendisini görenlerden birisi olmayacaktır. 
    30 Ara 2021 10:50
    YAZARIN SON YAZILARI
    YAZARLAR