Milliyetçilik radikalleşme ve ötekileştirme

Prof. Dr. Osman Şahin

Prof. Dr. Osman Şahin

07 Mar 2025 01:04
  •  

    Dünyada var olan realiteleri doğru okuma ve ona göre bir yol haritası çıkarılması ve buna uygun metotlar, yöntemler ve stratejiler oluşturulması konusuna başlamıştık.

     

    İşte farkında olunması gereken bu problemlerden bir diğeri ise bazı toplumların veya grupların kast sistemi anlayışına sahip olabilmeleri, kavmiyetçilik ve milliyetçilik gibi duyguların etkisi altında hareket edebilmeleridir.

     

    Günümüzdeki en gelişmiş ve medeniyetin bayraktarlığını yaptıklarını ilan eden toplumlarda bile bu hastalıkların varlığı söz konusudur ve şartların değişmesine bağlı olarak bunların ortaya çıktığı ve o toplumlarda yükselen bir trend haline geldiği de görülmektedir.

     

    İşte bu negatif düşüncelere ve yaklaşımlara sahip olan yerlerde, dışarıdan gelen ve yabancı olarak görülen kişilerin ve oluşumların kabul edilmesine ve onların o toplumlara katabilecekleri yüksek fayda ve değerlere karşı her zaman bir önyargı vardır.

     

    Dışarıdan gelecek iyilik ve güzelliklere karşı kapalı olma ruh haletine sahip olan bu toplumların diğerlerini bir tehdit ve düşman olarak görmeleri her zaman söz konusu olabilmektedir:

     

    Yusuf aleyhisselâm döneminde öyle bir zulüm yoktu ama o da hususi durumundan dolayı temkinli hareket ediyordu. Zira Yusuf (aleyhisselâm) her ne kadar Mısır’a çok hizmet eden bir aziz olsa da aslen Mısırlı olmayıp taşralıydı. Oraya köle olarak getirilmiş, üstelik hapse atılmıştı. Ona karşı insanların zihinlerinde ‘öteki’ mülahazasının kalıntıları bulunabilirdi. Bu duyguları tahrik etmeme adına o ve diğer inananlar hep temkinli hareket etmişlerdir.

     

    Hassas zeminlerde güzel işler yapanlar için her zaman ve her devirde temkinli harekete ihtiyaç vardır. Zira insan fıtratında olan ve ne zaman ortaya çıkacağı belli olmayan kibir, haset ve kavmiyetçilik gibi duygular adaletsiz, kanunsuz hareketlere kapı açabilir. Haset ve kine yenik düşmüş bazıları, küçümseyici bakış açısıyla başkalarını köylü görüp ona göre muamele edebilirler. Kafalarında bir kast sistemi oluşturup, kendileri gibi olmayanları hiçbir sınıfa ait görmeyip en alta, parya tabakasına yerleştirebilirler.” (Kur'ân'ın Sihirli Ufku Yusuf Sûresi)

     

    Hicret edilen yerlerde, muhacirlerin de kendilerinin dışarıdan bu topluma geldiklerini unutmamaları, topluma entegre olma ve toplum tarafından tam bir kabulün meydana gelmesinin zamana bağlı olduğunun farkında olarak hareket etmelidirler.

     

    Hizmet insanlarının hicret ettikleri ülkelerin ağırlığını Batılı ülkeler oluşturmaktadır. Aslında, bu Hizmet Hareketi’ne mahsus bir durum da değildir. Daha gelişmiş oldukları ve insan haklarına sahip çıkan adalet sistemlerine sahip bulunduklarından dolayı göçler daha çok bu ülkelere yapılmaktadır.

     

    Maalesef yukarıda da ifade edildiği gibi, günümüzde birçok Batı ülkesinde görüldüğü üzere, ne kadar gelişmiş olurlarsa olsunlar ve ne kadar demokrasinin, insan haklarının ve adalet ve hukukun bayraktarlığını yapıyor olsalar da insan fıtratında var olan ve ne zaman ortaya çıkacağı belli olmayan kibir, haset, milliyetçilik ve kavmiyetçilik gibi duygular bu toplumlarda da meydana gelen sosyal, siyasi ve ekonomik vb. değişmelerin etkisiyle tekrar hortlama eğilimi içerisine girebilmektedirler.

     

    Aşırı milliyetçi veya dışarıdan gelenleri kabul edemeyip onları ötekileştiren hareketler ve bunlara olan destekler, en medeni oldukları düşünülen ülkelerde bile iyice yükselmekte ve bunların etkisiyle yer yer adalete ve kanuna, insan hakları ve hukuka uymayan faaliyet ve eylemler gerçekleşmektedir.

     

    Bütün insanlar eşittir ve adalet önünde aynı haklara sahiptir söylemine rağmen, böyle toplumlarda gizli bir ötekileştirme ve dışarıdan gelenlerin bir kast anlayışında olduğu gibi ikinci sınıf olarak görülmeleri de söz konusudur.

     

    İşte bu realitelerin farkında olarak metot, yöntem ve stratejilerin belirlenmesine ihtiyaç vardır. İnsanlığın serüveninin anlatıldığı Yusuf suresinde bu konuda yol gösterici çok bilgiler bulmak mümkündür.

     

    Bu sureden öğrendiğimiz stratejilerden birisi de ötekileştirme probleminden ve ikinci sınıf insan muamelesinden kurtulabilmek için o topluma çok iyi entegre olmak gerektiğidir. 

     

    Gidilen toplumlara o kadar güçlü bir entegrasyon gerçekleştirmelidir ki, bir gün birileri dışarıdan gelenlerden rahatsızlıklarını ortaya koyarlarsa, onları herkesten önce yerli halktan insanlar savunmalıdırlar.

    İSLAM’A VE MÜSLÜMANLARA BAKIŞ

     

    Üstelik günümüzde, Müslümanlık ve Müslümanlar ile terör faaliyetlerini hep bir arada görme ve gösterme adına ciddi bir gayret vardır ve bunun neticesinde insanlarda Müslümanlığa ve Müslümanlara karşı bir peşin önyargı vardır.

     

    Bu o kadar güçlü bir algıdır ki bunun yıkılması için çok ciddi çalışılması ve uzun zamana yayılmış birtakım faaliyetlerin yapılması ve tedbirlerin alınması gerekmektedir.

     

    Bütün dünyada oluşturulan ve İslâm’ın bir terör dini ve Müslümanların teröristler oldukları düşüncesinin tam tersine, İslâm’ın bir barış dini olduğu ve hakiki Müslümanların, bırakın insanları bir karıncayı dahi incitemeyecek kadar bütün canlılara karşı bir şefkate sahip olduklarını gösterip buna inanmalarını sağlayacak sistemli ve planlı çalışmalara ihtiyaç vardır.

     

    Şüphesiz ki, Asr-ı Saadet’ten günümüze kadar tarih boyunca bunun böyle olduğunun çok örneklerini gösterip anlatmak da önemlidir, ama bundan daha önemlisi bizzat temsil ederek bunu insanlara göstermektir.

     

    İnsanların bizzat kendi gözleri ile Müslümanlığın ve Müslümanların oluşturulan algıdaki gibi olmadıklarını görmeleri ve kısa olmayan bir uzun zaman diliminde sürekli olarak bunun böyle olduğunu sürekli gözleyebilmelerine ihtiyaç vardır.

     

    Bunun da yolu Müslümanların geldikleri bu yeni toplumlarla güçlü bir diyalog içerisinde bulunmalarından geçmektedir.

     

    Günümüzde cebri olarak Batı’ya hicret eden Hizmet insanları, asimile de olmadan tam bir entegrasyon ile bu diyaloğu ortaya koyabilecek potansiyele sahiptirler ve bunu da fiilen yerine getirmektedirler, Allah’ın izni, inayet ve keremiyle.

     

    İnşallah sonraki yazıda neler yapılabileceğinin örnekleri ile devam edelim…

    07 Mar 2025 01:04
    YAZARIN SON YAZILARI