Hedeflerimize doğru koşarken tökezleyip düşebiliriz. Hatta ulaşmayı arzuladığımız zirvelere çıkarken birileri tarafından yollarımıza engeller konabilir. Yol ve yolculuk ne kadar meşakkatli olsa dahi hiçbir şeye aldırmadan azimle mücadele verdiğimiz ideallerimize kavuşmak bizi çok ama çok mesrur eder.
Burada can alıcı nokta gayeyi hayalimize giderken kullandığımız yol ve yöntemlerdir.
Bazıları gittiği güzergâh uğruna hakkı gözetmeden her şeyi mübah sayarken bazıları da hülyalarına ulaşabilmek için çalışmayı, adaleti ve sevgiyi kendilerine yoldaş edinir.
İşte ikinci yolu seçenlerden biri de son günlerde dünya spor kamuoyunun en çok konuştuğu ismi Jurgen Klopp.
İngiltere Futbol Ligi takımlarından Liverpool'un 30 yılık şampiyonluk rüyasını önceki günlerde gerçekleştiren Alman teknik adam Jurgen Kloop'un her dönemi ter kokan, azim dolu, başarı dolu, mütevazilik dolu örnek bir hikâyesi var.
İNŞAAT USTASI BİR BABANIN OĞLU
1967’de Almanya Rhineland Palatinate Black Forest Köyü'nde dünyaya gözlerini açan Jurgen Klopp, inşaat ustası bir baba ve çok disiplinli bir annenin oğludur.
Sporu çok seven baba Norbert Klopp, oğlunu antrenmanlarda en çok zorlayan kişidir. Çünkü onun çok iyi bir sporcu olmasını istiyordur.
Klopp, 1985’te TuS-Ergenzingen’in A-Gençlik Takımı’nda forvette ve savunmada oynar. 1989 yılında Mainz'da forma giymeye başlar.
Eğer hocası Wolfgang Frank, onu başarısız olduğu ve sık sık ıslıklandığı forvetten savunmaya almasaydı o yıllarda futbol kariyeri başlamadan bitebilirdi.
Hem futbol oynayan hem de kamyonlara yük taşıyan Klopp her zaman çalışkandır. Mainz için toplamda 52 gol atmayı başarmıştır. Artık futboldan kazanmaya da başlamıştır. Aylık 2 bin 300 mark alır.
Ayrıca Mainz'da oynarken haftada iki kez 400 kilometre yol gidip Köln'de teknik direktörlük kursu görür. 2001 yılında Mainz'a antrenör olur, fakat bir yıl önce kanserden hayatını kaybeden Norbet Klopp oğlunun bu başarısını göremez.
Mainz, çalışkan hocanın yönetiminde 2004’te birinci lige yükselir. Kadrosu ne kadar güçsüz olsa da ortaya koyduğu taktikler Almanya'da takdir toplar. Takımına olağanüstü motivasyon ve eşsiz bir ruh kazandırır. Orada güzel günler geçirir ve çok sevilir.
Hatta Mainz’da ona ait bir taraftar kulübü oluşturulur. Mainz meydanında onun için seslendirilen 'Niemals geht man so ganz' (Kimse ebediyyen ayrılmaz) adlı parçayı dinlerken uzun süre ağlayan Klopp, şehirden çok zor kopar.
Kısa zamanda futbol maçlarıyla ilgili yaptığı isabetli analizlerle öne çıkar. Almanya'nın ünlü kanalı ZDF’de başarılı bir futbol ekibi kurar. Burada iki kez ödüle layık görülür.
BİRLİK VE BERABERLİKLE GELEN ZAFER
Yorumculukla kazandığı tecrübeyi ve bakış açısını bir kez daha sahalara yansıtmak isteyen Klopp, 2008 ortasında Borussia Dortmund (BVB)’un teknik direktörü olur. İflasın eşiğinden dönen ve çok zor günler geçiren ünü kulübe adeta ilaç gibi geen Klopp, kulüpte harika bir felsefe ortaya koyar.
Bu durumun meyvelerini kısa sürede toplar. Birlik ve beraberliğe çok önem verir. BVB’ye her şeyi yoluna koyma sözü veren mütevazi hoca, iyi futbolcular yetiştirir. 2011’de lig şampiyonluğunu kazanan Dortmund, bir yıl sonra hem lig şampiyonluğunu hem de Almanya kupasının sahibi olur.
2013'te Bayern Münih'e 2-1 kaybettiği şampiyonlar ligi finali hafızalardan hiç silinmedi. 2014 yılından sonra beklediği başarıları elde edemeyen Klopp, Dortmund’a veda eder.
KLOPP: BEN NORMAL BİRİYİM
2015 yılında uzun yıllardır yaşadığı evinden ayrılarak İngiltere'ye gider ve FC Liverpool’un başına geçer. Sözleriyle sık sık gündem olan teknik adam Jose Mourinho’nun “Ben özel biriyim” sözüne, Jürgen Klopp, şu şekilde karşılık verir; “Ben her zaman ortalama bir oyuncu oldum, Mainz’da da ortalama bir teknik direktör olarak işe başladım. Dolayısıyla benim için söylenebilecek en uygun şey: Ben normal biriyim, olur.”
Hayli alçakgönüllüdür ancak oyun sistemi rakiplerini çok zorlar. Top rakipteyken 4-5-1 olan takım, topu kazandığı anda çok hızlı bir şekilde hücumda 3-5-2'ye dönüşerek rakiplerini şaşırtır.
Hiçbir başarının tesadüf olamayacağının ete kemiğe bürünmüş halidir. Çok çalışır ve engeller karşısında hiç pes etmez. Hırslı ve sert olduğu kadar anlayışlı ve yeri geldiğinde dans edebilen neşeli bir insana da dönüşebilir.
HERKES İKİ, KLOPP ÜÇ ANKRENMAN YAPAR
Liverpool'daki ilk antrenmanında oyuncuların adeta pestili çıkar. Bir oyuncu fenalaşır, iki oyuncu da kusar. Antrenman metotları çok eleştirilir. Premier Lig takımları günde iki antrenman yaparken Liverpool günde üç antrenman yapar. Biri sabah, ikisi öğleden sonra ve bir başka gün biri öğleden sonra ikisi akşam olmak üzere.
Bu, oyuncuların gece maçlarına alışmaları içindir. Çok, fakat çok sıkı çalıştırdığı Liverpool 2019’da Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kazanarak tarihi bir başarı elde eder. Klopp’un Mainz’dan sonra dinlediği ikinci anlamlı şarkısı Liverpool’un "Asla Yalnız Yürümeyeceksin" parçası olur.
30 yıl aradan sonra Liverpool'a 18'inci şampiyonluğunu kazandıran Klopp, 5 yıl boyunca UEFA Süper Kupasını ile Kulüpler Dünya Şampiyonluğunu kazandı ve bir Şampiyonlar Ligi finali, Avrupa Ligi finali ve Lig Kupası finali de oynadı.
Aslında onu başarıya götüren formül Liverpool’da 5 yıl top oynayan Jose Enrique'nin cümlelerinde gizli.
Klopp’u başarıya taşıyan ana unsurlarının adalet ile mütevazılık olduğunu belirten Enrique, şunları ifade etmişti: “Bir gün basın odasına bizleri ve tesisin tüm çalışanlarını topladı. Oraya gelen herkesle selamlaştı, tek tek ilgilendi. Tesis çalışanlarını göstererek bize dönüp, ‘Bana ne kadar saygı duyuyorsanız, bana nasıl selam veriyorsanız, her gün bu insanlara da selam vereceksiniz. Bu insanlara da bana saygı duyduğunuz gibi saygı duyacaksanız. Çünkü bu insanlar benimle aynı saygıyı hak ediyor. Bu insanlara iyi bakın. Onlar sizin bu sahada performansınızı ortaya koymanız ve bunu kolaylaştırmak için çalışıyorlar. Ben sizin için ne kadar önemliysem onlar da aynı şekilde önemli’ dedi."
EVE TRENLE DÖNMEYİ TERCİH EDEN BİR ÜNLÜ
Klopp, bir başka demeçinde, "Herkes kurallara saygı duymalı. Biri uymazsa ya da saygısızlık yaparsa da bir yaptırım uygulamak zorundayım.” diyerek takımdaki disiplin çok önemli olduğunu belirtmişti.
Özel hayatında da sık sık örnek davranışlar sergiler. Eşinin hayatındaki yerini her zaman dile getirir.
Eşine nasıl değer verdiğini şu şekilde özetler: “Eşim Ulla olmasaydı bugünkü Jürgen asla böyle biri ve böyle mutlu biri olmazdı.”
Lüks araçlara binmekten çok, maçlardan sonra evine taraftarlar gibi trenle gitmeyi tercih etmesi birçok şeyi özetliyor. Klopp’un bundan sonraki hedefinin ne olacağını ve bu uğurda ortaya koyacağı eşsiz mücadeleyi merakla bekliyoruz.