Çocuklara karşı ahlak mı muamelat mı daha önemli ?

Numan Yılmaz Yiğit

Numan Yılmaz Yiğit

04 Mar 2025 14:06
  •  

    Bir soruda ‘Çocuklarımızın terbiyesinde önceliğimiz ne olmalı? Ahlak mı, Muamelat mı?’ denilmektedir.

     

    Cevaba geçmeden önce bir tespiti ifade etmekte yarar vardır. Bugün maalesef bazı müslüman ailelerin çocuklarının din ve dini hayattan uzak kaldıkları müşahede edilmektedir. Bunun altındaki en önemli nedenlerden birinin, anne babaların gerek birbirlerine gerek çocuğa gerekse de diğer üçüncü şahıslara karşı sergiledikleri dine, ahlaka, pedagojik değerlere ters tutum ve davranışlar olduğu gerçeğidir.

     

    Öncelikle, terbiyenin çocuğun hem karakter inşasını hem de davranış biçimini derinden etkileyen, son derece önemli bir süreç olduğunu ebeveynlerin hatırdan çıkartmamaları, bunu unutmamaları gerekiyor. Anne-babalar ve eğitimciler, çocukları geleceğe hazırlarken “ahlâk” ve “muâmelât” kavramlarını dengeli bir şekilde ele almak zorundadırlar. ‘Halk ve Ahlak ‘kavramlarına kısaca genel bir çerçevede bakılacak  olursa; insanın fizikî ve maddî yanını “halk, yaratılış” kelimesi ifade ederken, ruhî ve manevî yönüne — mükemmel hilkatine/yaratılışına  göre Yaratan’ın istek ve emirleri dairesinde yaşama cehd ü gayretini de  — “huluk” (ahlâk) kelimesi ifade eder.

     

    Muâmelât, Ahlâktan Süzülür

     

    Muâmelât ise, insanın davranışları ve başkalarıyla kurduğu ilişkilerle ilgili konuları kapsar. Bu ilişkiler, kişinin  en yakınından; eşi ve çocuklarından başlayarak daha geniş dairedeki insanlara kadar uzanır. Ahlakla muamelat arasında sıkı bir ilişki vardır. Zira iman ve İslam, daima ‘Güzel Ahlak’ı emreder, kötü ahlaktan da meneder.’ ‘Ahlak-ı hasene, Güzel Ahlak’ sahibi birinin hal ve tavırları, başkaları ile olan münasebetleri de iyi ve güzel olur. ‘Ahlak-ı Seyyie, Kötü Ahlak‘ sahibi olan birinin de kötü.. Çünkü güzel ahlakın öğeleri güzel huy ve davranışlardan oluştuğu gibi, kötü ahlakı oluşturan unsurlar da kötü huy ve hareketlerden  oluşur. Dolayısıyla Muâmele, esasen içteki ahlâkın dışa vuran bir göstergesi, yansıması bir semeresi olarak görülür. Bundan dolayı sağlam bir ahlâkî temele dayanmayan davranış kalıplarının uzun vadede kalıcı veya tutarlı olması beklenemez.

     

    “Muâmelât” derken; insanın aile içinde, iş yerinde, toplumda ve günlük hayatında sergilediği tavırları, hak ve hukuk çerçevesindeki tutumlarını anlamalıyız.

     

    Ahlâklı Olmak ve Onu Yansıtmak

     

    Konuyu izah ederken bir kaç ilkeden bahsetmek gerekmektedir. Öncelik, Ahlâkî Temelde Olmak/yaşamak. Çocuğun öncelikle iyi ahlâk sahibi olması hedeflenmelidir. Bu da doğumundan itibaren anne babada güzel ahlaka dair davranışları gözlemlemesine bağlıdır. Ahlaklı olma konusunda anne babanın eğitimli, bilgili, işin öneminin şuurunda olmaları gerekmektedir. Anne babanın  ilk olarak kalben ve zihnen bu prensiplere bağlanması durumunda bu onların  sonraki davranışlarına istikamet kazandıracaktır. Yani içten ve samimi olmayan davranışlar kalıcı olmadığı gibi inandırıcı da olmaz. Suni, yapmacık davranışlarla samimiyet isbat edilemez.

     

    Sözde Değil, Özde Ahlâk

     

    Yalnız şunu da unutmamak gerekir ki Ahlâk, yalnızca sözle dile getirilen bir değer değildir; bizzat içselleştirilerek uygulamaya dönüştürülmeli, tutarlılıkla sergilenmelidir. Ahlaka bağlılık, bilhassa aşırı sevinç aşırı sıkıntılı zamanlarda kendini belli eder. İnsanın aşırı sevinç ve aşırı kızgınlık anlarında duygularını kontrol edebilmesi, içte ahlaki değerlerin içselleştirilmesine, tabiat haline getirilmesine bağlıdır. Çoğu yanlış muameleler bundan kaynaklanmaktadır. Önemli olan, sevinçten havalara uçtuğumuzda; menfaat, haz ve  lezzet zamanında ahlaki, insanca hareket edebiliyor muyuz? Ya da aşırı kızgınlıkta, kin, nefret ve kıskançlık gibi durumlarda ahlaki olmayı, insanlığı koruyarak öyle davranabiliyor muyuz? Onun için Çocuklar, anne-babalarının birbirleriyle, kendileriyle ve üçüncü şahıslarla kurdukları ilişkide bu ahlâkî inceliği görebilmeli ve yaşayarak öğrenmelidirler.

     

    Ebeveynin  Örnekliği: Çocuğun Gözlemlemesi Gereken Hususlar

    Özellikle küçük yaşlardan itibaren çocuğun gelişiminde, anne babanın tutumu ve yaklaşımı belirleyici rol oynadığı bilinen bir gerçektir. Çocuğun en temel değerleri ailede anne babasından aldığı gerçeğine göre  çocuk, aile içinde muâmelâtın en somut, güzel örneklerini görmelidir ki o da öyle bir ahlakı muameleyi kazansın.

     

    Bu bağlamda anne babanın eşine bilhassa çocuğuna; Basit konularda bile doğru olması, yalan konuşmaması. Mesela Anne baba şakayla dahi olsa, yalana başvurmamalıdır.

     

    Küçük bir söz bile verse, tutması. Mesela, çocuğa yaparız, ederiz dediği konuları hiçbir zaman unutmamalılar.

     

    Söz ve davranışlarında çelişkiye düşmemesi. Mesela, kitap oku diyen bir ebeveynin hiç kitap okumamaları, namaz kıl diyen anne babanı namazlarını aksatmaları gibi.

     

    Sevgi ve şefkati  anne baba sıcaklığını fiilî olarak göstermesi. Anne babanın küçüklüğünden itibaren çocuklarını öpmesi, kucaklaması, onunla oynaması,başını okşaması vs.

     

    Güven duygusunu pekiştirmek. Mesela yaşına göre yapabileceği işler vererek hatalarını büyütmemek, onu yüreklendirmek.

     

    Dertli, sıkıntılı veya hasta anlarında çocuğun yanında olması

     

    Sevinçlerini beraber paylaşması

     

    Çocuğunu dinlemesi (özel ve odaklı zaman geçirmesi). Zaman zaman bire bir, baş başa çocukla güzel zamanlar geçirerek (yemek de veya bir sinema da olabilir), onu konuşturmak, kendinden bahsetmesini sağlayacak sorularla onu açmak,onu anlamaya çalışmak.

     

    Yargısız infazdan kaçınması, suçlayıcı olmaması. Hata ve kusurları karşısında veya biriyle bir problem yaşadığında onu dinlemeden, neden öyle yaptığını öğrenmeden suçlamamak.

    Ebeveynin Çocuğun İyilik ve güzelliklerini takdir etmesi; bunu başkalarının yanında da yapması, kusurları  örten bir tavır sergilemesi, Hatalara ve kusurlara karşı müsamahalı olması, usulünce düzeltmeye çabalaması. Bağırıp çağırmak, küfretmek, aşağılamaktan, başka çocuklarla kıyaslamaktan kaçınmak.

     

    İçinden çıkamadığı problemler karşısında Allah, cezalandırıcı bir otorite olarak kullanılmamalı.Bilakis akli ,mantıki ,ilmi  argümanlar kullanarak onu ikna etmeli.Yanlışın niçin yanlış olduğunu enine boyuna çocuğa izah etmelidir.

     

    “Cehennemde yanarsın, taş olursun” gibi ifadeleri bilinçsizce sarf etmemeli.

     

    Asla sözlü veya fiilî şiddet uygulamaması.

     

    İhtiyaçlarını imkân nispetinde karşılaması; Karşılanmadığında ise çocukla dertleşerek durumu izah etmesi gerekir. 

     

    Dîni samimiyetle yaşaması, sadece lafını etmemesi

     

    Burada bir kaç örneği verilen bu davranış biçimlerinin bazıları dini, bazıları da fıtrat ve ihtiyaç temellidir. Hemen hemen hepsi de ‘Güzel ahlak’ ürünü davranışlardır. Çocuk, anne babasından tüm bu davranışları görerek, hissederek ve yaşayarak ahlâk ve muâmelât bütünlüğünü zaman içinde kavrayacak, algılayacak ve alacaktır.

     

    Ahlâk ve Muâmelâttan Kaybediyoruz

     

    Günümüzde, namazında ve abdestinde titiz davranan, fakat ahlâkî tutumlarında ve çocuklarıyla münasebetlerinde çelişki içinde bulunan bazı anne babalar, çocukların dinî duygu ve düşüncelerine farkında olmadan büyük zararlar verebilmektedir. Bu tutarsızlık, aslında  iman ve kulluk şuurundaki bir zafiyetin işareti olarak algılanmalıdır.

     

    Çocuk, büyüklerinin söz ve davranışlarını arasındaki bağa bakar; eğer ikisi arasında uçurum görürse, güven bunalımı yaşar ve dinî yaşantıya mesafeli yaklaşır.

     

    Sonuç olarak

     

    Ahlâk ve muâmelât, çocuk terbiyesinde birbirini tamamlayan iki önemli unsurdur. Ahlâk, insanın iç dünyasını, niyet ve duygu boyutunu şekillendirirken; muâmelât, bu ahlâkî değerleri eyleme dökme ve topluma yansıtma sürecidir. Çocuğa önce doğru, samimî ve derin bir ahlâkî zemin kazandırmak; sonrasında da bu ahlâkî birikimi günlük hayatta, aile ilişkilerinde ve toplumsal etkileşimlerde tutarlı şekilde göstermek esastır. Bu yaklaşım, çocuğun hem dinî hem de beşerî anlamda sağlam bir kimlik geliştirmesine imkân verecektir.

     

    Bu ve benzeri tavsiyeler sıklıkla tekrar ediliyor olabilir. Bazılarına da klasik gelebilir. Problemlerin devam etmesi göstermektedir ki, bu konular ilgililer tarafından her vesile ile dikkat çekici bir şekilde sıklıkla dile getirilip anlatılması gereken konulardır.

    04 Mar 2025 14:06
    YAZARIN SON YAZILARI