Ahmet Davutoğlu konusuna geçmeden önce bir tespitte bulunmak istiyorum. Dış politik gelişmelerin en fazla etkilediği alan iç politikadır. Hele Türkiye gibi kriz bölgelerinin merkezinde bulunan bir ülkenin çevrede olup bitenden etkilenmemesi mümkün değil. Türkiye, sadece Osmanlı dönemi değil Anadolu Selçuklu Devleti ve hemen öncesindeki Selçuklu Devleti döneminde hep dış politik gelişmelerde etkilenen bir ülke olmuştur. Güçlü olduğu dönemlerde dış politikası ile çevre ülkelerdeki gelişmeleri hatta çevre ülkelerin iç işlerini etkilemiştir. Ama gelin görün ki Tanzimat’tan bu yana hep denge politikası izlemiştir. Yani her zaman uluslararası ilişkilerden en fazla etkilenen bir ülke olmuştur. NATO, AB süreçlerini bu şekilde okumak mümkün. Kuşkusuz yazımın konusu dış politikanın temel dinamikleri değil, dış politikanın iç politikayı şekillendirmesi ve Ahmet Davutoğlu.
Türkiye, AKP’nin iktidara geldiği 2002 dönemine benzer bir süreç yaşıyor. Nasıl ki ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi, bir anlamda AKP’nin doğumunu tetikledi, şimdi ki Ortadoğu’da İsrail’in Gazze katliamları, Kafkaslardaki kriz ve Balkanların barut fıçısına dönmesi de bir anlamda AKP’nin ölümünü tetikleyecek bir sürecin başlangıcıdır. İşte Ahmet Davutoğlu faktörü de burada hayata geçiyor. Zira Ortadoğu’daki krizden en çok etkilenen iç kesim ise siyasal İslamcı diye tanımladığımız bir kesim. İsrail’in Gazze işgalinin AKP kadar Millet İttifakı’nın iki partisi Gelecek Partisi ile Saadet Partisi’nde bu kadar üst düzeyde ele alınmasını sadece ideolojik sahiplenme olarak görmemeli. Zira uzun yıllar dış politika Danışmanlığı ile birlikte Dış İşleri Bakanlığı yapan Davutoğlu, ekonomik krizi de dikkate alarak Ortadoğu’daki gelişmelerin AKP iktidarının sonunu hazırladığı çok iyi görüyor. Davutoğlu bu nedenle Ortadoğu politikasında şahin bir siyaset tarzı yürütüyor. Davutoğlu’nun amacı da bu şahin siyaset tarzı ile AKP’yi sıkıştırmak. Zira Davutoğlu, AKP lideri Erdoğan’ın tüm söylemleri ve binlerce kişinin katıldığı Filistin mitingine rağmen iktidarın İsrail’e yönelik daha etkin bir mücadele ortaya koyamayacağını biliyor. Ve zamanla yürüttüğü şahin politikanın da AKP’den kopan siyasal İslamcı seçmen üzerinde etkili olacağını düşünüyor. İşte bu nedenledir ki AKP lideri Erdoğan, Davutoğlu’nun randevu taleplerine cevap vermiyor. Zira Erdoğan, Filistin politikasında Davutoğlu’nun öne çıkmasını istemiyor.
Burada bir parantez açıp Mayıs 2023 seçim sonrası ilişkin bir tespit yapmak gerekiyor: Türkiye’de ekonomik kriz (AKP ve Erdoğan’ın seçim başarısına rağmen) her geçen gün derinleşiyor. Ekonomik krizin derinleşmesinden AKP’li seçmen de önemli oranda etkilendi. Nitekim AKP, Mayıs 2023 seçimlerinde birinci parti olmasına rağmen ancak yüzde 36.6 oy oranına ulaşabildi. Bu oran AKP’nin Kasım 2002 seçimlerinden sonra aldığı en düşük ikinci oy oranı. AKP politikalarından rahatsız olan ama kendine güçlü bir alternatif göremeyen AKP seçmeni arayış içinde. Ve Mayıs 2023 seçimlerinde istemeyerek AKP’yi destekleyen bir siyasal İslamcı seçmen var. AKP’den kopan seçmen Mayıs seçimlerinde Millet İttifakı (CHP, İYİ Parti, SP, DP, Gelecek Partisi ile DEVA Partisi) partileri yerine Cumhur İttifakı (MHP milliyetçi oyları ve Yeniden Refah Partisi (YRP) ise muhafazakar oyları aldı) partilerini tercih etti. Mayıs 2023 seçimleri öncesinde anketlerde yüzde 2 oy oranına sahip olan YRP, yüzde 4 oy aldı. MHP de seçim öncesinde yapılan anketlerde yüzde 6-8 oranında görülüyordu ancak MHP seçimde yüzde 11 oy oranına ulaştı. Gelecek Partisi ve SP’nin AKP’den güçlü bir şekilde seçmen çekebildiğini ise şimdilik söylemek zor. Ancak Davutoğlu bunu sağlamak için de ısrarla Filistin konusunda şahin tavrını sürdürecek. Az evvel de ifade ettiğim gibi Davutoğlu bir anlamda ekonomik krizin derinleşmesini kendi politik çıkarları açısından yaşanması gereken bir süreç olarak bakıyor. Burdaa haksızlık yaptığımı düşünmüyorum; zira Davutoğlu’nun başbakan olduğu dönemde terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen Ankara Gar katliamı sonrasında ifade ettiği “terör eylemleri oylarımız arttırıyor” sözünü unutmamak gerekiyor. Davutoğlu bir anlamda politik çıkarı için her şeyi mubah görebiliyor.
Davutoğlu’nun AKP’ye yönelik yıpratma planı öncesinde yaptığı en önemli hamle SP çatısında altında TBMM’de grup kurmak oldu. Kuşkusuz Gelecek Partisi ve SP’nin, TBMM’de ortak bir grup kurması Gelecek Partisi ve SP seçmeninde kabul gördü. Gelecek Partisi ile SP’nin tek bir parti adı altında birleşmesi siyasal İslamcı seçmen üzerinde pozitif bir etkiye de neden oldu. Mayıs 2023 seçimlerine CHP listelerinden girdiği için Gelecek Partisi ve SP’nin oy oranlarına ilişkin bir veri yok. Ancak Mayıs 2023 seçimleri öncesinde yapılan anketlerde Gelecek Partisi’nin yüzde 1-2 arasında SP’nin ise yüzde 1 dolayında oy oranına sahip olduğuna ilişkin sonuçlar çıkıyordu. Gelecek partisi ve SP’nin birleşmesi (ve AKP’nin de her geçen gün ekonomik kriz ve başka denenlerden dolayı oy kaybetmesi) sonucunda Gelecek partisi ve SP’nin oy oranlarının yüzde 5-7 bandına ulaşması mümkün. Ancak Gelecek Partisi ile SP’nin birleşmesi İslamcı seçmenin bu iki partiye güçlü bir şekilde yönelmesi anlamına gelmez. Zira Gelecek Partisi ve SP’nin oy oranlarını düşük ve siyasal İslamcı seçmen ideolojik nedenlerden dolayı iktidarda olan ve iktidar adayı olan bir partiye yönelmeyi isteyecektir. Nitekim siyasal İslamcı seçmenin AKP’ye olan desteğinin sürmesinde de AKP’nin iktidar olmasının önemli bir etkisi bulunuyor.
HBS Araştırma Şirketi’nin son anketine göre AKP, yüzde 3’lük bir oy kaybına uğradı. Metropoll Araştırma Şirketi anketine göre ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy veren AKP seçmen kitlesinin yüzde 22’si Erdoğan’a oy vermekten dolayı pişman durumda. Ancak AKP’den kopuşun önemli bir oranını siyasal İslamcı seçmen kitlesi oluşturmuyor. Kamuoyu araştırma şirketlerinin seçim sürecindeki anketleri dikkate alınacak olursa siyasal İslamcı (dindar) seçmenin AKP’yi desteklemesinin 4 nedeni var.
Birinci neden; siyasal İslamcı seçmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dini bir lider olarak görüyor ve AKP’ye ideolojik olarak destek veriyor.
İkinci neden; siyasal İslamcı seçmen Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizinden dış güçleri sorumlu tutuyor ve ekonomik krizi yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çözeceğine inanıyor.
Üçüncü neden; siyasal İslamcı seçmen AKP’nin iktidar olmasından kaynaklanan avantajları kaybetmek istemiyor. (Devlet kadrolarında iş bulma, İslamcı dernek ve vakıfların sosyal yardımları.)
Dördüncü neden; siyasal İslamcı seçmen Gelecek Partisi ve SP’den ziyade Cumhur İttifakı içinde yer alan YRP’yi tercih ediyor. AKP’li siyasal İslamcı seçmen Gelecek Partisi ve SP’nin CHP ile ittifak etmesini benimsemiyor. Siyasal İslamcı seçmenin CHP görüşlerinin oluşmasında CHP’nin AKP tarafından “din karşıtı” olarak gösterilmesinin etkisi var.
Gelecek Partisi ve SP yönetimi ekonomik sorunlara ilişkin çözüm önerileri sunarak AKP’li seçmeni kazanmayı hedefliyor Gelecek Partisi ve SP, AKP’nin neden olduğu ekonomik krizi sürekli olarak gündeme getirerek çözüm önerileri sunması da iki parti tarafından yürütülen stratejinin bir parçası. Bunun yanında Gelecek Partisi ve SP il ve ilçe teşkilatları seçmen ziyaretlerini birlikte yapıyor ve özellikle AKP’ye oy veren siyasal İslamcı seçmenler ziyaret ediliyor. Bunun yanında Gelecek Partisi ve SP’nin kadın kolları başkanlıkları da yine AKP’ye oy veren AKP’li kadın seçmenleri ziyaret ediyor. Zira hayat pahalılığından en çok etkilenen kesim bir anlamda Türk ailesi sisteminde mutfağın idaresinden sorumlu olan kadınlar.
Bu konuda çok fazla yorum yapmak ve çok fazla kulis bilgisi aktarmak mümkün. Ancak işin asıl özeti şu; Davutoğlu, Ortadoğu yangın sürecinin AKP’yi bitireceğini öngörebiliyor ve AKP’nin yıkılması ile oluşacak siyasi enkazın üzerine oturmayı düşünüyor. SP ile TBMM’de ortak grup kurmak ve sonrasında SP adı altında birleşmek Davutoğu’nun hedefi. Zira Davutoğlu, yaşı 80’i aşan SP lideri Temel Karamollaoğlu’nun yorulduğunu ve siyasi bırakmak istediğini çok iyi biliyor. İşte bu nedenledir ki Davutoğlu, Mart 2024 yerel seçimleri öncesinde Gelecek Partisi ile SP’nin birleşmesinin deklare edilmesini ve temmuz-Ağustos 2024 dönemi gibi de birleşmesini olmasını istiyor. Zira Davutoğlu, ekonomik kriz ile birlikte Ortadoğu ateşinin AKP’yi yakın bir zamanda eriteceğini çok iyi biliyor. Belki de Davutolu’’nun yakın zaman içinde bazı AKP milletvekilleri ile görüşmesinin bir anlamı da budur! AKP’den 3-5 milletvekilinin Gelecek Partisi’ne geçmesi veya bu milletvekillerinin Davutoğlu ile görüşmeleri bile AKP’de nasıl bir etki oluşturur. Özellikle Erdoğan’da!