“İnsanlar şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım, kitabımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız."
Yüzyıllık Yalnızlık kitabında Gabriel Garcia Marquez böyle tanımlıyor yaşananları. Yaşadıklarımız aslında hayatımızın gerçekleri, roman gibi ama gerçek.Yaşamın gerçeklerini kabullenmek zaman alıyor. Nietzsche “uyuyunca geçmez. Kalkın konuşmamız gerek “diyor. Umarsızlıkla, erteleyerek bir yere varamayız.
Geçmişe sığınmak çare değil, gelecekle yüzleşmek, geleceğe dair planlar yapmak zorundayız. Hayat,yeryüzü, varlık kendini devamlı yeniliyor, biz bu değişime geçmişe sığınarak karşı duramayız.
Huzur arıyoruz. Telaşelerden sıyrılmak, kararsızlık içinde bocalamamak, sekineye ermek arayışındayız. Kendi kaynaklarımızın çağrısı bir kez daha bütün şiddetiyle bize sesleniyor, ruhumuza, kalbimize yolculuğun zaruri olduğu günlerin tam ortasındayız. “İsterim ki kalbim itminana ulaşsın.” hakikatine muhtacız. Kalbimize yabancı olanları atalım, yüktür aşina olmadıklarımız...Gereksiz insanları çıkaralım hayatımızdan. Bize ufuk açmayan, bize vefalı olmayan, yapıyorum diye hep yıkan, sadece gerçekleri söylüyorum diye yalanlarının ardı arkası kesilmeyen faydasızlardan azade olmaya çalışalım. Hep kendini seven ve yalnız kendini önemseyenlerden de uzaklaşalım. Önce zihnimizden, sonra kalbimizden, sonra da hayatımızdan atalım böylelerini. Kendi yalnızlıklarına mahkum edelim onları taa ki yeni bir başlangıçla dönmek istedikleri güne kadar.
Kalbin Zümrüt Tepeleri'nde “tuma’nînede her şey rayına oturmuşluk içinde cereyan eder; kalb tıpkı bir kıble-nümâ gibi sürekli Hak hoşnutluğunu gösterir, vicdan ibresinde de en küçük bir sapma olmaz.” Diyor ve devamında “Akıl, tabiatüstü seyahatini bu mertebede noktalar... ruh, bu noktaya ulaşınca dünya kaygılarından kurtulur.. his, bu sihirli konakta bütün aradıklarını bulur ve damla iken derya olur.” Enfes tanımlamasıyla yepyeni ufuklar açıyor. Korkularımız , telaşelerimiz karşısında yine itminan ufkunu şöyle işaret ediyor “O, kendine aralanan bu panjurdan, kendi sınırlılığı içinde sınırsız görmeye, sınırsız işitmeye ve sınırsız iktidara ulaşır; ulaşır da, herkesin bocaladığı, şaşkınlığa düştüğü en girift, en karmaşık hâdiseler girdabından dahi bir solukta sıyrılıp çıkabilir.”
Final cümlesi hayatımıza bambaşka derinlik kazandıracak muhteşem bir tesbit,tecrübe ve kılavuzdur “Böyle bir ruh için dünya, affa giden yolda hazırlanmış bir Arafat; ondaki zaman, büyük bayram için bir arefe; ukbâ ise bayramlar bayramıdır.”
İnsanın en zor yolculuğu da hakikat yolculuğudur. İçine doğru olandır. Mukassi yolculuktur. Kendi sırlarına yürüdüğü ,varlığı sorguladığı, konumlandırdığı yolculuktur. Aşka ve aşkın gerçek sahibine olan muazzam yolculuktur. Kalbin zümrüt tepelerinde geçen binbir gece masallarından daha aşkın ve daha renkli olan seyahattir.
Hepimiz huzurun peşindeyiz. Zulüm içinde tecelli edecek adaletin peşindeyiz. Seyahatimiz, hikayelerimiz yazılmaya devam ediyor. Her yeni gün hayat serüvenimizin yeni bir sayfası. Bazen başka kahramanların hikayeleri ile avunuyoruz ya da seviniyoruz. Ama kendimizin hikayesi ile var oluyoruz. Başkalarını düşündükçe, onlara faydalı oldukça değerimiz artıyor.
Yarınlarımız bugün yazılıyor. Geçmişi değiştirmek elimizde değil ama bugünleri iyi okursak yarınları değiştirmek elimizde, yarınlar için geçmiş ve kaçmış olan bir fırsat yok! Bugünü doğru okumak önceki pişmanlıkları yaşamamanın yegane yolu olsa gerek.