Vicdan bir aydının olmazsa olmazıdır.
Onu, 2007 yılında, 19 Ocak Çarşamba günü, soğuk bir İstanbul günü, Türkiye siyasi tarihinin karanlık sayfalarına eklenen bir günde kaybettik.
Günümüz Türkiye'sinde nefretin, ötekeliştirmenin, buyurgan jakobenliğin tavan yaptığı bir atmosferde ,Hrant gibilerin vicdanlı ve aydın fikirlerine, cesur nefesine ne kadar ihtiyacımız var.
Devrimci yobazların veya dindar yobazların ülkeyi umarsızca bilinmez kara deliklere savurdukları bir talihsiz dönem. İşin ümit kıran yönü de iki kesim de bağnazlığının farkında olmaması ve tüm suçu zihinlerinde kurdukları yalancı hayallere ve kurgulara yıkmış olmaları. En akıllı dediklerinizin bile sığ yorumları ve herşeyi bilir tavırları, ülkedeki aydın boşluğunu net ortaya koyuyor. Vicdan ise aklın önünde bir rol oynuyor. Çünkü akıl insana yaptığı haksızlıkları makul, yaptığı ihanetleri masum gösteriyorsa, alet olduğu zulümlere sessiz kal diyorsa, o akıl vicdanını yitirmiş bir işe yaramazdır.
Hrant Dink Türkiye mozaiğini ne güzel resmeder şu cümleleriyle; Farkında mısınız bilmem... Artık fıkralarımızla dahi birbirimizle şakalaşamaz hale geldik, çekinir olduk. Oysa ne keyiflenirdik değil mi, Türk'lü, Kürt'lü, Laz'lı, Yahudi'li, Ermeni'li fıkralarla sohbet koyulaştırdığımızda? İncinmezdik hiç. Ortak kültürümüzün ortak ürünleriydi onlar. Ortamına göre Kürdü Laz yapar, ortamına göre Yahudi'yi Ermenileştirir öyle anlatırdık. Ama farklılıklarımız öylesine öcü hale getirildi ki, birbirimize fıkra anlatmaktan bile çekinir olduk.
Meselerimizi yeniden sağlıklı konuşabilmenin yolu vicdana dayalı evrensel hukuk prensipleri ve demokrasinin demokratikleştirilmesinden geçer.İfade özgürlüğünden geçer. Evrensel hukuk prensipleri uygulanmadan eşitlik, insan hakları George Orwell'in Hayvan Çiftliği'inde ironi yaptığı “Herkes eşittir ama bazıları daha eşittir" anlayışına döner.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 15’inci yılında anıldı. Hıçkırıklarla konuşan Hrant'ın hayat arkadaşı Rakel Dink, "Karanlığın meyvesiz işlerine ortak olmayın" dedi. Doğru söyledi, bugün iktidarına, hiç bitmeyeceğini düşündüğü saltanatına güvenenler her türlü insanlık şuçlarını işlemeye devam ediyorlar. İntihar eden gencecik çocuklar bile onların suç işleme şehvetine engel olamıyor. Olanlara çanak tutan ve gür sesle bu yanlışları haykıramayan muhalif kesimler de işlenen insanlık suçlarına dahildirler.
Beraber yaşadığınız farklılıkları, farklı kimlikleri yargılıyorsanız, aşağılıyorsanız bunun adı ırkçılıktır ve dünyanın en büyük insanlık suçudur, diyordu Hrant . Tıpkı Kemalist ,dindarımsı ve ultra nasyonalist kesimlerin şu anda Hizmet ve takipçilerine , Kürtlere, Ermenilere yaptıkları gibi. Ötekinin ötekisiyiz bizler…
Geçenlerde Hilal Nesin attığı bir tweet ile haykırılması gereken gerçeği açıkca söyledi aslında: Ne kadar akılsızsınız. "F.TÖ'cü" "cemaatçi" dediğinizde mağdur insanları paylaşmayacağımı mı sanıyorsunuz? Ne derseniz deyin umrumda değil. Ne Erdoğan ve çetesinin darbesine inandım ne de onun terörist ilan ettiklerine terörist gözüyle baktım. Kandırılmayanlardanım.
Spinoza Etika'sını okumakla, Emmanual Levinas'dan etik ve öteki üzerine referanslar vermekle Hrant Dink olunmuyor. Hrant Dink olmak için vicdanınızı ortaya koymak, amasız fakatsız hakikat ve adalet arayışı içinde olanların yanında yer almak gerekmiyor mu?
Hrant Dink kalabalıklar ortasında, şehrin içinde ürkek ama özgür bir güvercin olarak hayatını tamamladı. O'nu ve O'nun gibileri susturmak isteyenler şunu bilmeliler; hakikatler ve fikirler kanat takarlar, ve asırlar geçse de seyahatlerine devam ederler, fikirleri ve vicdanı öldüremezseniz!.
Sezen Aksu ile bitirelim;
Beni öldüremezsin
Sesim, sazım, sözüm var benim
Ben derken ben herkesim
@ErtugrulIncekul