“Hayal gücüne bir şey bırakılmadığı zaman okur sıkılır” Hemingway
İnsan en amansız savrulmalarda bile özünü kaybetmez, bir tohum gibi özü içinde gizlidir.
Edebiyat bizim hikayelerimiz için var, yaşanmışlıklarımızın ve yaşayacaklarımızın sesli hali, satır arası.
Kelimelerle düşünür insan, hayal kurar. Kelimelerin kadar hayal gücün vardır aslında, hayat yolculuğumuzda bildiklerimiz bu kelimeleri hayata uygulamakla yön bulur.
Ahlâk, inanç, ümit, vefa, ihanet, yalan, adalet gibi kelimelerden ne anlıyoruz ve hayatımıza ne kadar dokunuyor bu kelimelerin ifade ettikleri, ne kadar varlığı bu kelimelerle tercüme edebiliyoruz ,ne anlamlar yüklüyoruz ?
İnanmış olduğumuz, gönül verdiğimiz sevdalarımız, ideallerimiz de öyledir. Herkesin aşk anlayışı, vefa anlayışı da farklıdır. Kimilerine göre aşk menfaattir, kimilerine göre yanmaktır. Kimilerine göre vefa günde beş defa huzura çıkmaktır, kimilerine göre ise bir ömür huzurdan ayrılmamaktır.
Yaptıklarımızla, söylediklerimizle hayat hikayemizi cümle cümle yazıyoruz. Sonra ben bunu yazmadım diyemeyecek gerçeklikte hem de..
Bir tufanın içinde bir gemide yol almak, düşmemek, yol arkadaşlarını tutmaya çalışmak, bir taraftan kaptanın emirlerini uygulamak ve bir taraftan da suyu geri boşaltmak yani herşeye rağmen hayatta kalmak ve batmamak. Çünkü gemi battığında hepimiz öleceğiz.
İşte bahar neşideleri ile geçen zamanlarımız olduğu gibi tufanlarla sarsıldığımız anlarımız da olur hayat yoculuğumuzda. Böyle zorlu anlarda insanlık kalitemiz, yaşam kalibremiz, karakter sağlamlığımız ya da çürüklüğümüz ortaya çıkar.
İlk tufana yakalanan bizler değiliz. Edebiyat, şiir, sanat, tarih, psikoloji tufan yaşayanların, baharlar yaşayanların hikayeleri ile seslenir bize.
Tarihe not düşülenler ya insanlara sundukları katkılarıyla, ya da tahripleriyle anılırlar. İyi yâd edilenler ise kendine ve çevresine en zor zamanlarda katma değer sağlayıp, hayat ışığı verebilenler olmuştur. Çevresindeki olumsuzluklara takılmadan ya da az önemseyerek yoluna devam edebilenler, sağlam bir duruş sergileyebilenler… Dermanını tasarruflu kullanıp, yol azığını israf etmeyenler, arkadaşlarına vefalı olanlar, kendisini dünyanın merkezinde görmeyen, arkadaşları ile kendini değerli bulan, içinde bulunduğu tufanı başta Yaradanı sonra da vefalı dostları ile aşabileceğinin idrakinde olanlar yolun sonunda bahtiyar olacaklardır. Ama bu hayat acımasız bir yarış değildir. Rabbin merhameti ile kucaklandığımız bir dünyanın rövanşıdır. Ne olursa olsun azim, ümit, kararlılık ile yola revan olmak gerekir yoksa ümitsizlik benliği felç eder.
Gelin hikayelerimize tutunalım. Geminin tufandan çıkması için , güneşin bir an önce doğması için hayata , vefaya, insan olma servetine ve insani değerlere sığınalım.
Luther King'in güzel bir sözü var; Hepimiz bu dünyaya farklı gemilerle geldik, ama şimdi hepimiz aynı gemideyiz.
Nebi Nuh’un gemisi bile inayetle yeryüzünün battığı bir tufandan çıktıysa bizim gemimiz neden çıkmasın sahil-i selamete...?
Anlatılmayan hikayelerimiz yazılmaya devam ediyor…
Taziye: Zulüm rejiminden kaçarken Ege'nin hüzünlü sularında hayatını yitiren Cumhuriyet Savcısı İbrahim Gündüz ve eşi E. Gündüz için Allah'tan rahmet diliyorum.