Zamanı için zar atılan 2023 seçimlerine sayılı aylar kaldı. Bir kaç ay önce bir kaç ay sonra olması seçimin kaderi için çok fazla bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla yaklaşmakta olan seçim için “Baskın seçim, erken seçim, zaman ayarlı seçim...” esprileri çöpe gitti. İşin kanuni yönü ile alakalı spekülasyonlar dikkate alınamayacak kadar naife ve çelimsiz. İktidar ve Saray kendilerini iyi hissettikleri her an ve istedikleri bir aday ile seçim olur.
İktidar kemik seçmen tabanını maaş artışları, kaynağı belirsiz zamlar ve ek zam vaatleri ile garantiye aldığından olsa gerek şimdi, Saray vitrini ile Z Generation’a odaklanıyor. Hazret’in fırsat buldukça gençlerle bir araya gelmesi öyle anlatacak çok şeyinin olması, gelecek kuşaklara ufuk açıcı ilhamları olduğundan falan değil. Yapacağı en matah şey, Necip Fazıl Merhum’dan bir kaç satır şiir okuyup, salya-sümük ağlamak. Eh işte, dostlar alış-verişte görsün. Şimdi aklıma geldi, Cumhurbaşkanı’nın yazdığı iddia edilen ve satış konusunda liste dibine çakılan kitaptan bir haber var mı? Herhalde yazarı da kitabından ümidini kesmiş olmalı ki, gündem olmamasından pek rahatsız değil. Nasıl olsa bir kaç yıl sonra depolardaki nüshalar hurda kağıt fiyatına satılır. Saray’ın taş atıp ta kolu mu ağrıdı ki?
Yazarınız orta yaşı devireli epey bir zaman olduğu için, yeni nesil, Z Generation, Asım’ın Nesli, “Beklenen Kuşak” gibi altı boş, ütopik ve demode gelecek yatırımlarına pek itibar etmiyor. Dolayısıyla 2023 seçimlerinde ilk defa oy kullanacak olan Z Generation ile alışverişi tamamı ile sosyal yapının bir parçası ve oy potansiyeli olmaları ekseninde dönüyor. Romantik bir beklenti kesinlikle söz konusu değil!
Saray’ın düzenlediği yakın markaj programlar başından sonuna beklenen ürünü verecek şekilde dizayn ediliyor. Sözde gazetecilerin Menemen Testisi gibi dizilip, okul müsameresi acemiliği ile Saray’a eşlik ettikleri haber-komedi programları Hazret’in akli bütünlüğünün devam ettiğini göstermek kurgulanıyor. Milletin yüzlerini görmekten bıktığı bu şarlatan tiplerden kurtuluş da yine Saray’ın devrilmesine bağlı. Önümüzdeki seçimler, bunun için de bir fırsat olacak. Turkish AirForce One’dan inip saray iç avlusuna, oradan da parası devlet tarafından ödenmiş haber programlarına katılmayı iş zanneden bu ekip, seçim sonrası kendilerini çok boşlukta hissedecekler.
Geçtiğimiz hafta Saray’ın Z Generation için tertip ettiği programda dikkate değer bir şey yoktu. Hasbelkader gözümün takıldığı bölümde soru sormak için mikrofonu elinde tutan genç, Cumhurbaşkanı’nın bir hafta önce sonuçlanan Dünya Kupası maç değerlendirmeleri ile Ronaldo’nun transferi gibi Türkiye ve Türk İnsanı için hayati(!) ehemmiyet arzeden konuları sorulaştırdığını gördüm. Saray’ın bu tür sazan sorular için promtera takılıp kalmasına gerek yok.
Bu yıl Türkiye, 2022 Futbol Dünya Kupası’na katılamamasına rağmen Saray’ın hem açılış hem de final günleri için Katar’a taşınmış olması Hazret’in konuyu ne kadar ciddiye aldığını zaten gösteriyor. Dolayısıyla Z Generation olduğunu hissettiren gencin yaptığı ortayı Hazret göğsünde yumuşatıp sonra da gole çevirmekte fazla zorlanmadı. Ronaldo’nun hakkının yendiğini bile söyledi ve gönüllere su serpti. Adam daha ne desin? Bu cevaptan sonra, Fransa’nın Fas’ı yenmesini içine sindiremeyip höykür höykür ağlayan ve kendisini Çınarlı Kahve’nin tuvaletine kilitleyen Tamirci Ali için ne büyük teselli olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Ne yani, Z Generation’un merak ve ilgileri Saray’a kadar taşınıyor da mahalle kahvesindeki gençlerin delikanlılıkları hesaba katılmıyor mu? Mikrofonu elinde tutan genç, farkında olmadan Saray’ın kendileri ile tenezzülen açık oturumlar düzenlediği omurgasız gazeteci-yazar abilerinin genç versiyonuna dönüşüverdiğini herhalde fark etmeyecek kadar heyecanlıydı.
Elbette ki tek bir örnek bütün nesli çerçevelemek için yeterli değil. Şu kadar var ki 2023 seçimlerinde oy verecek bir üniversitelinin, ekonomi, siyasi kriz, despotvari idare, gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi hayati konulardan haberdar olduğu ülkesinin Cumhurbaşkanı’na soru sorma imkanı yakaladığında daha ciddi, ne dediğini bilen ve mikrofonun gerisinde kaybolmayacak asgari karakter kalemlerine sahip olması beklenirdi. “Sayın Cumhurbaşkanım, Türkiye’nin dahil olmadığı dünya kupasına iki kez gittiniz. Türkiye’nin bulunduğu şartlar açısından, şahsi hobilerinizi tatmin, ülkeye çok pahalıya mal olmuyor mu?” şeklinde bir soru, Türkiye’nin gündemini bile değiştirebilirdi. Ama nerede? Mikrofonu elinde tutan delikanlı, Turkish AirforceOne’daki içi geçmiş yazar-çizer abilerini taklit etmeyi tercih etti.
Faslı bir akademisyen verdiği bir konferansta öğrencilerden birinin yönelttiği soruyu daha sonra yazdığı bir eserine alır. Öğrenci “Efendim, İslam ülkelerindeki geri kalmışlık, ekonomik kriz, despot idareler ve buna bağlı az gelişmişlik trendi geçici diye anlatılıyor. Siz de aynı kanaati sürdürüyor musunuz?” formatı bilinen soruyu bir kez daha gündeme getirir. Bir çok okuyucunun “Öğrenci, Fas ve Fransa arasındaki maçın tarihi önemini sormamış mı?” diyeceklerini biliyorum ama bu hadise geçtiğimiz dünya kupalarından epey önce cereyan etmiş.
Tecrübeli akademisyen “Akademik hayatım boyunca defalarca karşılaştığım benzeri sorulara cevabım üç aşağı beş yukarı hep aynı olmuştu. Cümlesine “Evet, geri kalmışlık, ekonomik bunalım ve zalim idarelerin geçici olduğunu düşünüyorduk!” şeklinde başlayan Faslı akademisyen “İki binli yıllara geldiğimizde, üç çeyrek asır tekrar ettiğimiz bu alışılmış cevabın doğru olmadığını gördük. Netice çok tahrip ediciydi; geri kalmışlık, despot idareler ve ekonomik bunalım İslam ülkelerinin kronik ve iyileşmeyen hatta öldürücü bir hastalığı haline dönüşmüştü.” şeklinde bitirir. Bu noktada öğrencinin sorduğu soruyu mu takdir edersiniz yoksa tecrübeli akademisyenin asırlık yanlışı dile getirme cesaret ve kronik hatayı itiraftaki samimiliğini mi? Profesör vefat etmiş olabilir ama bu soruyu soran gencin son dünya kupalarında Fransa-Fas maçı ile ilgilenmeyecek kadar meşgul olduğunu tahmin ediyoruz.
2023 Seçimleri için kilit seçmen tabanı olarak görülen Z Generation sezona çok iyi başlamadı. Şu halleri ile Z Generation olarak görünseler de eğer kendilerine yüklenen beklentiye cevap veremezlerse Z Generation’dan S (Saray) kuşağına dönüşmeleri sürpriz olmaz. Hani şu Asım’ın Nesli, beklenen nesil, geleceğin nesilleri türünden köhne ümitleri besleyenler...
ABD’de Müslüman ya da Müslüman olmayan Siyahi Kuşağın ilham kaynaklarından biri kabul edilen Malcom X, eline bir fırsat geçecek kuşaklar için ilginç bir şey söylüyor; “İnsan çok iyi nişan almalı. Kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı!” Z Generation! Kuklacı tam karşınızda oturmuşken, futboldan bahsedecek kadar safdil olmaya hakkınız yok! İtiraf edelim, burası biraz duygusal oldu!