Taksim'de infaz edilen disiplin suçu(!)

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

09 Şub 2025 23:41

  •  Kaç yaşında teğmen olunuyor, hiç aklınıza geldi mi? Mezuniyet töreninde o şık ve havalı üniformalar içinde gördüğünüz gençler, taş çatlasın 20 ya da 21 yaşındalar.

     

    Her ülkede olduğu gibi harp okullarına alınan gençler sıkı eleme ve özel itina ile seçiliyorlar. Hiçbirinin “Diplomamı kaybettim!” gibi bir mazerete sığınma şansları yok. Eğitim sürecinin de aynen okula kabul gibi sıkı bir disiplin içinde yürütüldüğü biliniyor. Yemin törenindeki tek cümlenin bütün ülkede oluşturduğu aks-i seda'dan da bu anlaşılıyor zaten.

     

    Teğmenlerin mezuniyet töreninde yaşanılan sevinci biraz abartan devletliler, o gün bu gündür, hop oturup hop kalkıyor. Türkiye'de iktidar partileri için “Genç subaylar rahatsız! ” paranoya ve korkusu ırsidir. “Beş kez gittim, altı kez geldim!” diyerek çektiği iktidar sıkıntılarını dile getiren duayen siyasetçi rahmetli oldu. Genelkurmay'ın mesai saatinden sonra ışıklarının yanıyor olması, kim bilir kaç kez canı gırtlağındaki siyasetçilerin tansiyonlarını fırlatmıştır. Hazır yeri gelmişken, Saray'ın pek sevdiği “Turbun büyüğü heybede!” esprisinin, hayatı boyunca bir gözü genelkurmayın ışıklarında olan o rahmetliye ait olduğunu da hatırlatalım. Haksız mı?  Bir gözü açık uyusa da beş kez başına gelmeyen kalmamış.

     

    Saray'ın gribvari endişesi, maaşlı medya takımını yorgan döşek Covid yaptı. Daha ilk günden suçları ve alacakları ceza dillendirilmeye başlandığı için, geçtiğimiz hafta teğmenler hakkında kesinleşen karar sürpriz olmadı. Türkiye'de hukuki kararların davalar görülmeden, deliller toplanmadan ve tarafların savunmaları alınmadan belirlenmesi ilk değil. İnfazın, suçun tespit ve kararın açıklanmasından önce gerçekleşmesine alışıktır toplum. İktidarın nefesini her an ensesinde hisseden hakim ve savcıların sert kamuoyu baskısına göğüs germelerini beklemek fazla iyimserlik olur. Onlar da devlet memuru. Bir senede üç yer değiştiren ve sürgün yiyen hukuk adamının balataları sıyırması gayet normal.

     

    Basın ile paylaşılan mahkeme kararı, Saray tetikçilerini tatmin etmedi. “Son altı aydır döktüğümüz terin maddi karşılığı bu mu?” diye höykürüyorlar. Teğmenler hakkındaki kararın 5'e karşı 4 oy çokluğu ile alınmasından rahatsızlar; “Neden oy birliği ile karar almadınız? O dört komutanı da sallandırın!” diye bağırırken küçük dilleri görünüyor.

     

    Kararın açıklanmasından sonra iktidar medyası teğmenlerin “Disiplin suçu” işledikleri ve bu yüzden ihraç edildikleri konusunda ağız birliği ettiler. Belli ki, yine birileri kulaklarını çekmiş. Ancak özürlerinin kabahatlerinden daha büyük olduğunu anlayacak akli melekelerden mahrumlar. Daha kışlaya adımını atmamış teğmenlerin mezuniyet törenindeki sözümona disiplin suçundan ordudan ihraçları suç-ceza dengesi açısından bir felaket. Okul içindeki disiplin suçu nasıl oluyor da mesleki ihracı netice veriyor?

     

    Erken kalkanın askeri darbe yaptığı garip bir coğrafik konumdayız ancak, şimdiye kadarki tecrübeler askeri hiyerarşi açısından bu tür kalkışmaların albaylık rütbesinin altına düşmediğini gösteriyor. 15 Temmuz'da askeri okul öğrencilerini müebbet ile yargılamak ne kadar abes ise, mezuniyet törenindeki bir disiplin ihlalini “Meşru düzene başkaldırı!” kategorisinde devlet-güvenlik meselesine taşımak bir o kadar akıl dışı.

     

    Otoriter rejimlerde muhaliflerin işlediği şahsi suçlara verilen cezalar kişiye özel olmaktan çok ibret-i alem sertlik ve caydırıcılığına çekilir ki, hipodromda yer tutan iktidar yandaşlarının şiddet şehvetleri tam doyuma ulaşsın. Geçtiğimiz yıllarda İran'da hükümetin icraatlarını protesto eden genç bir kadın, akşam tutuklanıp sabaha karşı idam edilmişti. Kırkbeş yıldır iktidarda olan despot rejim, gücünü zavallı bir kızcağız üzerinde gösterecek kadar seviye kaybettiğini anlayacak devlet ciddiyetinden mahrum.

     

    İyi de, madem suç sadece 'disiplin' ihlaliydi, daha evrakları nizamiyeye bile ulaşmayan yeni mezunları niye Taksim'de ifşa ve infaz ettiniz? İki on yıllık iktidar döneminin bu tür lokal sancılara daha dirençli olacağını zannetmiştik. Yanılmışız. Meğer “Genç subaylar rahatsız!” paranoyası yirmi yıl içinde iktidarı kaybetme şizofranisine dönüşmüş.

    09 Şub 2025 23:41
    YAZARIN SON YAZILARI