“Bilinmeyen Numara” aramalarından gına gelen mağdurlardan birisiyim. İnternet üzerinden yaptığım bir başvuruda, yanlış bir kutuyu işaretlemiş olmamın bedelini her gün en az on scamcall alarak ödüyorum. Bu tür aramaların önüne geçebilecek ya da arayanları tespit edebilecek kesin bir çözüm üretilemedi.
Bir kaç hafta önce, böyle bir aramaya tepkim bekleme tuşuna basmak şeklinde oldu. Aynı numaradan bir kaç kez aranınca iş inada bindi, ben de her seferinde aramayı kapattım. Neden sonra, aynı numaradan “Hocam benim...” mesajını görüp numarayı çevirince, karşıdan aşina bir dostun sesini aldım. Hal-hatır faslından sonra dostum, “Mehdi ve Mesih hakkında hala eski kanaatlerini sürdürüyor musun?” sorusu ile hiç beklemediğim bir konunun kapağını kaldırdı. Cevabım “Elbetteki, inanıyorum. Hadis Literatürü, bu konuya ait sıhhat derecesi farklı rivayetlere sahip!” dedim.
Daha liseli yıllarda, İbni Hacer el-Heytemi (Heysemi)'nin El-Kavlu'l-Muhtasar fi Alameti'l-Mehdiyyi'l-Muntazar (Beklenen Mehdi'nin Alametleri) isimli az bilinen eserinin Türkçe Mütercimi, bu fakirin tanıdıklarından birisidir. Konu ile alakalı bu zihni altyapımdan bahsetmek için fırsat kollarken, dostum “Şu diziyi mutlaka seyretmelisin!” diyerek, akildaneliğimi kursağımda bıraktı. Numarasını telefon hafızasına kaydetmediğim bu dostumun, diziden ne kadar etkilendiğini anlatmak için fazla söze hacet yoktu. Arkadaşım, dizinin linkini mesaj kutuma çoktan göndermişti.
Dini menşeli okullardan mezun olup, tahsilinizi dini ilimler üzerine yaptıysanız, sizi modern dünya ile tanıştırmak için gayret sarf eden iyi niyetli dostlarınız eksik olmaz. “Öyle her şey kitaplarda olduğu gibi değil. Bak alem neler yapıyor, azizim!” açık-kapalı ima ve işaretler birbirini takip eder. Bu mesleği seçmiş olanların, bağışıklık sistemleri bu tür uyarılar için oldukça tecrübelidir. Bugün Messiah olur, yarın dabbetü'l-arz, bir başka gün çekirge istilası...
Aynı hafta içinde, sık sık görüştüğüm ve televizyon piyasasında hatırı sayılır bir yerde çalışan bir başka dostum da, “Messiah dizisini gördün mü? Ben bu hafta sonunda, bütün bölümlerini bir solukta seyrettim!” deyince, kendi kendime “Yahu ne oluyoruz? Siyaset ile uğraşırken kıyameti kaçırmayalım!” diye hayıflandım. Piyasadan haberdar dostum, “Yapımcısını tahmin et?” diye sordu ve daha benim cevabımı beklemeden kendisi söyledi; “Mark Burnett”. Hemen “Ha, şu bizim Mark Burnett!” diyerek rahatladım ve “Bingo!” diyerek büyük resimdeki önemli bir parçayı bulduğum için neşem yerine geldi. “Şu bizim Mark!” aynı zamanda sizin de “Mark Burnett”iniz de ondan.
Mark Burnett, İngiliz asıllı yapımcı, yönetmen ve aktüel program üreticisi. Hayatı, mucizevi rastlantılarla zengin olmaya pek meraklı gençler için tam bir başarı hikayesi. Burnett, 1982'de İngiltere'den ABD'ye gelmiş ve daha önce gelen bir arkadaşının yardımıyla şoförlük yapmaya başlamış. Diğer zamanlarda da T-shirt satarak para kazanmaya çalışmış. Los Angeles'a yolu düşen herkes gibi, o da 1991'de televizyon ve show dünyasında şansını denemiş. Program ve show üretmenin yanında, program formatı üretip bunu nakde çevirmeyi çok iyi keşfeden Anglo-Sakson zekalardan biri Burnett.
Aktüel programlar yanında Kitap-ı Mukaddes'i konu alan televizyon serilerine de imza atmış; The Bible, A.D. The Bible Continues. Yine mukaddes metinlere dayalı Son of God ve Ben Hur'da ürettiği projelerden. Televizyon dünyasının itibarlı ödüllerinden sayılan Emmy'e 143 defa aday gösterilmiş ve 12 kez ödüle layık görülmüş. Televizyonlarda bu gün itibariyle yayınlanan, Shark Tank ve The Voice isimli programların yapımcısı da Burnett. Şu an, Televizyon ve Sinema dünyasında gördüğünüz ve kükreyen arslan figüründen tanıdığınız milyarlık MGM (Metro-Goldwyn Mayer) şirketler grubunun tepe yöneticilerinden birisi.
Ee, “Mark Burnett nereden sizin oluyor?”. 2000'li yıllarda, Amerikan seyircisini ekrana kilitleyen Survivor ekran klasiğinin yapımcısı Mark Burnett. Siz şu an hala televizyonlarda, formatı Mark'a ait olan, yirmi yıllık bir geçmiş sahip, Survivor'ın isim hakkını Mark'a ödüyorsunuz. Türk seyirciler, Suriye, Libya gibi lokal savaş söylentileri ve korono virüsü gibi global haberlerden daha çok, Survivor'a katılacak yeni yarışmacıları ya da çamura batmış ekran yüzlerinin ağız dalaşını merak ediyor. Burnett'in “Bizim Mark” olduğu kadar “ Sizin Mark!” olması da bu yüzden.
Burnett, egzotik mekanlarda yağmur, çamur, mahrumiyet içinde ve evden uzun süreli ayrılık gibi üretim maliyeti ağır böyle bir program ile şöhreti vurduktan sonra daha yerleşik bir hayat yaşamaya karar vermiş. Bu kararında kızının “Baba, yüzünü unuttuk!” serzenişinin de payı olduğunu, kendisi itiraf ediyor.
Tecrübeli Burnett, 2004-2015 yılları arasında televizyonlarda ilgiyle izlenen The Apprentice (Stajyer, çırak, yardımcı) programı için New York'lu milyarder'in kapısını çalmış; Donald Trump(1). İkinci Bingo'yu buraya benim değil, sizin koymamız gerekiyor. Kibirli Donald Trump'ın iş tecrübeleri üzerine kurgulanan The Apprentice'da herkesin aklında kalan spot, New York'lu, küstah zenginin “You are fired!” “kovuldun!” sözü oldu. Program uzun soluklu olmasına rağmen, bir kez dahi televizyon ödülü alamamış ama, çok para kazanmış. Büyük projeler konusunda gözünü budaktan ayırmayan Mark Burnett'in B planı da hazırmış. Eğer Donald Trump olmazsa, farkli bir teklifi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e götüresiymiş. İlerleyen yıllarda ABD televizyonlarının kadın fenomeni Martha Stewart ve Hollywood duayeni Arnold Schwarzenegger ile de program yapmış. Anlayacağınız, Mark'ın şöhretler ile çalışmak gibi bir tutkusu da var.
ABD'de dini eğilimli oylar Cumhuriyetçi Parti'nin tekelinde. Demokratlar ise liberal, göçmen ve azınlıkların oylarına talipler. 2016 seçimlerinde ve önümüzdeki seçimlerde Başkan Trump'ın, dindar evanjeliklerden gelecek oy rezervinde bir eksiklik yok. Muhafazakar-Dindar oy bloku Trump için garanti. Bir çok kimse Donald Trump'ın ilahi bir görevi (Messiah) olduğunu ve başkan olmasının rastlantı olmadığını düşünüyor ve bunu dile getirmekten çekinmiyor. Başkan Trump'ı Azil'den kurtaran Cumhuriyetçi Parti'nin dindar üyeleri, “Böyle bir şey yaptığımız için Tanrı'yı inciltmiş sayılmayız ve bundan dolayı hesaba çekilmeyiz! Rahat olun!” diyerek kendilerini teselli ediyorlar. Bir gazeteci, kilise görevlisine, “Donald Trump, kötü ahlakı, gayr-ı meşru ilişkileri ve din dışı hayatı ile günahkar birisi. Neden hala ona oy veriyorsunuz!” diye sorunca, “Hangimiz masumuz, kardeşim. Amen!” diyerek derin bir teslimiyet içinde boynunu sağ tarafını eğiyor.
İngiliz Asıllı Burnett'in bütün bu başarılarına rağmen, aktüel programlarının en kötü tarafı, tek kullanımlık olmaları. Survivor, Türkiye'de olduğu gibi, ABD'de bilmem kaçıncı bölüm olarak yayınlanmaya devam ediyor ama, eski rüzgarından eser yok. Bu yüzden Burnett şöhret ve popülaritesini sürdürmek için sürekli yeni format ve program türleri üretmek zorunda. Her yeni yıla muhtemel bir kıyamet senaryosu ile giren millenium insanlarına, Mukaddes Metinlerin ortak bir figürü olan Messiah ile eğlence katmak Burnett için iyi yakalanmış bir espri. Ayrıca bununla eski çalışma arkadaşı Donald Trump'ın bütün günahları için mazeret üretmiş de oluyor. “İşte size Messiah. Masum ve aziz olacağını kim söyledi. 2020 seçimlerinde, günahkar Messiah'nıza sahip çıkın!” mesajı, mutlaka bir karşılık bulacaktır.
Neden sonra, maaşını Saray'dan alan beslemelerden birinin Messiah başlıklı yazısındaki üzüntüsü ile karşılaşmak sürpriz olmadı. O da, diziyi seyrettiğinden okurlarını haberdar ederek, ne kadar entelektüel ufuklarda gezdiğini ima ediyor. Şu kadar var ki, Mesih inancına zarar verdiği için çok incinmiş. Canım, canım! Ne kadar da romantikler! Ben onların iç burkuntularını anlıyorum. “Elin oğlu, günahkar Trump'ı Messiah diye pazarlıyor. Biz veliyyü nimetimizi, modası geçmiş bir “Halife” ünvanına hapsettik! Bizim Tosunumuz'un neyi eksik, Ayol!” diye üzüntü içindeler.
Yerli divaneler için elimizde yeni bir kurtuluş reçetesi yok. Survivor'ın Türkiye versiyonunu devam ettirmek için göbeği çatlayan televizyoncuya tavsiyemiz, eğer ikna edebilirse, korona virüsü ile rengi iyice bozulan “Halife”yi bir sonraki sezon için kadroya dahil etmesi şeklinde olacak. Messiah terör estirirken, İslam Alemi Halife'sinin oturup futbol maçı seyretmesi pek yakışık almaz. Öyle değil mi?
Üstüme iyilik sağlık. Farkında olmadan “Halife ve Messiah” başlığıyla, Mark Burnett'e yeni bir program fikri mi ilham ettim yoksa! Öyle ya, her ikisi de tek kullanımlık. Maazallah!
Messiah dizisi, Mukadds Metinler'in gizemin meraklı olanların yüreklerini bir şekilde hoplatmış gibi. İslami Düşünce'nin anlattığı Mesih portresi çok farklı. Merak etmeyin ve telaşlanmayın, o geldiğinde mutlaka haberiniz olur. Şimdiki Messiah ve Halife, bir sonraki seçimleri kazanamaz ya da ekonomi üzerlerine çökerse, her ikisi de Anti-Christ ya da Deccal olur, merak etmeyin.
İki arkadaşımı haberdar etmedim ama, diziyi seyredecek aboneliğim hala yok! İyisi mi, ben İbn-i Hacer El-Heysemi'nin “El-Kavlu'l-Muhtasar....”na bir daha göz gezdireyim.
Kadir Gürcan