Tombul Johnson’a o kadar da söyledik. Su saçını başını düzelt. İnsan içine çıkıyorsun, Avrupa’daki görüşmelerde ciddi dur, oraya buraya ardınma diye ama, dinlemedi. Dağınıklık da bir yere kadar. Brexit’in ardçı sarsıntıları hem İngiltere’yi hem de o rüzgarla iktidara yürüyen Boris Johnson’ı perişan etti. Buna Brexit'in gazabı mı desek yoksa, aşırı-sağın bir kez daha orta sahaya gömülmesi mi, bilemedim.
2016 yılını katı muhafazakarlığın yeniden doğusu ve altın çağı olarak görenler, Trump’ın kazanmasını da aynı rastlantıya bağlamışlardı. Rehberi Putin olanın burnu pislikten kurtulmuyor. Fransa’da Marine Le Pen’in kaybetmesi de dünyaya savaş açan lider tipinden herkesin ürktüğüne delil olabilir. Trump, Le Pen ve Boris aynı kumaştan. Katı muhafazakarlık, modern zamanlarda faşizme giydirilen şeffaf yağmurluk gibi vücudun bütün iğrenç detaylarını dışarı döküyor.
Johnson’ın deli-dolu hareketleri işin başında herkese sempatik gelmişti. İlerleyen yıllarda, katıla katıla gülmenin demokrasinin kalp ritmine zararı tespit edilince, eski tebessümler yüzlerde asılı kaldı. Son bir kaç ay içinde kendi kabinesinde gördüğü erozyona rağmen Tombul Johnson’ın Trump’ın 6 Ocak 2020’de yeltendiği kalkışmanın bir benzeri ile, koltukta kalabilme telaşına düştüğü de tespit edilmiş. Pasaklı Boris’i ipe götüren asıl sebep de bu. Trump ve Johnson “Deli deliyi görünce sopasını saklar!” deyişiyle birbirlerinden nefret etseler de, iş neye mal olursa olsun iktidarda kalmaya gelince, rol çalmaktan yüksünmüyorlar. Demokratik ortamda iktidar ömürlerini uzatmak için yeltendikleri anti-demokratik akrobasiler pahalıya mal oldu. Dedik ya, faşizm yağmurluğu şeffaf ve içeriyi çok kötü gösteriyor.
İngiltere’deki ani başkan değişikliği, ABD ile İngiltere arasındaki demokratik yarışta ilginç bir tecrübeyi de ortaya koydu. Neden diyeceksiniz? Biden, başkan yardımcısı olarak yarı Hind asıllı Kamala’yı seçince, İngiltere boş durur mu? “Alın biz de, Britanya İmparatorluğu’nun arka bahçesi olan Hindistan’a olan alakamızı Hind asıllı Rishi Sunak’ı başkan adaylığına yükselterek gösterdik.” demeye getiriyorlar. Demokratik ülkelerin iktidar değişimlerine ne kadar esnek karşılık verdiklerini görüyorsunuz değil mi? Kimse karalar bağlayıp, yaş tutup güneş sisteminde meydana gelebilecek patlamalar falan beklemiyor. Biden gider Kamala gelir, Boris gider Rishi gelebilir. Sistem işliyor. İşleyişin önüne Boris’i de bağlasanız olur, Rishi de Truss’ı da!
Eğer Hind asıllı Rishi, Johnson’ın yerine geçerse, böyle bir tecrübenin Hindistan Kıtasında oluşturacağı Tsunami’yi düşünebiliyor musunuz? Kast sisteminin hala dipdiri olduğu bir coğrafya, İngiltere’nin siyasi kriz yaşadığı bir ortamda çözüm teklif edecek bir siyasetçi sunuyor. Şahsen ben gıbta ettim, hatta ayıp söylemesi biraz da kıskandım! Bu derin sancıyı, Müslüman ülke insanları kadar kimse hissedemez. Ülkelerine musallat olan zalim ve facirler kendi ülkelerinde insanları hayatı zehir ediyorlar. İşin daha kötüsü, bu musibetlerden kurtulmanın tek çaresi de Hak’ın tecellisine bakıyor.
Liz Truss (Kafeinsiz Margaret Thatcher olarak biliniyor!) ve Rishi muhafazakar parti adayları. Kendi aralarında yarışıp, kalan süre içinde partiyi bir sonraki seçime kadar taşıyacaklar. Bir sonraki seçim de hemen önümüzdeki Eylül ayının 5’inde. Çok uzak bir tarih değil. Ülke, “Bir kaç ay daha dişimizi sıkıp, su sevimsiz Boris’e katlanalım!” gibi gülünç ve abes bir oyalamayı aklına bile getirmiyor. Saray ve iktidarın “Mart ayına kadar dişinizi sıkın!” diyerek orta sahada top çevirmesi, demokratik ülkeler açısından bir çözüm değil. Genel seçimlere iki ay bile kalsa, beceriksiz bir başkanın koltuğunda kalma şansı yok. Su geçilirken at değiştirilmez yalanına inanmayın. Bal gibi de oluyormuş. Siyasette bir saat bile önemlidir, nerde kaldı bir yıl ya da iki on yıl.
Boris’in partisi ve iktidarı elinde tutan muhafazakar kanat, 2016 Brexit ve Borisli seçim galibiyetinden sonra ciddi kan kaybetmiş görünüyor. Partinin duayenleri, her iki adayın da parti için parlak bir gelecek ifade etmediği konusunda ittifak etmişler. Seksen yaşındaki duayen parti mensubu ne Truss ne de Rishi’ye oy vermeyeceğini söylerken, Tombul Johnson için “Hayatımda gördüğüm en kötü siyasetçi!” demekten de geri durmamış.
Türkiye’de son iki senedir erken seçim konuşuluyor. Çalışamayan, üretemeyen ve ülkeyi uçurumun kenarına getiren beceriksiz bir Saray ve iktidar 85 milyon Türk Halkı’nın kaderi üzerine iki yıldır zar atıyor. Geçici bir başkan seçimini bile Kraliyet Ailesi’nin düğün merasimleri gibi bütün dünyaya seyrettiren Britanya, demokrasinin nimetlerinden sonuna kadar istifade ediyor. Türkiye’nin talihsizliği hak tecelli edene kadar kötü bir Ortadoğu klasiğini izlemeye mahkum olmak. At’ı değiştirmenin vakti çoktan geldi ve geçti bile!