Muhalefet için nefes tüketmeye gerek var mı, karar veremedim. Gerçekten, seçim istedikleri ve buna ikna oldukları konusunda kafa karışıklığını dağıtabilecek dirayeti gösteremiyorlar. Siyasi partilerin, seçimleri sürpriz ve bulunmaz fırsatlar haline çevirmeleri gerekmez mi? Bizde öyle değil. Herkes halinden memnun. Bu kanıksamadan dolayı halk, hem iktidardan hem de muhalefetten bıktı.
Seçime girecek gibi yapıp şöyle bir açılıyor, geriliyor, sonra da “Bizi bu işe karıştırmayın, sakın!” deyip köşe bucak kaçmaları yok mu, insanın gülmekten katılası geliyor. Hareketlerindeki yavaşlık ve isteksizlik, eklem yerlerindeki kireçlenme erken bunama alametlerinden. İçlerinden bazıları, bir sonraki seçimi göremeyebilir de! Allah gecinden versin!
Muhalefet kanadındaki bütün parti liderleri, suskunluklarını sürdürseler de ölümüne istedikleri liderlik beklentilerini gizleyemiyorlar. Ayağı çukurda bir sürü döküntü, iyi bir final yapmak için can atıyor. Bu yüzden, birinin ağzından kaza ile çıkacak adaylık göndermeleri diğer takım oyuncularının kalp ritmini bozuyor. Şöyle, göğsünü gere gere adaylığını haykıracak kimse yok! Ayıp değil ayol! “Bizim gönlümüzdeki aday...” imalı alınganlıkları bu yüzden. Seçmenin, gönüllerden geçenleri okuyacak velayete yükselmesi zaman alacak. Önümüzdeki seçimlere yetişmez. Velayet bu! Öyle akşam yat, sabah liderini keşfet, olmuyor.
Bu kararsızlığın nereye varacağı belli. Son anda, adı-sanı bilinmeyen birini çatı adayı yapıp, bu seçimi kötü bir skor ile bitirmeleri kaçınılmaz bir kader gibi görünüyor. Yine, seçim gibi bir fırsatı nasıl çar-çur edecekler! Bunun adı da seçim kampanyası! Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde altına sığındıkları çatı adayı hepsinin üzerine çöküvermişti. Türk Siyasi Tarihi'nin halka açık ilk Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde kaybedenin adı-sanı hiç iz yapmadı! Berbat bir siyasi talih!
İktidar konusunda ince eleyip sık dokuma müşkülpesentliğini düşük profilli muhalif için de göstermemiz şart. Şimdiye kadar muhalefet diye alkışladıklarımızın, Saray arka kapısını yol ettiklerini duyduk. Muhalefet kostümü giymiş Hanımefendi'ye zerre kadar itimadımız yok. Koltuk değneği muhafazakar-milliyetçi kesimi sırtında taşımaktan bıkan Saray şimdi de Hanımefendi'yi ikna etmeye çalışıyormuş! O biraz daha ucuza mal olabilir. Bir bakanlığa fit olacağı belli. Bir kaç ay'a kalmaz yeni ve mesud bir evlilik haberi duyarsak şaşırmayalım!
Türkiye'de mevcut siyasi dağılıma yeni ve taze bir kan bulunamazsa, bir sonraki seçimde çok fazla bir değişiklik olmayacak. Bu taze kan sadece “Kimin aday olacağı?” kördüğümüne kilitli değil. Muhalefetin içine düştüğü stratejik çaresizlik hala sallantıda olan 'aday' takıntılarından daha kötü ve derin. Hedefleri belli olmadığı için, hiçbir rüzgar işlerine yaramıyor. Enkaza dönen ülkeyi, Saray ile birlikte seyrediyorlar.
Beceriksiz ve halihazırda yorgun muhalefetin önünde sadece bir tek seçenek var; muhtemel seçimleri Saray için bir referanduma çevirmek. A Bad Plan Is Better Than No Plan, En kötü plan, plansızlıktan iyidir. Aslında bunu lokal bir tecrübe ve deneyim olarak İstanbul Belediye Başkanlığı Seçimlerimde görmüştük. Aradan iki yıl geçti. İktidarın bütün gücü ile yüklendiği seçimlerde halk, hiç şans verilmeyen adayı seçmekle tercihini ortaya koymuştu. Hem de iki kez. Saray'ın ikna olması için iki kez mağlubiyet görmesi gerekiyordu. Onu da gördü. Halk, yerel seçimde, kimi istediğini oylamakla kalmayıp, kimi istemediğini de gösterdi. Yunus Emre'nin meşhur tekerlemesini hatırlayın; Bir serçe, kartal'ı salladı vurdu yere! Biz de gördük tozunu!
İktidar ve Saray'ın maaşlı memurlarından oluşan medya, muhalefetin hareket alanını daraltıyor. İç siyasetteki dökülmeler, ekonomi, terör ve dış siyasetteki başarısızlıkların dökümünü yapmanın ne zamanı ne de bunun için yeterli vakit var. Bu yüzden kompleks ve anlaşılmaz cümleler yerine hedefi belli kısa ve vurucu noktaların işaretlenmesi kaçınılmaz. Son on yılda ülkenin düştüğü acınası durumun failleri konusunda neredeyse ortak bir kanaat oluşmuş durumda. Ortodoğu'nun yıldızı olmaya aday Türkiye'nin mevcut iktidar elinde üçüncü dünya ülke kategorisine nasıl düşürüldüğünü anlatın yeter.
Saray ve iktidar şimdiden seçim hazırlıklarına başladılar. Devlet avantajları ellerinde olsa da, yirmi yıldır yıpranmışlık ve gizlenemeyen iktidar suistimalleri artık gizlenemiyor. Ellerindeki en büyük koz, muhalefetin adaysızlık problemi.
Yaklaşmakta olan seçimler sadece bir aday üzerinde ve alternatifsiz olacaksa, gelin bunun adını seçim değil, Saray için referandum koyalım. Hem iktidar hem de muhalefetin elinden seçim bahanesini alıp, beklemedikleri bir oyunda hem konforlarını hem de rahatlarını kaçıralım istiyoruz. Muhalif olarak tek eğlencemiz bu kaldı! Madem kazanacak olan belli, hiç olmazsa müsabaka kıran kırana olsun!
Kadir Gürcan