Proxy Savaşları!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

13 Tem 2020 16:25
  • Libya konusunda, tarihten replik ve rol çalan ucuz aktörlerden daha ziyade, bütçe ve operasyonun süresi dikkatimi çekiyor. Türkiye'nin olur-olmaz savaş maceralarına karşı, iç piyasanın verdiği suskun tepkinin bir manası olmalı. Hatta doların bir kaç haftadır sabitlenmiş olması, günün ilk ışıklarını beklemeyen, Karaca Ahmet Mezarlığındaki gece sessizliğini hatırlatıyor. Ürkütücü ve endişe verici. 

    Matematikçi ve ekonomistler, savaş ekonomisine ait hesap dökümlerine mesafeli durunca, iş yine, riyazi düşüncesi dört işlemin ötesine geçmeyenlere kaldı. Artık beraber katlanacağız. Bereket versin ki, sorular da dört bilinmeyenli denklemler kadar karmaşık değil. Herkesin anlayabileceği savaş giderlerinden bahsediyoruz; “Neden başladı? Ne zaman biter? Kısa vadeli maliyeti ne olur? Uzun vadeli ve öngörülemeyen sürprizleri ve geri dönüşleri nelerdir?” Büyük meblağların elektrik, su, hava gazı ya da benzinden alınan vergilerle denkleştirilmesi imkansız. Savaş için açılan para musluklarına zorla alınan bağış, zekat ve sadaka gibi düşük oranlı vergiler kifayet etmez. Hazıra dağlar dayanmaz...

    Türkiye'nin yurtdışı operasyon şehvetine milyonlar yatırdığını biliyoruz. Moral bozacak ve iç bayıltacak rakamlar devlet sırrı olarak saklanıyor. İşin garip tarafı, son on yıldır Türkiye, taşeron olarak aldığı işlerin hiçbirini zamanında, öngörülen bütçe ve tahmin edilen takvim çerçevesinde bitiremedi. Kıbrıs Meselesini hatırlatacağım ama, okuyucularımızdan bir çoğu için Kıbrıs Krizi ortaçağ kadar esti. İyi ki asıl oyuncu ve proje sahibi değiliz. Suriye hala, can kaybı ve maliyet yönünden açık bir yara olarak kanamaya devam ediyor. Şimdilik oraya ait bilgi ve haber yayınları kesildiği için ortalık sütliman gibi görünüyorsa da aldanmayın. Malum, savaş ve yangını başlatırsınız da ne zaman duracağına karar veremezsiniz. Her gün verilen can kayıplarına “şehit” deyince netice değişmiyor. 

    Kaç zamandır bizim de dahil olduğumuz bölgesel didişmeler, Proxy Wars(Taşeron Savaşları) denilen parça başı, küçük ihaleler sınıfına giriyor. Asıl proje sahiplerinin maddi desteği devam ettiği sürece bir problem yok. Üçüncü dünya ülkelerindeki suni savaşların hemen hepsi bu kategoride yer alıyor. Temel insani ihtiyaçları karşılamayı beceremeyen ve dış yardıma muhtaç ülkelerin komşu ülkelerle girdikleri savaşların mantıki bir alt yapısı hiç olmamış. Açlık ve sefalet sınırındaki yaşam standartlarına rağmen, gelişmiş savaş mühimmatları üzerinden birbirini yiyen komşu ülkeler dünyanın pek umrunda değil. 

    Uluslararası sularda oynanan büyük oyunlar geçerli para birimleri üzerinden oynanıyor. Türkiye'nin Suriye sınırındaki kötü performansı, Akdeniz sularında Euro ve Dolar üzerinden tedavüle sokmak mümkün değil. Hesap hala kapanmadı ki, işlem görsün. Neredeyse bin senedir meskun bulunduğumuz Anadolu Coğrafyasında, Akdeniz'in yeni farkına vardık. Bu ılıman deniz herkes için çok önemli de, Türkiye'nin şu anki önceliklerine bakınca, bu zamansız romantizmin ötelenmesi gerektiği gayet açık.

    Dünyanın ilgisini çeken operasyon ve savaşlar zihinlerden silinmiyor. Doksanlı yıllarda, dünyanın canlı yayın olarak seyrettiği Irak (Çöl Fırtınası, Operation Desert Storm) savaşının maliyet dökümlerine Google üzerinden ulaşılabiliyor. Operasyon yüz saat sürmüş ve ABD'ye maddi külfeti 61 milyar dolar civarında. Operasyon başarılı olsa da, o günlerde başkan olan Baba Bush ağır bir yenilgi ile Başkanlığı Bill Clinton'a kaptırmış. Baba Bush, başkanlığı tek dönem ile kapatan ABD başkanlarından. Bir hafta civarında süren savaşta, ABD hava kuvvetleri, yüzbinden fazla hava saldırısı ve keşif uçuşu yapmış. 

    Türkiye'nin Libya serüveninde ne gibi hedefleri olduğu konusunda uzak-yakın öngörülerden bahsedilmiyor. Asıl proje, Rusya ve Avrupa arasında ise, Türk yetkililerin yaptığı açıklamaların hiç bir kıymet-i harbiyesi yok. Rusya'nın Suriye üzerinden yol vurmaya çalıştığı Akdeniz koridorunda Türkiye'nin proje başı çalışmaları pek başarılı olmadı. Putin, 2013'te rahmetli Mısır Devlet Başkanı Mursi ve 2014'de görüştüğü şimdiki Mısır Lideri Sisi'den beklediği sempatiyi bulamayınca, savaş şehveti ile yanıp tutuşan Türkiye'ye mecbur kalması daha anlaşılır bir senaryo gibi duruyor. 

    Türkiye'de bir kaç haftadır, Dolar'ın sessizliği konusundaki endişelerim kadar, ABD'nin Libya konusundaki suskunluğu da kafamı kurcalamıştı. 2012'de Libya-Bingazi'de ABD büyükelçiliğine yapılan saldırıda bir çok elçilik yetkilisi öldürülmüş ve elçilik binası kullanılamaz hale getirilmişti. O günlerde Obama'nın Dışişleri Bakanı olan Hillary Clinton'ın 2016'da Başkanlığı kaybetmesindeki en önemli sebeplerinden birinin Bingazi saldırısındaki gösterdiği ihmal olduğu biliniyordu. Hillary'nin konu ile alakalı dava dosyası, bir kaç ay önce kapandı. Neyse ki, Mısır'ın diktatörü, Libya konusunda Türkiye ile gerilimi artırmaya başlayınca kafa karışıklığım sona erdi. ABD kendi tarafı üzerinden konuşmaya başlamış oldu. 

    Geçtiğimiz hafta, Türkiye'nin Libya'da bir üst kurma hazırlığında olduğu haberi paylaşıldı. “Ne için?” diye sormadan edemedik. Suriye ile girdiği anlaşmazlıkta bin yıllık Süleyman Şah Türbesi'nin yerini değiştirmek zorunda kalan Türkiye'nin, denizaşırı bir ülkede, ağır masraflı ve kontrolü zor bir üst kuracağı söylentilerine inanasımız gelmedi. ABD'nin Irak savaşı sonrası bölge üzerindeki kontrolü, ülkeye sınır olan ülkelerdeki ABD üstleri üzerinden devam etmiş. Resmi rakamlara göre, Irak üzerinde yapılan rutin keşif uçuşları hiç hız kesmemiş. Bir haftada yüz bin uçuş gerçekleştiren ABD'nin geçtiğimiz sürede neler yaptığını siz hesap edin. Ayrıca, savaşlardaki asıl proje sahiplerinin maliyeti nasıl kalem kalem not ettiklerine bir bakın? Taşeronların işi götürüye almış olmaları boşuna mı? “Harç bitti yapı paydos!” haklarını saklı tutuyorlar. 

    Mevcut iktidar ve Saray öncülüğünde, Türkiye'nin akıbeti meçhul bir sonuca doğru hızla sürüklenmesi karşısında ekonomistler konuşmuyor. Ben kendimce, dört işlemi kullanarak meseleyi çözme lüksünü yaşasam da, böylesine riskli bir tablo karşısında ekonomistlerin meslek onurlarını tehlikeye atmamak için temkinli davranmalarını haklı buluyorum. Öyle ya, aşağı tükürseniz damat, yukarı tükürseniz Saray...

    Kadir Gürcan
    13 Tem 2020 16:25
    YAZARIN SON YAZILARI
    YAZARLAR