Muhalefet parti mensuplarının güne nasıl başladıklarını ya da, seçim olmadığı zamanlarda mesailerini nasıl doldurduklarını hiç merak ettiniz mi? Şimdiye kadar ben de merak etmemiştim ama, bizdeki Ana muhalefet ve koltuk değneği muhalefeti izledikçe, kendi kendime zihin meşgaleleri icat ettim.
İdeal muhalefet lider ve ekipleri her sabah, güneş doğmadan önce kalkıp, iktidarın devirdiği çamları, ya da göz göre göre kapaklanacağı açıkları bulmak için yeni plan ve saldırı stratejileri geliştiriyor olmalılar. Yani, kendilerine ait ajanda ve çalışma takvimleri olması şart. Bir sonraki seçimde, yorulan iktidarları, siyasi olarak devirmenin, hatalarını tespit edip, kamuoyu önünde hallaç pamuğu gibi atıp yüzlerine vurmanın başka bir yol ve reçetesi yok. Her sabah böyle bir kavgaya hazırlanmayan muhalefet ve iktidar karşıtlığının, bir sonraki seçime kadar sürecek makul gerginlik ve motivasyon üretmesi imkansız. Böylesine hummalı bir üretim kapasitesine ulaşamayan siyasi oluşumların kaderi, seçimden seçime akla gelen tabela partileri olarak kalmak.
Anamuhalefet partisi, iptal bile edilse, İstanbul Yerel Seçimlerinde, kedi olalı bir kuş tuttu ve iyi bir rüzgar yakaladı. Gönül ister ki, boş yere, kısa vadeli çıkarlar için heba edilmesin. 19 Mayıs Kutlamaları'nda kameralar karşısında verilen birliktelik pozu, Anamuhalefetin şans eseri yakaladığı zemini kaybetmeye başladığı korkusunu tetikledi. Halk Partisi zihniyetinin yüz yıldır, boş ritüellerden kurtulup, siyaset zemininde performans ortaya koyabildiği bir atmosferin kaybedilme emareleri üzücü.
Mevcut iktidarın, günahı kadar sevmediği Köhne Halk Parti Ritüellerine, yenilenecek olan İstanbul seçimleri hatırına katlanmaları tuzaklarına karşı duyarlı olunması gerekiyordu. “Birlik ve beraberlik!” klişesine bir şey diyeceğimiz yok elbette ancak, dinin temel esaslarını bile siyasi kazanıma çevirmeye çalışan iktidar ve Saray'ın her söylediğini yeni bir siyasi entrika olarak anlamak gerekiyor. Ayrıca birlik ve beraberliğin, son on yıldır, milleti kamplaştırma konusunda sınır tanımayan bir düşüncenin şemsiyesi altında olması gerektiğini kim söylüyor? Bu yıl 19 Mayıs Kutlamaları Ramazan-ı Şerif'e geldi diye bu kadar kudsiyet atfetmeye gerek yok!
Varlık gayesini “Hayır” dan alması gereken muhalif düşüncenin pelteye dönmesi doğru değil. Halbuki yapacakları tek şey, bulundukları noktada durmak. Bu kadar basit. Muhalefet olarak siz bu kadar gevşerseniz, size oy verenlerin gerilim ve ciddiyetlerini hafife almış olursunuz. Şimdi insanlar, “Parti Başkanımızın bir gözü Saray'ın eşiğinde!” diye düşünmez mi? Daha bir kaç hafta önce, bir cenazede, mahallenin şer takımını üzerinize saldırtanlardan bile hesap sorulmamış ya da “Aferin oğlum, babanın hayrına, bir kaç tane daha patlatsaydın!” diye sırtları sıvazlanmışken, düğün kovalayan çekirdekçi durumuna düşmek reva mı?
Bunca yıldır, iktidarın ayak oyunlarını keşfedememiş olmak da ayrı bir basiretsizlik. Sayın muhalefet liderinin sürekli aynı pozisyondan açığa düşmesi, hazırlıksızlığı, bile bile topu kaleye alması ciddi bir problem. 15 Temmuz Darbe Senaryosu'ndan sonra, soğukkanlılığını kaybedip, koşa koşa Yenikapı Mitinginde soluğu almak affedilir bir hata değildi. Millet hafızası bu tür şeylere karşı biraz fazla müsamahalı.
Anamuhalefet Partisi'nin ve onunla birlikte seçime katılan düşük ölçekli muhalif oluşumların seçimler konusundaki korkaklığa varan çekingenlik ve ürkekliklerinin kendince haklı sebepleri var. Her şeyden önce iktidar ve idareye talip değiller. Böyle bir riski omuzlanma konusunda kendilerinde rüşd ve yeterlilik hissetmiyor olabilirler. Konu İstanbul Belediyesi olunca sorun daha büyük. Zira İstanbul, an itibariyle idare edilemez bir şehir haline dönüştü. Şehre olan cazibeyi ayakta tutan tek şey sadece nostalji. Dünyanın en büyük metropollerinden biri sayılan İstanbul'un mevcut haline bakarak ne şiir ne de roman yazılabilir. İstanbul Romanı'ndan bahsediyoruz. Yoksa, Patrona Halil tipi, mafya ve maganda yapılanmalarının içi boş hikaye ve senaryoları ne edebi ne de görsel sanat olarak bir değer ifade etmiyor.
Neredeyse çeyrek asırdır seçim galibiyetinden uzak kalmış Anamuhalefet'in İstanbul özelinde toparlanması vakit alacak ama, bu herkes için önemli bir adım. İstanbul, büyük şehir problemleriyle Türkiye'nin küçültülmüş bir hali. Şehrin sorunları ile yüz yüze gelmek ve her şeyi olmasa bile bazı problemlerine üretilebilecek çözümler, genel seçimlerde Anamuhalefet'in yıldızını parlatabilir.
Cumhurbaşkanı'nın 19 Mayıs Kutlamaları için yaptığı davete katılan Sayın Muhalefet Lideri, iktidarın suistimal ettiği “Birlik, beraberlik” oltasına bir kez daha takıldı. Köhne Halk Partisi ritüel ve kutlamalarına herkesten fazla sahip çıkıyor olduğunu göstermek için sarf ettikleri gayretin on da birini iktidara aday olduklarını ispatlamak için gösterselerdi, bataklığa gömülmüş bu günün iktidarı için ciddi bir korku ve endişe olacaklardı. Şimdi ne oldu? Paşabahçe Bardağı gibi dizilip selfie vermekle birlik ve beraberlik sağlanmış oldu mu?
Bir asırdır ağır bir uykunun mahmurluğundan kurtulamayan Anamuhalefet Partisi ve yorgun liderinden çok şey mi bekliyoruz? Rastgele namlunun ucuna sürdükleri ya da gözü dönmüş iktidar sarhoşlarının önüne attıkları İstanbul Belediye Başkan Adayı'nı rüzgarını kesmeseler o bile kazanç. Çok şey mi istiyoruz? Ne garip; galibiyeti unutan siyasi partiler, hasbelkader ellerine geçen avantajları bile kullanmayı beceremiyorlar.
Kadir Gürcan