Maaşlar konusundaki beklentilerin dibe çakılmasından sonra, ekonomiden sorumlu bakanın ismini kimse ağzına almak istemiyor. Şu an “İki Bakan” gizemi içindeki imalarda kabinenin dışında kalma riski ile karşı karşıya.

İki yıl önce amiral gemisinin kaptan köşküne yerleştirdikleri Avatar (kurtarıcı) da, millet gibi Saray'ın dış kapı mandalına asılı kaldı. Kabinenin Pi Sayısı gibi değişmez ve değiştirilemez 5'lisi arasında ismi geçse de, yazarınızın gönlü rahat değil. Şimdilik rozetleri sökülmedi ama etkisiz eleman olarak masada oturmaya ne kadar tahammül edebilir bekleyip görelim.

Sene sonu itibariyle ne genel manada hükümetin ne de dar ve özel çerçevede, ekonomi bakanının ne tahminleri ne de hedefleri yakalanabildi. Sene içinde sürekli tahmin ve kehanetlerini yeniledikleri için neyi öngördükleri belli olmuyor. Cumhurbaşkanı'nın bundan böyle halkın sempati ve oyuna ihtiyacı olmadığı için rahat olması gayet normal. Herkes Saray'ın ağzından beytü'l-mal bahşişi ya da ulufesi bekliyordu. “Enflasyonda beklenmedik bir şey olursa tekrar düşünürüz!” rahatlık ve boşvermişliğini zamana yayıp bir sene daha kulakları üzerine yatacaklar. “İşçiyi enflasyona ezdirmeyiz!” diye vaat etmişti, şu an halktan yükselen yükselen şikayetler pek umurunda değil.

Senenin başında muhtemel enflasyon dalgalanmalarının bizzat Saray tarafından itirafı da ilginç. Düne kadar Saray, Türkiye'de enflasyon olduğu konusunda ayak diretiyordu. Eh, itiraf yukarıdan geldiğine göre Türkiye'de enflasyonun varlığı konusundaki şüpheler ortadan kalkmış oldu. “Enflasyon halkı eziyor!” diyerek yapılan tenkitler bundan böyle “Vatana ihanet, dış işbirlikçi ya da faiz lobilerinin iç uzantısı...” gibi devlet güvenlik mahkemelerini ilgilendiren suçlar kategorisinden çıkar.

En yetkili merciden gelen itirafın verdiği rahatlıktan olsa gerek ekonomiden sorumlu bakan da kısık bir sesle “Türkiye'de enflasyon sorunu var!” diyerek geç de olsa hakikat konusunda Saray Aydınlanması'na katılmış oldu.

Saray'ın iki dudağı arasına sıkışan zam beklentilerinin boşa çıkmasından sonra Sayın Bakan bizdeki maaşların gelişmesini tamamlayamamış ülkelerden Hindistan, Brezilya, Meksika, Fildişi Sahilleri, Kongo ve Kenya ile karşılaştırıldığında çok iyi durumda olduğu söyleyerek iki yıllık vaatlerinin gerçekleştiremediklerini de itiraf etmiş oldu. İki yılın sonunda Avrupa ile yarışan ülkeler arasına girmeyi beklerken, gelişmekte olan ülke kategorisinde patinaj yapıldığı bundan daha iyi nasıl ifade edilebilirdi? Saray'ın sene sonu rehavetine aldanıp ardı ardına yapılan bu itiraflar inşallah devletlinin kulağına gitmez. Türkiye Yüzyılı'nın ilk çeyreğinde hala gelişme sancılar çeken bir ülke görünümü pek şirin durmuyor.

Türkiye'de hükümetin yaptığı zamları meşrulaştırmak için Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları ile sözümona sokak röportajlarında “Aman canım, Avrupa ve Amerika'da  hayat çok pahalı. Dünyanın en yaşanası ülkesi Türkiye, iktidarın kıymetini bilin!” klişelerini servis eden Saray Medyası'nın ekonomiden sorumlu bakanı kabine içinde “İki bakandan biri!” dışlanmışlığı ile zikretmeleri bu yüzden olsa gerek. Avrupa'dan yapılan sokak röportajlarının Hindistan ya da Fildişi Sahilleri'nde yapılması gerekmez miydi? Ha bu arada, Sayın Bakan'ın Hindistan'dan bahsettiği günlerde ülkenin para birimi Rubee aynen Türk Lirası gibi dipe çakılmıştı. Sayın Bakan, Türkiye'yi soktuğu kategoride yerden göğe haklıymış.

Sayın Bakan enflasyon gerçeğini Saray ile ters düşme pahasına utana sıkıla ve kısık sesle de olsa itiraf etme cüreti gösterdi. Ankara kulisleri Büyük Damat'a yeni görev arandığını konuşuyor. Yeni görev için Dışişleri Bakanlığı ile alakalı söylentiler biraz hedef şaşırtma gibi görünüyor. Büyük Damat her zaman berbat ettiği ekonomi ile anılıyor. Beceriksizlerin ödüllendirildiği bir ülkede kendisine ikinci bir şans verilirse benden duymuş olmayın!

Everyone deserves a second chance, damat da olsa ikinci bir şans vermekte cimri davranmayalım. “İki Bakan” gizemindeki diğer bakan kim olabilir dersiniz? Ben İçişleri Bakanı diyeyim, siz de Milli Eğitim Bakanı deyin. Hata etmiş olmayız.