J.R'ı kim vurmuştu?

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

17 Şub 2025 09:02

  • Kim demiş Amerikan dizileri Türkiye'de seyredilmiyor diye? “Ekrana sinek gibi yapışıp, yerli ve ucuz dramalar seyrediliyor!” diyerek seyirciye tepeden bakan sosyologlarımız yine yanıldı. Bütçesini garantileyip Saray ve iktidar propagandası yapan tek kullanımlık diziler insanlarda bıkkınlık yaptı. Sağa baksanız tarih, sola baksanız ithal aile içi gerilim!

     

    Türk seyircisinin Amerikan dizi ve filmlerine olan ilgisi, TRT'nin tek tercih olduğu yıllara dayanır. İki toplum arasındaki farklılık detayına takılmadan seyredilen diziler günlük hayata çok iyi mal olmuştu. Dallas dizisinin (1978-1991) J.R Ewing'i (Larry Hagman), o kuşağın hafızasında iz bırakan kötü karakterdir. Bütün Amerika'yı, petrol kuyuları, Texas'da büyük çiftlik ve aile içi çıkar çatışmaları olarak anlamak da o dizinin oluşturduğu genel kabullerdendir.

     

    Sadece bizde değil. Ortadoğu'nun cadı kazanı olduğu yıllarda (1982-1987) Lübnan-Beyrut denkleminde gazetecilik yapan Thomas L. Friedman bölgede yaşadığı ilginç olayı gülerek anlatıyor: “Beyrut'da onlarca kontrol noktasından birinde ben ve arkadaşım kimlik sorgulaması için sıramızı bekliyorduk. Bölgedeki anti-Amerikan ve anti-semitik eğiliminin farkındaydık. Amerikalı-Yahudi kimliğimle özellikle ben, radikaller için çifte kavrulmuş bir hedeftim. Basın mensubu kimliğimiz bir çok yerde dini ve ülke aidiyetimizi ifşaya ihtiyaç bırakmıyordu. Son kontrol noktasında “American Sahafi! (gazeteci)” diyerek geçmek üzereyken, gerilla grubundan biri  “Amerika'nın neresindensiniz?” diye sordu. Ben de “Texas-Dallas diye cevap verince!”, genç, ağır aksanlı İngilizcesi ile “Who shot J.R?” diye sormaz mı? Ülkenin sivil savaş ile boğuştuğu ve günlük-insani ihtiyaçların kısıtlı olduğu bir dönemde, onca Amerikan karşıtlığına rağmen, popüler bir diziyi bu kadar yakından takip etme merakını hala çözmüş değilim!”

     

    Trump'ın ikinci dönem seçilmesine çocuklar gibi sevinen havuz medyası, Türkiye'de muhalefet partisi ve İBB Başkanı'ndan esirgediği medya spotlarını yeni ABD Başkanı'na seferber etmekte çok cömertler. Saray da kesenin ağzını açmış görünüyor. Biden'ın baskıcı idarelere karşı olan mesafeli duruşuna fazla içerlemiş olmalılar ki, acısını çıkarmaya oldukça kararlılar. Hatta işi abartıp, Trump'ın icraatlarını “Baksanıza Saray'ı taklid ettiği her yanından belli canım!” diyenler bile var. Doğru ya, her ikisi basın mensuplarını azarlamaya bayılıyor!

     

    Beyaz Saray'dan Gazze hakkında yapılan spekülatif açıklamanın ardından Saray'ın tepkisi gecikince, durumdan vazife çıkaran bazıları  “Sen, Trump'a uyma. Hatta cevap bile verme. O senin akranın mı ayol! ” diyerek araya girenler meseleyi kavrayamadılar. Velinimetleri susunca bir bahane, konuşunca da makul ve ikna edici bir mahmil bulma vazifesi zor zenaat olsa gerek. Geçmiş gün, tabii ki hepsi unuttu. Trump 1.0'ın  “Do not be a tough guy! Do not be a fool! Tafra yapma, ... olma!” (9 Ekim 2019) döner tekmesini yiyen Saray'ın, Gazze meselesinde işin ağırdan anlamasını ve yoğurdu üfleyerek yemesini nasıl da ıskaladılar, baksanıza.

     

    Gazeteci-yazar, yorumcu, siyasi teorisyenlik, iktidar stratejisti, emekli istihbarat elemanı ve Saray danışmanlığı rolleri ile iktidara sırtını dayayan medya esnafı da aynen sıradan televizyon seyircisi gibi Amerika ile alakalı kanaatlerini izledikleri dizi ya da takip ettikleri komplo teorilerinden aşırıyorlar.

     

    Niye diyeceksiniz? Hatırlayacağınız üzere, ABD'de 24 Kasım'da yapılan seçimden bir kaç ay önce Trump'a düzenlenen suikast girişimine havuz medyası “ABD Derin devleti Trump'ı başkan yapmayacak!” diyerek ta baştan hükmünü vermişti. Trump, başkan oldu. ABD medyasında sözkonusu suikastin ferdi bir motivasyon ile işlendiğinde konsensus oluştu. Tatlı su istihbaratçıları özür dileyip hata ettiklerini kabul ederler mi dersiniz? Hiç sanmıyorum.

     

    Trump'ın ilk dönemini tamamıyla unutan Saray medyası ABD ile yeni bir sayfa açmaya çok meraklı. Bu yüzden Trump 2.0 onlar için önemli. O zaman biz de, kontrol noktasındaki genç gibi, “Aralık 2017'de İsrail'in başkent Tel-Aviv'i Kudüs'e nakledilmesine arka çıkan kimdi?” diye sormakta haksız mıyız? Neredeyse elli yıldır dile getirilen projeyi hayata geçirmek Trump 1.0 a nasip olmuştu. Anlaşılan o ki, havuz medyası Trump 1.0'in bazı bölümlerini izlemeyi kaçırmış.

     

    Thomas L. Friedman, Beyrut'da kaldığı yıllarda apartmanında meydana gelen patlamadan şans eseri kurtulmuş. Prestijli basın ödülü Pulitzer sahibi Friedman yukarıdaki anekdotu From Beyrut To Jarusalem isimli küçük kitabında naklediyor. Bölgenin sahibi, sözcüsü ya da müdafii gibi davranmaya bayılan Türk Medyası böyle bir gazeteci-yazar üretme rüştü gösteremedi. Burnunun dibinden haberleri yok ama, ABD Derin(!) devletinin farkındalar!

     

    Trump ile 2.0 yolculuğuna hazırlanan Türk okuyucuları için, Trump 1.0' ı ele alan ilginç kitabı sizlerle bir kez daha paylaşayım.*

     

    https://www.kobo.com/us/en/ebook/beyaz-ofke

    17 Şub 2025 09:02
    YAZARIN SON YAZILARI