İyi Hazırlanın!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

13 May 2019 11:01
  • Hindistan'daki seçimler üç ay sürecek diye dalga geçiyorduk. Adamlar haklıymış. Dünyanın ikinci büyük nüfusuna sahip ülkesinde o şartlarda üç ay az bile. İstanbul Belediye seçimlerini bitiremedik. Eğer Hindistan'daki siyasiler de koltuğu bırakmak istemezlerse, iptal edip en az bir altı ay daha vakit kazanabilirler. Biz öyle yapıyoruz. Her şeyi yanlış anladığımız gibi seçimleri de yanlış anlamışız. Demokrasilerde seçimler iyi idare edilmek için araçtır. Yoksa, zorba idarelerin memleketin asıl meselelerini örtbas etmek ya da ötelemek için yapılan milli sporlardan değil.

    Bir çok kimsenin aksine, İstanbul'da seçimlerin iptaline sevinenlerden birisiyim. Oyunun dışında olsak da, gelişmeleri, çekirdek yiyerek ekran karşısında seyretmekten büyük haz alma lüksümüz hala var. 31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra bütün sevinç ve umutlarını kaybeden İktidar ve Saray'ın aynı lezzet ve hazzı yakalayabileceklerine ihtimal vermiyoruz. Hayata ölümüne tutkun birisinin, bir anda ihtiyarladığını ve adam yerine konulmadığını anlaması gibi ciddi bir çöküntü içerisindeler. 

    Hep böyle kalacak zannediyorlardı. “İstenmiyorsun artık!” imaları daha yüksek sesle dile getirilince yüreklerine fena oturdu. Her ne kadar, İstanbul seçim sonuçları iptal edilse de, meydana getirdiği tahribatın telafisi çok zor. İktidarın yaşlı-başlı adamları “Damatları yaşındaki çocuğun elinden başkanlığı aldı” ağır töhmetinden ne yapsalar kurtulamayacaklar. Zü'l-cenaheyn oldular; hırsız ve gaspçı. Hele iktidar ve Saray'ın ite-kaka aday yaptığı eski meclis başkanının, başını kaldırıp konuşabilecek bir cesareti olacağından endişeliyiz. “Hayır! Ben istemiyorum!” diyebilecek bir hürriyeti bile yok.

    Kaderin garip cilvesi, muhalefet hiç bir zaman bu kadar popüler ve avantajlı bir hale gelmemişti. Sadece İstanbul Borsası değil, dünya piyasalarını salladılar. Şu an itibariyle, dünya çapında medya yüzü olan bir aday ile, belediye başkanlığı seçimlerine bir kez daha katılıyorlar. Mağduriyet ve haksızlığa uğramış olma rüzgarı da arkalarında. 

    Mağduriyet deyip geçmeyin. Şu an iktidarı elinde bulunduranların en büyük sermeyasi bu idi onlar da bunu Saray ve Alman Mühendislik Harikası, özel üretim Audi ve Mercedesler'de harcadılar. Az otomobil piyasasından haberdar iseniz, bu tür pahalı oyuncakların işçi ve memur maaşı ile alınamayacağını bilirsiniz. Abdülhamid Cennet Mekan'ı pis siyasetlerinin tetikçisi haline getireceklerine, o döneme damga vuran “Yiyin beyler yiyin, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin!” sözünü ekleseler, yolsuzlukta milenyum'un ilk çeyreğine damga vurmakla tarihe geçerlerdi.

    Bundan böyle her şey göze takılır. İstanbul Seçimleri'nin iptal edildiği gün, iki ayrı iftar vardı. Birisi, Saray'ın ev sahipliği yaptığı, şehit ailelerine verilen iftar. Basına kapalı olarak verilen iftarda, yemek öncesi deklanşöre yansıyan kareler ilginçti. Davetin ihtişamlı olacağı yemek masasının büyüklüğünden belliydi. “Saray büyük olunca, misafiri de eksik olmaz, biraz büyük tutalım!” demiş olmalılar ki, göz kararıyla, masa en az helikopter pisti kadar büyük görünüyordu. Masanın bu tarafında oturanların, bırakın iftar sahibini duymalarını, görmeleri bile neredeyse imkansız. 

    Oruç ağzımızla, menü de nelerin olduğunu merak etmedik ancak, bu masa sık sık kullanılıyorsa, Saray ve Saray Eşrafı'nın neden “İlle de itibar ille de itibar!” diye tutturmalarının sebebi biraz olsun anlaşılıyor. Aba u emcad işçi ailesinden gelenlerin bu tür debdebeli harcama kalemlerine parmak hesapları yetmez. Bizim anlayabildiğimiz, bu ihtişama beytü'l-mal'in pek fazla dayanamayacağı. Yok, eğer bu masa kullanılmıyorsa, milli, dini ve manevi hangi maslahatların gözetildiği konusunu sorma hakkına sahibiz. Malum, seçim arefesindeyiz. Şeytan, insanın aklına olmadık detayları işte bu netameli zamanlarda üflüyor. 

    Üzerimize vazife değil ama, aileyi bir kaç kişi çalışarak ancak ayakta tutabilen halk kesiminin, soğan, biber ve patatesi düşündüğü zamanda, bu tür Saray fantazilerinin herkesten çok iktidarın başını ağrıtacağını düşünmeden edemiyoruz. O iftar sofralarını usulüne uygun donatmak için harcanacak astronomik rakamlarla, Tanzim Satış kuyruğunda ucuz Ayşe Kadın Fasulyesi bekleyen yaşlı ve emeklilerin oylarını alamayabilirsiniz. “Biz almayacağız, çalacağız!” diyorsanız, hırsıza kilit dayanmaz!

    Aynı gün, yani YSK'nın günlerdir düşünüp sonra İstanbul Seçimi iptale karar verdiğinin akşamı, elinden mazbatası alınan genç belediye başkan adayı da bir başka iftar yemeğindeydi. Saray'ın verdiği iftar yemeği basına kapalı ve duvarlar arkasında yapılırken, bu sıradan iftar, Türk Medyasına açıktı. Ama talihsiz Türk basını, içinden çıktığı halkı küçümseyerek, Saray Dış avlusunda ulufe beklemeye her zaman daha isteklidir. Sonra da “Bizden neden, gazeteci, yazar, fikir adamı, entelektüel çıkmaz!” diye de mazoşistlik edip mızmızlanırlar. 

    Muhalefetin İstanbul Belediye Başkan adayı, mağduriyetin yanında dünya çapında bir ilgi yakaladı. Seçimin tekrar edilmesi, kazansa da kaybetse de siyasi kariyeri açısından işine yarayacak gibi görünüyor. 

    Seçimin tekrar edilmesinin bir diğer faydası da, İstanbul'da oynanacak seçim oyununa dünya çapında seyirci çekecek olması. Avrupa ve ABD'den gelen mesajlar daveti kabul ettiklerini gösteriyor; bu maçı kaçırmayacaklar. Saray ve İktidar çok iyi hazırlansın. Topa el ile müdahale etmeye falan kalkmayın sakın! Yabancı hakemlerin gözü üzerinizde.

    Kadir Gürcan
    13 May 2019 11:01
    YAZARIN SON YAZILARI