Devlet terörünün son kurbanı Suudlu Gazeteci oldu. Ortadoğu'da mevcut sisteme muhalif olmanın faturası çok hem de çok ağır. En iğrenç tarz ve şekilleriyle suikast bunun nihai ve çok tekrarlanan metodlarından. Suud İdaresi, bölgenin diktatör yelpazesinde, ABD ve Avrupa ile yakın ilişkileri açısından en şanslı kadrolarından. Petrol fırtınasının başladığı on yıllardan itibaren, sevseler de sevmeseler de, Suud, dünyanın gündeminden hiç düşmemiş. Petrol müptelası olan ülkeler için Suudi Arabistan, vazgeçilemez uğrak yerlerden.
Suudlu idarecilerin, Bush ailesi başta olmak üzere, ABD Başkanları ile ticari ve şahsi dostluk ilişkileri çok ileri. Trump da bundan istisna değil. O bile iki ülke arasındaki yakın münasebetleri bir çırpıda bitirecek delilikler yapamıyor. Başkanlığa geldiği ilk günlerde, Amerika'ya seyahat yasağı getirdiği altı Müslüman Ülke arasında Suudi Arabistan yok. 11 Eylül, 2001'de İkiz Kulelere yapılan terör saldırısında, olayın maddi sponsorları arasında Suud geçmesine rağmen, aynı yasağın neden bu ülkeye uygulanamadığını herkes merak ediyor. ABD'de teknolojinin merkezi sayılan Silicon Valley, Suud Ailesi'nin, hayattan kam almasını bilen ve bunu gizleme ihtiyacı duymayan, modern dünya ile barışık fertlerince destekleniyor.
Ailenin ülke içindeki, kahir-despot ve baskıcı rejim uygulamaları 'iç işleri' kategorisinde ele alınıp, kendi haline bırakılmış durumda. Kanunların hangi oranda şer'i, ne ölçüde seküler olduğu kimsenin de umurunda değil. Kaşıkçı olayı, yabancı bir ülkede gerçekleştiği için ses getirdi. Özelde Suud, genelde bütün Ortadoğu'da devam eden insan katliamı Kaşıkçı infiali ile hız kesmeyecek. İlginçtir, Ortadoğu, ölümün kanıksandığı ve alışılagelen günlük meşgaleler arasına girdiği garip bir coğrafya. Sadece resmi lig ve federasyonu yok...
Dünya skalasında, Şii İran'a karşı, Sünni Dünya'nın temsilcisi rolü, Suud'un üzerine zorla geçirilmiş geniş ve ağır bir elbise. İran'ın sık sık, Şii yayılmacılığı hırsları ile kendinden haberdar etme gayretkeşliğine rağmen, Sünni Dünya olarak kategorize edilen kesimin kendi iç işleri ile haşır-neşir olması, modern dünyanın çözemediği düğümlerden. İran her yıl, biri ile alakalı “katli vacip” fetvası yayınlayıp, dünya kamuoyunu memnun ediyor. Dünyaya ihraç edilen Şii tandanslı terörün merkezi İran. Bunda herkes müttefik. Şimdiye kadar bu tür dini görünümlü, siyasi fetvanın yerine getirildiğine dair bir haber de duymadık. Havaya boş fişek sıkmak, İran'ın PR işlerinden.
Kaşıkçı Suikasti ile beklenenin ötesinde ilgilenen yabancı gazeteler, Sünni Dünyayı tek başına tarif etme becerisini gösteremiyorlar. Ta başından, İslami Düşünceyi, Şii-Sünni kategorisine hapsederek girdikleri yanlış şerit, onları sürekli boş adreslere çıkarıyor. İstanbul'da işlenen cinayet daha yeni konuşulmaya başladığında, meselenin 'dini' olduğunu dile getirenler bile oldu. Suudlu gazetecinin, siyasi muhalefeti biliniyor da, abid, zahid ve mescidden çıkmayan biri olduğu hiç dile getirilmedi. O zaman, “Bahsettiğiniz dini motivasyon nedir?” şeklindeki basit sorumuzu sormaya müsaade edin, lütfen. Batılı da olsanız, düştüğünüz yanlışın farkında olmazsanız, komik olmaktan kurtulamazsınız.
Suud Devleti'ne biçilen “Sünni Temsilci” rolü, ne aile fertleri ile sınırlı kalmış idari kadronun, ne de onların taleplerini uygulayan-yine aile ile irtibatlı- ilmi kadronun altından kalkabileceği bir iş. Devlet destekli “İslam alimi” modelinin işe yaramadığı ve hiçbir tesirinin olmadığını gösteren en canlı örnek Suud Alimleri'dir. Neredeyse bir buçuk asırdır içine düştükleri Vehhabi katılık ve müsemahasızlığı, Haremeyn-i Şerifeyn'in alim ve idarecilerini hem dinin ruhundan hem de yaşadıkları asrın realitelerinden kopardı. Dindeki laubalilik, onları, seküler olarak da ciddiye alınmayacak bir hafifliğe sürükledi. Geçtiğimiz yüzyılın, İslami Uyanış tecrübelerinin en başarısızı Vehhabi düşünce ve kendisini bu eğilim ile tarif edenler olmuştur.
Suudlu Zenginlerin, yurt dışında maddi destekte bulunduğu İslami Müesseseler, Vehhabi ideoljisinin yayılmasına yöneliktir. Neredeyse üç çeyrek asırdır para döktükleri mescid, cami, İslami Okul ve İslami ilim merkezleri, İslam'ın değil, Vehhabi katılığının neşredildiği merkezlerdir. Vehhabi Düşüncenin, Sünni Dünyayı temsil ettiğini şimdiye kadar kimse söylemedi. Söyleyenler de yanlış kaynakların darlığına hapsolmuş durumda.
Diğer taraftan, Seküler Dünya, hiçbir şeylerini beğenmedikleri Suud İdarecilerinin, sınırsız para kaynaklarına bir şekilde sondaj vurmayı çok iyi biliyorlar. Dünyanın en pahalı at yarışlarına, Saf Kan Arap Atları ve İngiliz Kraliyet Atları liginde milyon dolarlar yatıran Suudlu Milyonerler, İngiltere de dahil, eğlenceyi hayatın merkezine oturtan çılgın Avrupalılar için vazgeçilemez dostlar arasında.
“Saf Kan Arap Atı!” demişken, bir kaç hafta önce, Saray mensubu birisi de “Ata sporumuz olan biniciliği, çocuklarımıza sevdirelim!” diye sağda-solda konuşmalar yapıyordu. Öteden beri, Suud'lu zenginlerin bizim devletlilere Saf Kan Arap Atı hediye ettiği biliniyor. “Batılılar...” deyip, bakış açımızı daraltmayalım. Suud Ailesi ile olan münasebetlerin hiç birisi, dini bir zeminde değil. Zavallı bir gazetecinin yok yere katledilmesi, karşısında, Suud Devletini haritadan silineceği falan yok. Stres yapmayın. Sadece çok alındıklarını, gücendiklerini, bir daha olursa, asla affetmeyeceklerini söylüyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı'nın Suud'a silah satışı ile alakalı ambargo söylentilerinin “Riyakarlık ve ikiyüzlülük!” olduğunu söylemesi boşuna değil.
Putin, her yıl bir kaç tane muhalifin defterini dürüyor. Kendi yakınlarının öldürmekten çekinmeyen Kuzey Kore'li diktatör en son kendi kardeşinin hakkından geldi. Türkiye'de akibeti meçhul yüzlerce gazeteci ve sayısı elli bini bulan masumun akibeti meçhul. Diktatörlerin günlük olarak katlettikleri masumlar için ürettikleri mazeretler ne kadar dini(!) motivasyon kaynaklı ise, Kaşıkçı Suikasti de o kadar dini.
Suudlu Gazeteci'nin öldürüldüğü sabit. Bundan sonraki detaylar, neticeyi değiştirecek büyük sürprizler gizlemiyor.Türkiye'deki yetkililerin ve Suudlu hükümet adamlarının her gün değişen açıklamaları da işin sulanmaya başladığının en büyük kanıtı. Sonu şimdiden belli olan senaryoyu, heyecansız taktiklerle uzatmanın bir manası yok. Nasıl olsa, başarısız Türk Dizileri gibi, erken final yapacak! Neden “Türk Dizisi gibi...”? Diziye yabancı oyuncu ithal edemediler de ondan!
Kadir Gürcan