E-Devlet’in kullanıma sunduğu Soy Ağacı tesbit hizmeti, bir kaç gün içinde gördüğü yoğun ilgiye dayanamadı ve çöktü. Hayırdır inşallah! Yetkililer işin altından kalkamayınca “Anne-babanıza sorun!” demekten başka çare bulamadılar. Onlar nereden bilsin? Herkes “Çandarlılar, Köprülüler, Patrona Haliller...” gibi geniş sülalelerin, saray eşrafının onuncu göbekten torunu değil ki ellerinde Soy Şecereleri olsun?
Böyle işi geçiştirmek kolay da, Türk Halkı’nın son yüzyıllara kadar öyle soy ağacı, şecere takibi, menşe takıntısı gibi psikolojik rahatsızlıkları yoktu ki! Küçümsediğimiz Arap Kavmi bu işin piri ve üstadı. “İlm-i Neseb”, Soy Bilimi diye gerçekten ilginç bir ilmin mimarı Arap kavmi. Hatta Arap Atlarının bile bir sicil kaydı mevcut. Herkesin dilinde dolaşan “Soylu Arap Atları” tabiri, bilmem kaçıncı batından günümüze kadar gelen Safkan Arap Atlarının alemşumul ünvanı. Eğer, şecere takibi ile bir şey olmuş olsaydı, kırk dedesini sayabilen Arap kavminden olurdu. Neredeyse on dört asırdır Arap Milliyetçiliği ve onun beslediği boş kibir Arap kavminin başının belası.
Son zamanlarda, Türk Milliyetçiliğini köpürtecek dişe-tırnağa dokunur bir şey de görmedik ama! Ne ola ki? Milliyetçi düşüncenin, çoğu zaman komada, arasıra sekerat hali sayıklamalarında, seçim arefelerinde de küvezde idame-i hayat ettiği bir zeminde milli hararet ve ırki temayülleri artıran başka sebebler olmalı.
Güneydoğudaki zaten otuz senedir devam eden lokal savaşın, biraz sınır ötesine taşınması mı milli damarları harekete geçirdi? Milliyetçiliği kimseye kaptırmayan Harp Zenginlerinden cepheye gidip bir daha geri dönemeyen ne gördük ne de duyduk. Onlar şimdi, bir sonraki seçimde kendilerine lutfedilecek bakanlık ve meclis sandalyesinin hesaplarını yapıyorlar. Boşuna her dönemin koltuk değneği olmuyorlar.
Milliyetçi gölgeliğinde ömür geçiren bugünün temsilcileri kullandıkları arabalar kadar demode. Yerli ve milli düşünceleri, eski araba kullanmak (Milli otomobil diyemiyoruz. Çünkü hala üretilemedi!), kırmızı ışıkta durmak, Orta Asya steplerinden devşirme sembol ve figürleri cilalamak ile sınırlı. Kendi aralarında da bu beş para etmez reklam malzemeleri üzerinde “senin-benim!” deyip, didişiyorlar. Fikir yoksulluğunun ve düşünce sefaletinin ibretlik hallerine bir bakın!
“Soy Kütüğü” sorgulamasında, sıradan vatandaşı ya da internet ortamında her şeye girmeyi huy haline getiren aklı bir karış havada gençleri hariç tutarsak, işi bu kadar ciddiye alabilecek bir zümrenin olabileceğine ihtimal vermiyorduk. Yakın bir zamanda, aba u emcadı ile prim yapan birileri iktidara mı gelecek, yoksa Osmanlı Bakiyyesinden sağda solda kalmış gayr-ı menkullerden hakk-ı temettu mu iddia edilecek ne? Şu an Afrin’de arşiyeler çizenler, yol yakın iken, Abdülhamid Han’ın şahsi mülkü olduğu iddia edilen Kerkük’ü de Misak-ı Milli sınırlarına dahil ederler mi dersiniz? Görkemli bir seferden sonra, gidilen yerden eli boş gelmemek devlet adamı (!) olmanın gereklerinden. İyi de Osmanoğulları sülalesi hala hayatta. Miras iddia edecek olan onlar. Saruhanoğlu, Menteşoğlu ya da Cengiz Han sülalesine dayalı bir şecereye ulaşsanız ne olacak?
İnternet’in imkanlarını kullanarak soy kütüğü problemini çözmeye ve içini yiyip bitiren kuşkulardan kurtulmak isteyenlere teknoloji yeni ve daha kesin çözümler sunuyor: DNA testi bunlardan en itimat edileni. Kriminal suçlarda DNA sonuçları ilk müracaat edilen ipuçlarından. Bir günlük bir KHK ile E-Devlet’in bütçesine ek yardımda bulunularak, DNA testinin de önü açılabilir.
Irkçılık ve şerefli bir soydan geliyor olma kompleksine kapılanları denek ve kobay olarak kullanan araştırma kuruluşları var. Böyle bir tecrübeyi kabul eden deneklerden, önce, kızdıkları, hatta nefret ettikleri bir ırk ve millet hakkında konuşmaları isteniyor. Mavi gözlü, sarı saçlı, beyaz-Jesus tipli, herşeyi ile Anglo-Sakson bir delikanlıya Afrikan-Amerikan (Siyahi) kişiler hakkındaki kanaatleri sorulmuş. O da edebinin genişliği ölçüsünde zenciler hakkında verip veriştiriyor. Zenci aleyhtarlığının sembolü olacak kadar beyaz olan deneğin DNA Testlerinde, dedelerinden birinin zenci olduğu ortaya çıkınca, zavallının şaşkınlığını görmelisiniz.
Gizli-saklı, hangi soylu sülalenin, kaçıncı göbekten torunu olduğunu e-devlet sayfasından araştıranlar inşallah kendilerini tatmin edecek sonuçlara ulaşırlar. O verilerin de, YSK’nın son seçimlerdeki maharetlerine benzer oynamalar ile değiştirilemeyeceğini kimse garanti edemez.
İyisi mi biz, şecere ve soy kütüğü takıntısı olanların, yaklaşmakta olan seçimlerden önce DNA Testlerini yaptırıp, halka ifşa ve teşhir etmeleri noktasında, bir vatandaş olarak ısrar edelim. Sandık başında neye oy verdiğimizi bilelim! Öyle değil mi? Yanlışlıkla, Osmanoğlu derken, Cengiz Han’ı başımıza geçirmeyelim.
Kadir Gürcan