Seçim dönemlerinde “Kim, kiminle, nerede?” sorularına verilecek cevaplar, seçimin kaderini belirleyecek ipuçları taşıyor olabilir. Magazin dünyası bunu yaz dönemlerinde popüler sanatçılar için köpürtüp, televizyonlar için ölü günlerin zararlarını asgariye çekmeyi deniyorlar ve başarıyorlar. Kışın çileli ve masraflı günlerinde milletin sanatçı ve popüler insan görecek hali mi kalıyor!
Altılı Masa etrafında oturanların iğreti, pamuk ipliğine bağlı ve ha kalkacakmış naiflikleri yazı tatil beldelerinde geçiren sanatçıların yaz aşkları kadar kısa ve dayanıksız, mevsimlik birliktelik izlenimi veriyor. Başlattıkları bu birlikteliğin sonbaharın ilk aylarında sararan yapraklar gibi sapır sapır dökülmesi ve kötü bir siyasi tecrübeye dönüşmesi adeta an meselesi. İnsallah yanılırız! Yine de, endişelerimizi hafifletmek için masa etrafındaki siyasi yüzlerin motivasyonlarını artırabileceğini ümit ettiğimiz bazı seçenekler sunmayı vatandaşlık görevi sayıyoruz.
Toplantılarda ne konuşuyorlar bilmiyoruz ama, çıktıktan sonra basına yaptıkları açıklamalar kapalı kapılar arkasında konuşulan mevzuların derinliği(!) konusunda yeterince kanaat uyarıyor. Liderlerden her biri sanki toplantı çıkışında “Kendini imha et!”’e programlanmış gibi davranıyorlar. Hani o, “Okuduktan sonra yakarak imha edin!” mesajları var ya aynen öyle! Ağızlarında bakla ıslanmıyor. “Açıklamayı sen yaptın! Aslında o açıklama Ana Muhalefet Partisi’nin değerli büyüğüne yakışırdı!” seviyesine inen bağnaz parti militanlarının ağzının payını, bizzat parti liderleri vermeli. Böyle kritik dönemlerde muhalefet partilerine tavsiyemiz, bu tür parti holiganlarını geri plana çekerek verecekleri zararı minimumda tutmayı denemeleri. Toplantılarda kimin açıklama yapacağını nöbete bağlayın, bir sonraki açıklamayı da sizin lideriniz yapsın! Ne var bunu büyütecek.
Ayrıca nedir o öyle “Masayı dağıtırız!” efelenmeleri. Muhalefet liderleri pek farkında değil ama, millet yirmi yıldır başlarına musallat olan ve ikide bir dellenen, akıl ve zihin özürlü lider tiplemesinden sıkıldı ve kurtulmak için size göz kırpıyor. Gerçeği her gün televizyon ekranlarından bar bar bağırırken, sahte ve çakmasını kim, ne yapsın. Mükemmel, erişilmez ve biricik olmanıza gerek yok! Şu an için alternatifi olmanız bile birçok problemi çözmek için yeterli.
Aslında Altılı Masa ekibi heterojen bir görüntü verme avantajını hala elinde bulunduruyor. İktidar ve Saray’ın kendini marjinal, tekdüze, etnik ve dini bir zemine hapsetmesi ciddi bir dezavantaj ve kısa zamanda telafisi imkansız. Bu yüzden, toplumun her kesimi ile görüşüyor, konuşuyor olma ayrıcalığını kullanmanın tam mevsimi. Etnik ve dini altyapıya oynayan iktidar döküntülerinin fazla ömrü kalmadı. Hele dini malzemenin bu iktidar ile birlikte kullanılamaz hale gelmesi hepimiz için iyiye işaret.
Cumhurbaşkanı’nın içine hapsolduğu kavgacı ve ayrıştırıcı nefret dili eski ilgiyi uyarmıyor. Hele bu seçimlerde ilk kez oy kullanacak olan ve dünya ile entegre olma zorunluluğunu farkeden genç neslin, yeni bir dil, modern bir tavır arayışı içinde olduğu ortada. Hazret’in hem dili hem de yüzü pek fena eskidi. Geçen hafta muhalefet partisinin parti içi sorunlarını dile getiren gazeteciye Cumhurbaşkanı’nın cevabı “Onların derdi bizi niye gersin ki?” şeklinde oldu. Ne kadar şirin(!) ve sevecen(!) değil mi? Yeni Cumhurbaşkanı adayının üniversite bitirmiş olma şartını bir kez daha hatırlatalım . Lise seviyesindeki kelime hazinesi ile ancak bu kadar!
Muhalefet partilerinin çekingenliklerini üzerlerinden atmaları için hala vakitleri var. Yatırım yaptıkları erken seçim boşa çıktı. Bu çekingenliklerini üzerlerinden atmak istiyorlarsa, omurgasızlık konusunda kendi rekorunu kıran Sayın İçişleri Bakanı’na bakıp, cesaret bulabilirler. Bir önceki istifa dilekçesi sadece iki saat dayanabilen İçişleri Bakanı’nın ilk istasyonda indirileceği dedikoduları ayyuka çıktı. “Siyaseti bırakacağım!” haberlerine inanmayın. Siyaseti bıraksa da kirli sicili ağır bir kabus olarak ensesinde solumaya devam edecek. Ne var ki, iktidar bu kez kendisine “İstifa ettim!” raconunu tattırmayacak gibi. O bir kere olur.
Hatırlayacağınız üzere Bakan’ın o ilk posta koymalarını da ciddiye almamış “Bıyığını keserse daha çok ses getirirdi” diye de nükte kondurmuştuk. Saray’ın gözünden iyice düşünce son çare olarak, iktidarın organize suç ve mafya yapılanmaları ile alakalı taşeron işlerine bakan muhalefet liderine sığındı. Daha önce kendisini bir kaç kez ipten kurtaran o değil miydi? Bir daha neden olmasın?
ABD Başkanı Biden, Demokrat Parti Adaylığını kesinleştirdiği günlerde bizim muhalefete göz kırpmış ve “Gelin görüşelim!” mesajı göndermişti. Biden’ın zorba ve despot liderlere alerjisi var ve onlarla iş yapmaktan yüksünüyor. Demokratik bir oluşum vadeden siyasi hareketlere ise sıcak baktığını yakın durduğunu söylemekten çekinmiyor.
Uzmanlar Covid-19 için her yıl aşı vurulmak gerektiğinde ısrarlılar. Altılı Masa siyasi açıdan zorlu geçecek kış ayları için faydası hala tartışılan yerli aşı yanında, tesiri tescillenen yabancı aşıları da düşünebilirler. Utanacak çekinecek bir şey yok. Saray Putin ile ,beceriksiz İçişleri Bakanı organize suç örgüt liderleri ile, Marksist Döküntü yanına aldığı eski Saray Beslemesi Esad ile görüşürken utanmıyor da, siz demokratik yelpazeyi genişletmekte niye bu kadar, mahcup, çekingen ve utangaçsınız? Aşı bu. Yerlisi de yabancısı da aynı acıyı veriyor!
Ne yani şimdi yazarınız Covid-Booster için Moderna’yu tercih ettiği ve Altılı Masa’ya “Dış ülke liderleri ile de görüşün!” demekle, dış mihrakların adamı ya da ABD ajanı mı oldu? Covid-19’den ölse daha mı iyi?