Sağlığına, sıhhatine dair sık sık güncel fotoğraf ve video
paylaşılmasına rağmen, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili, vefat
ettiği haberi yaptılar yine. Hocaefendi’nin kaldığı yeri değiştirmesini
dillerine dolayıp kaçırıldığını söylediler. Bu tür pespaye iddialarda
bulunanlar şuur altlarındaki niyetlerini seslendirmiş oldular; “Keşke
hocalarını biz kaçırabilseydik veya ölse de şu adamdan kurtulsak.” Aslında yaşayan bir insana “öldü” haberi
yapanların hiçbir iddiasına değer ve kıymet vermemek gerekir. Bir kere yalan
söyleyen her kere yalan söyler.
Hocaefendinin “öldü” veya “kaçırıldı” haberlerini, cemaatte panik havası meydana getirmek için yapmış olabilirler. Malum, Peygamberimiz’in (sav) vefatı karşısında Müslümanlar o derece paniklediler ki, şaşkınlıkla Hz. Ömer (r.a): “Muhammet öldü diyenlerin kellesini koparırım. O ölmedi” diyordu. Haşa, Hocamız bir peygamber değil. Nihayetinde bir insan, ölebilir. “Fakat öldüğünü biz haber verelim de cemaati de desin veya düşünsün ki bizim abiler bize güvenmiyor mu? Hocamızın vefatı bizden neden saklanıyor? Bize güvenmiyorlar mı ki haberini Türkiye medyasından duyuyoruz.” diye hesap ediyorlar. İşin aslı sonradan öğrenilse de insanları vesvese ve fitne dayağından geçirerek birbirine düşürmek ve imanlarında sarsıntı oluşturmak Şeytan ve avenelerinin en büyük maharetidir.