26 Ağustos Pazartesi gününün ilk saatlerinde Türkiye uykuda iken saat farkı sebebiyle Asya-Pasifik’te piyasalarda açılış gongu çalmıştı.
Piyasanın açılması ile Dolar/TL kurunun 6,38 TL'ye kadar çıkması bir oldu.
Türkiye saati ile 01:29’da 6,3838 TL olan dolar daha sonra 5,80 TL’ye kadar geriledi. Euro da aynı hareketi takip etti. Önce 6,98’e kadar tırmandı, akabinde 6,42 TL’ye kadar indi.
26 Ağustos'ta 1 ABD Doları, Türkiye saati ile 01:29'da 6,3838 TL'ye kadar yükseldi.
ACİL HATTAN TELE-KONFERANS
Bankacıları yataktan kaldıracak kadar büyük bir sarsıntıydı bu. Bazı genel müdürlerin acil hattan kurmay kadros ile tele-konferans bile yaptığı konuşuluyor.
O gece Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak derin uykulardayken özel bankalar kriz yönetimine geçmişti bile.
Kim ne derse desin TL tarihi bir kırılma ile karşı karşıya kaldı. Saray cenahının iddia ettiği gibi o gece olup bitenler “spekülatif bir saldırı” denilerek geçiştirilemez.
TL’nin bir anda 60 kuruşa yakın değer kaybetmesini “anlık çarpışma (flash crash)” diye tarif etmek bile meramımızı anlatmaya kâfi gelmez.
Elimizde mevcut tabloyu ifade edecek başka bir kavram olmadığı için literatüre “crash 1:29” diye geçse de özü itibarıyla yeni şokların habercisi, öncü bir sarsıntıydı bu.
Aynı dakikalarda euro da 6,98 TL'ye tırmandı. Ani iniş ve çıkış ters V" hareketi olarak kayıtlara geçti.
İŞLEM HACMİ 100 MİLYON DOLAR DEĞİL, 1 MİLYAR DOLAR!
Daha önceki anlık çarpışma vakalarında en fazla 5 milyon dolar civarında işlem yapılıyordu. O gece işlem hacmi yazılıp çizildiği gibi 100 milyon dolar değil çok daha fazla.
Bizim sektörde o gece işlem hacminin 1 milyar dolar seviyesine çıktığını sağır sultan duydu. Sığ piyasaymış, broker hatasıymış…
Bunları tamamen boşa çıkaracak kadar yüksek bir rakam.
Merkez Bankası’nın kamu bankalarına o gece sarsıntı anında piyasaya dolar satması yönündeki tavsiyesi geldiğinde iş işten geçmişti.
O ANDA NELER OLDU?
Sarsıntı anında ne oldu peki? Mali kuruluşların kullandığı yazılımlarda böylesine ani düşüş ya da yükseliş hallerine karşı “alarm butonu” vardır.
Bu buton herhangi bir hisse senedi, tahvil ya da türev üründe “Al”, “Sat” emirlerinde anormallik olduğunda devreye girer.
İşte o gece Türk Lirası’nın dolara karşı değer kazanacağı senaryosuna yatırım yapan pek çok fon riskleri test etmek için satış emri verdi. O emirle birlikte piyasada kan gövdeyi götürdü.
Zira herkes pusuda bekliyormuş. Haftalardır, "... satın, TL alın!" diyen Alman Deutsche Bank'ın kulaklarını bol bol çınlattılar tabii.
TL’de aldığı uzun vadeli pozisyonun kapatıp evine geri dönmek isteyenler sağa sola koşuşturdu.
Panik giderek arttı. Yüklü satış emirleri diğer algoritmaları da tetikleyince ve TL’nin fiyatı bir ara yüzde 15’e yakın çakıldı.
Bu nasıl bir oynaklıktır ki para birimimiz saniyeler içinde yüzde 15 eriyebiliyor.
TL: 26 AĞUSTOS’TON ÖNCE, 26 AĞUSTOS’TAN SONRA…
Kamu bankaları döviz satarak TL havuzuna biraz su takviyesi yapmasa, Japonlar başta olmak üzere kurumsal yabancı yatırımcılar stop-loss (zarar kes) deyip durmasa roket gibi yükselen grafik geçen seneki kur şokunu gölgede bırakacak bir atom bombası olarak üstümüze düşebilirdi.
Teknik teferruatı bir tarafa bırakalım. 26 Ağustos gecesi dolar/TL paritesinde ilk hareketi başlatanların bile tahmin edemediği kadar şiddetli bir sarsıntı meydana geldi.
26 Ağustos TL için yeni bir milat olacak. Maalesef değer kaybının hızlanacağı bir milat...
DÜDÜĞÜ TRUMP ÇALDI
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın Çin’e ilave vergi duvarı öreceğini açıklaması TL’nin dayanıklılık testinin başlangıç düdüğü oldu.
İçeride döviz tevdiat hesapları karşılığında Merkez Bankası’na emanet edilen munzam karşılıkların bir şekilde kamu bankaları marifeti ile 5,50 TL civarında satılması ile tesis edilen yalancı baharın ne kadar kalıcı olacağı merak ediliyordu.
Hükümet kuru suni şekilde düşürerek enflasyonu da düşürecekti. Bunu ilave döviz geliri ya da bütçe fazlası ile yapmadığı gibi parasal genişleme ile yapmaya kalktı.
İhtiyat akçesini harcayarak kamu müteahhitlerine olan borçları ödedi mesela. Kamu bankalarına talimatla faiz indirimi yaptırdı ki konut, otomobil, beyaz eşya ve mobilya satışları canlansın.
Tabii alım gücü kalmadığı için hiç biri tutmadı
TL DAYANIKLILIK TESTİNDEN GEÇEMEDİ
Yatırımcı yaş tahtaya basıp basmadığını öğrenmek için Türkiye’nin oyuna en az müdahale edebileceği saati seçti ve düğmeye bastı.
Şayet hükümetin iddia ettiği gibi TL değer kazanmaya devam ediyorsa, faizler düşecekse, riskler azalmışsa bu testte tam tersi olmalıydı.
Satan kadar alanın da olması beklenirdi. Herkes TL’yi satınca yatırımcı bunu hayra yormadı ve satabildiği kadar sattı. TL dayanıklılık testinde sınıfta kaldı.
Dikkat ederseniz dövizde yön tekrar yukarı döndü. Kademe kademe TL’de pozisyon kapatıp dövize geçecekler.
Hükümetin 5,50 TL’ye indirmek için aylardır uğraştığı dolar/TL için artık 5,80 TL yeni destek noktası, 6 liraya kadar birkaç direnç noktası kaldı.
Onlar da geçildiğinde en küçük risk algısı doları yeniden 6 liranın üzerine çıkarabilir.
YAZ FIRSATLARI HEBA EDİLDİ
6,38 TL eşiğinin 1 milyar dolarla test edildiğini kimse unutmaz. Yatırımcı psikolojisi artık o seviyeye göre şekillenecek.
Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) temmuzda yaptığı faiz indirimi fırsatı da böylece heba edilmiş oldu. Gelişmekte olan para birimleri içinde en kırılganı yine TL.
Enflasyonda tarım fiyatlarının yaz aylarındaki düşürücü etkisi hükümetin çay, şeker, sigara, alkol mamülleri, elektrik, doğalgaz, akaryakıt ve yurt ücretleri başta olmak üzere belli başlı kalemlere yaptığı zamlarla tersine döndü.
Enflasyonun son zamlar yüzünden eylül ekim ve kasımda nasıl tırmandığı görülecek.
Ekonomik krizin daha da derinleşecek. Turizm ve tarım sezonundaki canlılığa rağmen doları düşüremedik. Önümüz sonbahar, akabinde kış…
Enflasyon tekrar yükselişe geçerken kurda kalıcı düşüş beklenmemeli. Geçen hafta
“Kriz ne zaman çıkacak?” başlıklı makalede tam da bunları anlatmıştım..
O gece tam olarak ne olduğunu önümüzdeki günlerde sonuçları ile yüzleştikçe daha iyi anlayacağız. Pek çok tespit yapılabilir.
Ezcümle 26 Ağustos gece yarısında olup bitenler Türkiye için hiç de iyi olmadı.
NOT: Bazı okurlarım mahlas isim mevzuunda sorular yöneltiyor. Türkiye'nin baskı ikliminde hem kendimi hem de kaynaklarımı muhafaza etmek adına başka bir yol kalmadığı için mahlas ismi tercih ettim. Bir nevi mecburiyet hâli. Her satırının mesuliyetini hissederek teyitli bilgileri sizlerle paylaşıyorum. Ayrıca her e-postaya gecikmeli de olsa cevap verme gayret ediyorum.
-------------------------------------