Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin iki gündür bir bardak suda “gizli toplantı” fırtınası koparması sebepsiz değil.
Güya Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile İyi Parti kapalı kapılar ardında görüşmüş. Böylece muhalefet suçüstü yakalanmış!
NE İLK NE DE SON TEFTİŞ
AKP’nin maksadı hem IMF’nin hâlâ Türkiye’de olduğu gerçeğini unutturmak hem de açıklanacak raporu gündemden düşürmek.
IMF üye ülkeleri kuruluş kanunun 4’üncü maddesi çerçevesinde mutat teftiş eder.
Teftiş sadece resmi kurumların beyanları ile sınırlı değildir. IMF heyeti özel sektör temsicilerinin, muhalefet partilerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve akademisyenlerin de kanaatine müracaat eder.
AKP henüz iktidarda olmadığı, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bile girmediği 2002 yılının ilk yarısını çabuk unutmuş.
O dönemde iktidarda Demokratik Sol Parti, Anavatan Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi koalisyon hükümeti vardı.
AKP DE MUHALEFETTE İKEN GÖRÜŞMÜŞTÜ
IMF kriz döneminde verdiği 25 milyar dolar kredi için teftişe geldiğinde hükümet kadar muhalefetle de görüşmüştü.
Görüşülen partilerden biri de AKP idi. 2002 yılında IMF ile görüşen AKP bugün muhalefeti Türkiye’ye komplo kurmakla itham ediyor.
Arsız hırsız ev sahibi bastırır misali sanki ilk defa böyle bir görüşme olmuş gibi gürültü koparılıyor.
Hele hele AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın başında bulunduğu Hazine Bakanlığı’nın, “IMF’nin bizim bilgi ve onayımız haricinde böyle görüşmeler yapması uygun görülmemektedir.” beyanatı var ki tek kelime ile absürt!
Türkiye 1947 yılından beri IMF üyesi. Halihazırda yurt dışından yüzde 7-8 faizle döviz borcu alabilen Türkiye bugün IMF kredisi kullansaydı yüzde 1,5 civarında faiz ödeyecekti.
MADEM ÖYLE, ÇIKIN IMF ÜYELİĞİNDEN!
IMF kiminle görüşüp görüşmeyeceğine Albayrak’a mı soracak?
Çok rahatsızsanız IMF üyeliğinden istifa edersiniz, Ankara’daki IMF temsilciliğinin kapısına kilit vurursunuz olur biter.
1947 yılında kurucu üye olarak dahil olduğumuz bir kulüpten çıkmayı göze aldıysanız bir dakika beklemeyin. Yarın para lazım olduğunda Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’dan istersiniz. Kelin ilacı olsa başına sürecek!
IMF kanun ve anlaşmalar neyi emrediyorsa ona uygun hareket ediyor. Heyetle görüşen Durmuş Yılmaz, eski Merkez Bankası başkanı. Faik Öztrak da eski Hazine müsteşarı.
Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Refet Gürkaynak da para politikasında uzman iktisatçılardan biri. Son derece isabetli isimler seçmiş IMF.
Anormal olan görüşmeye katılmak değil, hükümetin tavrıdır.
Gazetecilerin otel lobisinde fotoğraf çektiği bir toplantıya esrarengiz bir mahiyete büründüren hükümet açıklanacak raporun arka planda kalmasını sağlamak istiyor.
IMF’NİN TÜRKİYE RAPORUNDA NELER VAR?
IMF gözden geçirmenin akabinde bir rapor yayımladı. O rapor gösterdi ki Türkiye acilen acı reçeteyi yudumlamalı. Yoksa kriz daha vahim bir hal alacak.
Rapordaki ifadeler çok diplomatik olduğu için IMF’nin tavsiyelerini biraz basitleştirerek aktaracağım:
*Faiz indirimine ara verin, memurların maaşlarından kırpın.
*Kısa vadeli büyüme endişesini bir kenara bırakıp orta vadede daha güçlü, daha dayanıklı bir büyüme sağlayacak tedbirler alın.
*Ekonomiyi canlandırabilmek için kamu bankalarına talimatla zararına kredi tahsis ettiriyorsunuz.
*Faizleri apar topar indiriyorsunuz. Serbest piyasa dinamikleri ile bağdaşmayan bu talimatlardan vazgeçin.
*Enflasyonu kalıcı şekilde indirmek istiyorsanız faizleri kalıcı şekilde indirmeye bakın.
Bu madde ile IMF, AKP lideri Erdoğan’ın “faiz inerse enflasyon da iner” gibi garabet teorisine bir cevap vermiş.
*Merkez Bankası’nın para politikasını gevşetici adımları, enflasyondaki yüksek bekleyişler ve makro-finansal riskler göz önüne alındığında çok agresif.
*Faizler enflasyon ve enflasyonist bekleyişlerde kalıcı bir düşüş görülene kadar sabit tutulmalı. Bu lirayı ve dolarizasyonun tersine çevrilmesini de destekler
*TL’yi desteklemek için kamu bankaları aracılığıyla döviz piyasasına müdahale etmekten ve dolar satmaktan vazgeçin!
İŞTE TÜRKİYE'NİN KRİZDEN ÇIKIŞ İÇİN DİKKATE ALMASI İSTENEN BEŞ MADDE:
Bunların yerine Türkiye’ye şu yol haritası tavsiye ediliyor:
1)Sıkı para politikasıyla Merkez Bankası’nın itibarını artırmak, lirayı desteklemek, enflasyonu düşürmek ve rezervleri güçlendirmek
2)Orta vadede bütçeyi güçlendirmek (Vergi gelirlerini artırıp kamu harcamalarını azaltın)
3)Banka varlıklarının üçüncü bir parti tarafından kapsamlı şekilde değerlendirilmesi ve stres testine tabi tutulması; bankalara yönelik güvenin artırılması için gerekli önlemlerin alınması
4)İflas-konkordato ve kurumsal yeniden yapılanma çerçevesini güçlendirmek
5)Verimliliği artırmak için doğru noktalara odaklanmış yapısal reformlar ve ekonominin dayanıklılığını artırmak.
IMF demek istiyor ki bu reformlar kısa vadede olumsuz etkilere yol açsa bile orta ve uzun vadeli kazanımları büyük ihtimalle çok olacaktır.
BÜTÇE AÇIĞI IMF’NİN GÖZÜNDEN KAÇMADI
IMF kamu harcamaları ve vergi indirimleri ile ekonomiyi canlandırma faslında yolun sonuna geldiğimizi de söyledi.
“Bütçe açığı milli gelirin (GSYH) yüzde 1,5’ini geçmemeli.” diyorlar ki bu sene açık yüzde 3’ü bulabilir.
IMF bazı sektörlerde düşürülmüş Katma Değer Vergisi’nin (KDV) yeniden artırılmasını da tavsiye ediyor. Dar ve orta gelirlinin zamlardan iki büklüm olduğu bir dönemde nasıl olacak KDV artışı?
IMF, Türkiye raporunda AKP lideri Erdoğan’ın sinir uçlarına dokunmuş.
“Bütçe dışı harcamalar ve merkezi idare dışındaki birimlerin ve kurumların harcamaları dikkatli şekilde tanımlanmalı ve izlenmeli. Bu bağlamda Türkiye Varlık Fonu, kamu harcamalarının bütçe dışına taşması riskini barındırıyor. Varlık Fonu’nun yönetim yapısı yeniden tanımlanarak potansiyel çıkar çatışmaları engellenebilir.”
ERDOĞAN BU MADDELERİ KABUL ZİNHAR KABUL ETMEZ
Bu cümleleri Erdoğan kabul edebilir mi? Niye kabul etsin ki! Hazine varken paralel bir hazine kurdu ve başına da kendisini tayin etti.
Erdoğan bu ayrıcalıktan vazgeçmeyeceğine göre IMF'nin telkinlerini kale almaz.
Türk Hava Yolları’ndan Halkbank’a kadar elle tutulur kamu iktisadi teşebbüsleri’ni (KİT) buraya devretti.
IMF diyor ki “Varlık Fonu’nu denetim altına ve bütçe içine alın!”
Yine, “Kredileri artırmak için devlet bankaları ve Kredi Garanti Fonu aracılığıyla gösterilen çabalar sınırlanmalı ve kredilerin sadece ödeme gücü olanlara verilmesi sağlanmalıdır.” ikazı ile Erdoğan’ın inşaatçıları, batık futbol kulüplerini kurtarmak için verdirdiği kredileri ima edilmiş.
IMF’nin nazik bir dille “krizden çıkmak bir tarafa yanlış kararlarla borç batağına düştünüz ve tünelin ucu hâlâ karanlık” şeklinde özetlenebilecek raporu için Erdoğan’ın ne diyeceği üç aşağı beş yukarı belli.
Yine "IMF kim? Herkes haddini bilsin!" diyerek IMF'ye de haddini bildirecektir!
Amma velâkin gerçekler acıdır ve IMF “Gittiğiniz yol, yol değil.” diyor.
----------------------------------------