AKP’nin HDP’yi ziyaretiyle başlayan tartışmalar, Erdoğan’ın birkaç gün öncesine kadar en sert ifadelerle şeytanlaştırdığı HDP’nin bir anda pamuklara sarılır hale gelmesi ve Bahçeli’nin kendisine tur bindiren zikzakları, beni yıllar öncesine götürdü.
Erdoğan’ın Öcalan’la yürüttüğü Başkanlık pazarlığının ve bu pazarlığa kılıf olarak uydurulan Çözüm Süreci’nin en hararetli günleriydi. Erdoğan, 2011 seçimlerini yüzde 47’lik oy oranı ve 327 milletvekili alarak çok güçlü bir şekilde kazanmıştı. 12 Eylül 2010 referandumu sayesinde de askeri ve yargı vesayetinden kurtulduğunu düşünüyordu. Karşısında siyaseten eski vesayet sisteminin temsilcisi olarak görüldüğü CHP ve MHP vardı.
En büyük emeli ve hedefi ise Tek Adam sistemi, yani Başkanlıktı. Ancak 327 milletvekili ile bu hedefe ulaşması mümkün değildi. Seçime bağımsız adaylarla girip 35 milletvekili kazanan HDP’nin desteğine ihtiyacı vardı. Döneme şahitlik eden herkesin bildiği üzere bu koşullarda başladı çözüm süreci. Benim bugün hatırlatmak istediğim fotoğraf da o dönemde çekildi.
Dönemin başbakanı Erdoğan, 16 Kasım 2013 tarihinde bakanlar ve milletvekilleri ile birlikte, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i makamında ziyaret etti. Ziyarette Leyla Zana, Sırrı Sakık ve şu an cezaevinde bulunan BDP’li milletvekilleri de vardı.
Herkes çok neşeliydi ziyarette. Espriler yapılıyor, şen kahkahalar atılıyor, etrafa gülücükler saçılıyordu. Erdoğan ile Osman Baydemir el ele tutuşup şakalaştılar, sohbet ettiler. Baydemir, "Yerel yöneticilikte 10. yılımı geride bırakıyorum. Müsaadeniz olursa yerel yöneticilikte sizden daha deneyimliyim" demesi üzerine Erdoğan, "bana müsaade etmediler, ne yapayım" dedi. Baydemir'in "10 yıllık belediye başkanlığı dönemimde ilk defa sizi ağırlıyoruz, ben gider ayak siz geldiniz” sözlerine üzerine de Erdoğan, "biz görevden almıyoruz ki" ifadesini kullandı. Herkes çok mutlu idi. Muhabbet havası vardı.
Espriler havada uçuşuyordu ancak samimiyet var mıydı? Ben Osman Baydemir’in samimiyetinden şüphe duymuyorum. Kürt siyasi hareketi içinde, şiddete, savaşa, kan dökülmesine en fazla karşı çıkan, barış ve kardeşlik için elinden geleni yapan bir insan olarak biliyorum Baydemir’i.
O karede samimi olmayan kişi elbette Erdoğan’dı. Bu ziyaretin sadece 4-5 ay öncesinde Gezi Parkı eylemleri sırasında gözü dönmüş bir halde ortalığı savaş alanına çeviren, 11 gencin ve polisin ölümünden sorumlu olan, katledilmesine neden olduğu Berkin Elvan’ı terörist ilan edip annesini seçim meydanlarında yuhalatan Erdoğan’ın samimi olması beklenemezdi tabii ki. Gayesi, başkanlık için HDP’nin desteğini almaktan başka bir şey değildi.
Öcalan’la ve PKK ile pazarlıklar tüm hararetiyle devam ederken 2015 yılı şubat ayında, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Erdoğan’ın hevesi kursağında bırakan “Seni başkan yaptırmayacağız” şeklinde bir çıkış yaptı. Erdoğan kendisini ihanete uğramış saydı. O güne kadar PKK’nın ve Öcalan’ın her istediğini yapmış, şehirlere bombalar yığılmasına göz yummuş ve güvenlik güçlerinin operasyon yapmasına izin vermemişti. Ki bu hususu birkaç kez kendisi de itiraf etti.
HDP’den başkanlık için istediği desteği alamayınca çözüm sürecini bitirdi ve zaten 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının hemen ardından ittifak arayışına girdiği Ergenekoncu çevrelere daha da yaklaştı. “Allah’ın lütfu” dediği 15 Temmuz’un ardından Erdoğan’ın Ergenekon’la ittifakı aleni hale geldi.
Devlet Bahçeli ve Doğu Perinçek’in temsil ettiği kliklerin desteğini aldı ve “Ata alan Üsküdar’ı geçti” dediği referandum sayesinde başkanlık hayaline ulaştı. Osman Baydemir’le görüşmesinin üstünden sadece 2 yıl geçmişken bu kez Devlet Bahçeli ile el ele tutuşmaya, görüşmeye başladı. Erdoğan’a en ağır hakaretleri eden Bahçeli, bir anda Saray’ın en büyük destekçisi oldu.
Erdoğan, Demirtaş’ın yüzünden Öcalan’dan alamadığı başkanlığı, Bahçeli’den, Perinçek’ten ve onların temsil ettiği derin yapıdan aldı. Bahçeli ve Perinçek, kendi kontrollerinde olmaları şartıyla başkanlığı Erdoğan’a altın tepside sundu. Erdoğan da Bahçeli de o gündür bugündür ittifaklarının zarar görmemesi için her türlü manevrayı yapmaktan kaçınmıyor. “CHP’nin HDP ile teması, PKK ile temas etmesi demektir” diyen Bahçeli’nin “AK Parti’nin HDP ile görüşmesi gayet doğal ve doğrudur” şeklinde çıkış yapması, Erdoğan’la olan ittifakın gereğinden başka bir şey değil.
Öcalan’a niyet, Bahçeli’ye kısmet. Erdoğan’ın tek adam diktatörlüğü hayalini gerçekleştirmek, çok istemesine rağmen Öcalan’a değil, Bahçeli’ye nasip oldu. Erdoğan için hava hoş ister Öcalan’dan ister Bahçeli’den gelsin; tek adam diktatörlüğü gelsin de kim getirirse getirsin.
Şimdi Erdoğan’ın Baydemir’le el ele tutuştuğu fotoğrafı bu şekilde hatırlıyoruz. Kim bilir Bahçeli ile el ele tutuştukları fotoğrafları da birkaç yıl sonra nasıl hatırlayacağız? Makyavelist çirkefliklere destek olanlar maziye baktıklarına neler hissedecek acaba?...