Nerede o eski bayramlar cümlesini hemen her bayram bir şekilde zikreden birileri olur. Aslında, “Bayram, hayatın içinde, fakat hayattan daha derin, daha güzel ve dünyada gerçekleşmesi imkânsız gibi görünen bir rüyayı canlandırır ve bir gâye-i hayali düşlemeye dair enteresan ipuçları verir, gönüllere istedikleri, bekledikleri günleri va'd eder ve insan vicdanının gizli gizli arzu ettiği fakat bir türlü elde edemediği ebedî saadet ihtiyacına, kendine mahsus bir lisan kullanarak cevaplar verir. Biz hepimiz, bir ölçüde ümit ve endişenin çocukları sayılırız. Hemen hepimiz, ileride şimdikinden daha fazla mes'ud olacağımız mutlu günler bekler ve saadet sarayları hülyası ile yaşarız. Bu beklenti ve bu hülyaların gerçekleşmesini gösteren emareleri temaşa ettikçe ümitlenir, göremeyince de endişeye kapılırız.”
Ümitlenmek ve endişeleri bertaraf etmek için eskileri yad etmek yerine Rabbimiz tarafından lütfedilen bayramları, O’nu hoşnut edebileceğimiz zaman dilimleri olarak görmeliyiz. Mümkünse aile büyükleriyle, değilse çevremizdeki eş dostla bir araya gelerek bayram geleneklerini gerçekleştirmek bayramların anlamını güçlendirecektir. Bu şekilde bayram ritüellerini yeni nesillere aktarmanın, aidiyet duygusu için önemli olduğunu düşünüyorum. Teknolojiye bağımlılığımızı bir kenara bırakarak, sevdiklerimizle daha fazla zaman geçirmek, birlikte yemekler hazırlamak, oyunlar oynamak, sohbet ve muhabbet etmek de önemlidir.
Bayramlar beden ve ruh sağlığımızı olumlu yönde etkileyen önemli zaman dilimleridir. Stresi azaltır, sosyal bağları güçlendirir, mutluluk ve sevinci artırır, dayanışmayı teşvik eder. Bu nedenle, bayramları bayram gibi geçirmek ve bu özel zamanları kendimiz ve ailemiz için değerlendirmek önemlidir.
Gurbette Bayram
Eğer vatanınızda değilseniz veya bazen vatanınızda bile olsanız, çevrenizde sizinle aynı değerleri paylaşanlar yoksa gurbettesinizdir. Ve gurbette bayram zordur. Ellerini öpecek veya elinizi öptürecek birini bulamamakla başlar düşünceler ve devamı “bayram gelmiş neyime” ile neticelenir. Kendimizi bu düşünceler sarmalından çıkarmak için gayret sarf etmek yine bize düşer. Sadece ailemiz için bile olsa evimizi ve ikramlarımızı hazırlayarak veya varsa planlanmış bayramlaşma programlarına katılarak bu ruh halinden çıkmak gerekir. Bayram öncesinde bayramı bayram tadında geçirebilmeleri için farklı coğrafyalarda bulunan arkadaşlarımızı düşünerek planlanan yardım organizasyonlarına destekte bulunmak da bizi bayram huzuru ve mutluluğuna hazırlayacaktır.
Başkası için güzel bir şey yaptığınızda bunun sizi de daha iyi hissettirdiğini hiç fark ettiniz mi? Çünkü iyilik yaparak, kendi sıkıntılarımızın dışına çıkarız ve yaşamımızdaki stres faktörlerinden uzaklaşmış oluruz ve mutlu hissederiz. Böylece aslında iyiliği, kendimiz için yaparız. Öyleyse çevremizde ne kadar olumsuz hadise cereyan ederse etsin iyilik yapmakta ısrarcı olmak en başta bize iyi gelecektir. İhtiyacı olan birine yardım etmek, beklemediği bir anda birinin tebessümüne sebep olmak ya da tanımadığınız birine ikramda bulunmak… Bu tarz davranışlarla birinin hayatına temas etmek sizin de çevrenizdekilerin de sağlığı ve mutluluğu için tahmin ettiğinizden daha önemlidir. Bir anda tanımadığınız birilerinin sıradan bir gününü bayram gününe dönüştürebilirsiniz. Çünkü hayat bir ayna gibidir. Herkes kendi aynasında birbirinin hayatını görür. Onların tebessümleri sizin hayatınızda güneş açtırır.
Günleri Bayramlaştıran Yardımlar
Romanya olarak son iki haftadır bize bayramlar yaşatan, güneşler açtıran misafirlerimiz vardı. Yunanistan’dan yaklaşık elli kardeşimiz bizi ziyarete geldiler ve onlarda kendi hayatlarımızı gördük.. Çıktıkları zorlu yolculukların çok kısa bölümlerini bizimle paylaşmalarına rağmen onlardaki yürek sızılarını kelime aralarından anlamak hiç zor olmadı. Ortak paydada buluşabildiğimiz ve büyük bir ailenin üyeleri gibi hissettiğimiz arkadaşlarımızla olan ilişkimiz sayesinde hiç birimizin diğerinden farkının olmadığını iliklerimize kadar hissettik. Birbirimiz için ne kadar önemli olduğumuzu ve hayatımızın amacını aidiyet duygularımızla pekiştirdik. Yaşadıkları sıkıntıları içselleştirmedikleri, hayata yeniden sımsıkı tutunarak devam ettikleri mütebessim çehrelerinden belli olsa da duygusal yoğunluk yaşadıkları ve gözyaşlarını tutamadıkları anlar da oldu elbette. Bu anlar genellikle yardım tırlarını organize eden Tuna Vakfı yetkilileri ve iş adamlarıyla hasbihal ederken ki teşekkürleri ve hissiyatlarıyla ilgiliydi. Gönderilen paketlerin nasıl heyecanla beklendiği, paketten çıkan bir leblebi şekerinin bile ne kadar kıymetli olduğu, her bir malzemenin hangi duaya denk geldiğini anlatırkenki mutlulukları… Hatta kolilerin bile atılmayıp ayakkabılık olarak değerlendiğini ifade ederken ki minnetleri… Aslına bakarsanız kelimeleriyle, mimikleriyle, teşekkürleriyle, davranışlarıyla onlar bize iyilik yaptılar, hem de çok büyük iyilik yaptılar. Çok da iyi geldiler.
Son zamanlarda hemen her bayramda ettiğimiz duamız var; Rabbim bizi, sevdiklerimizle kavuşmaların olduğu, özlemlerin bittiği, zulümlerin son bulduğu gerçek bayramlara eriştirsin…
“Mevlâ bizi affede bayram o bayram olur
Cürm ü hatalar gide bayram o bayram olur.”