Trump dünyaya barış getirebilir mi?

Ertuğrul İncekul

Ertuğrul İncekul

28 Oca 2025 11:09
  •  

    Trump ‘’bütün savaşları bitireceğim’’ dedi.Bu vaat ne kadar gerçekçi olabilir ayrı bir konu ama hayali bile güzel.

     

    Amerika'nın siyasi sahnesinde yeni bir perde açıldı. Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dramatik dönüşü, sadece Amerika'nın değil, tüm dünyanın kaderini yeniden şekillendiriyor. Bu dönüşün ilk günlerinde yaşananlar, önümüzdeki dönemin nasıl bir fırtınaya gebe olduğunun adeta bir provası niteliğinde.

     

    Oval Ofis'in yeni-eski sahibi, daha koltuğuna oturur oturmaz imzaladığı 200'ü aşkın kararnameyle, adeta bir tsunami etkisi oluşturdu. Paris İklim Anlaşması ve Dünya Sağlık Örgütü’nden çıkış için karar bildiriminde bulundu. 6 Ocak 2020 Kongre baskınına katılan 1600 kişinin affı,bu kararnameler içinde özellikle doğum yoluyla vatandaşlık hakkının iptali, Amerika'nın temel değerlerini sorgulatan bir nitelikte. Anayasa Mahkemesi'nin kapısını çalmaya hazırlanan bu karar, Trump'ın "radikal değişim" vaadinin somut bir göstergesi.

     

    Ancak asıl dikkat çekici olan, Trump'ın kabinesindeki değişim rüzgarı. Silikon Vadisi’nin pragmatist çocuğu Elon Musk'tan, Wall Street'in yükselen yıldızı Vivek Ramaswamy'ye kadar uzanan bu kadro, Amerika'nın yönetim anlayışında köklü bir değişimin habercisi. Bu elit ve bir anlamda faşist iş dünyası temsilcilerinin varlığı, devlet yönetiminde "şirket mantığı"nın hakim olacağının sinyallerini veriyor.

     

    Meksika sınırında yaşanan "Türk dramı" ise bu tablonun en hazin boyutu. Binlerce vatandaşımızın umut yolculuğu, Trump'ın sert göçmen politikalarının duvarına çarpıyor. Meksika sınırından ABD’ye kaçak yollardan giriş yapan Türklerin sayısının 60 bini aştığı tahmin ediliyor. Bu süreçte ABD’ye giriş yapan Türk göçmenlerin önemli bir kısmı, sınırda iltica başvurusunda bulunuyor. Amerika’da oturum evraklarını bekleyen 20 bin Türk, bu dramanın sadece görünen yüzü. Ekonomik krizden kaçanlar, siyasi baskılardan bunalan beyaz yakalılar ve daha nicesi... Hepsi Amerika rüyasının peşinde, ama karşılarında her zamankinden daha sert bir realite var. Hizmet Hareketi ile ilgili Amerika’nın tavrı net olduğu için endişeye gerek olamayabilir ama Türkiye’deki hukuksuzluklardan kaçan on binlerce vatandaşımız risk altındalar.

     

    Trump'ın küresel vizyonu da en az iç politikadaki hamleleri kadar kışkırtıcı. Çin'le olan mücadele artık sadece ekonomik değil, jeopolitik bir boyut kazanıyor. Panama Kanalı'ndan Arktik'e uzanan geniş bir coğrafyada, Amerika'nın "tek süper güç" olma iddiası yeniden canlanıyor. TikTok'a yönelik yaptırımlar, bu mücadelenin dijital cephesini oluştururken, otomotiv endüstrisini koruma hamleleri de ekonomik milliyetçiliğin yeni bir tezahürü.

     

     

    Batı’daki Müslümanlar

     

    ABD’de yaşayan Müslümanlar, nüfusun yaklaşık % 1,34 ünü yani yaklaşık 4,5 milyonu oluşturuyor ve sosyal, ekonomik hayata aktif olarak katılıyorlar. Trump’ın politikalarının Müslüman Amerikalıları dışlayıcı olması, toplumun kutuplaşmasına yol açabilir.

    Trump’ın önceki başkanlık döneminde, Müslümanlarla ilgili pek çok tartışmalı politika ve söylem ön plana çıkmıştı. Seyahat yasakları, sert söylemler ve özellikle Müslüman ülkelerle ilişkilerdeki sert tutum, toplumda ciddi bir kutuplaşmaya yol açmıştı.

     

    Yeni dönemde Müslüman topluluklar, toplumsal uyum ve barış için diyalog kanallarını aktif şekilde kullanmalıdır. Farklı inanç gruplarıyla işbirliği, yerel yönetimlerle güçlü iletişim, eğitim ve diyalog çalışmaları ile farkındalık çalışmaları, sosyal etkinlikler ve medya üzerinden kamuoyu oluşturma gibi stratejilerle, toplumsal hoşgörü, karşılıklı anlayış,saygı artabilir, önyargılar ve ayrımcılıkla mücadele edilebilir. Bu süreç, sadece Müslüman topluluklar için değil, tüm toplum için faydalı olacaktır. Batı’da yaşayan Müslümanların ve Hizmet mensuplarının bu krizleri olumlu anlamda birlikte yaşama kültürüne dönüştürmeye, doğru anlamda İslam’ın ve kültürel değerlerimizin anlaşılmasına zemin oluşturabileceği gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız ve bu eksende faaliyetlerimizi, projelerimizi şekillendirmeliyiz, diye düşünüyorum.

     

     

    Sonuç olarak, Trump'ın ikinci döneminin ilk günleri bile, önümüzdeki yılların nasıl şekilleneceğine dair güçlü ipuçları veriyor. Bu dönem, sadece Amerika için değil, tüm dünya için bir dönüm noktası olacak gibi görünüyor. Türkiye-Amerika ilişkileri de bu yeni dönemden nasibini alacak.

    Washington Post'tan Greg Miller’ın makalesi, Türkiye’nin 11 Eylül sonrası terörle mücadele yöntemlerini siyasi muhaliflere yönelik nasıl uyarladığını ve özellikle Gülen Hareketi üyelerini hedef aldığını ele alıyor. (https://wapo.st/49G3Ial). Türkiye’de yaşanan hak, hukuk ihlalleri ile Türkiye en güvensiz ülkeler listesinde. Trump ile yeni dönemde şüphesiz göçmen politikalarından ticari ilişkilere, diplomasiden kültürel etkileşime kadar her alanda yeni bir sayfa açılıyor. Bu sayfanın nasıl dolacağı ise, Trump'ın "Önce Amerika" vizyonunun sınırlarına ve dünya liderlerinin bu vizyona vereceği tepkilere ve Batı’da yaşayan biz Müslümanların kimliklerini koruyarak, net, duru, samimi temsiline bağlı olacaktır.

    28 Oca 2025 11:09
    YAZARIN SON YAZILARI