Sor, geceler kaç saat

Ercümend PERVER

Ercümend PERVER

29 May 2017 14:22
  • Hani Fuzuli’nin meşhur beyti var 
    “Şebi yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir 
    Mübtelâyı gâma sor kim geceler kaç saat…

    Yani: “En uzun gecenin hangisi olduğunu rasthaneler ya da müneccimler ne bilsin! Siz dertliye sorun geceler kaç saat” demek olur. 
    Ey bitmeyen gecenin sahibi Allah’ım! Biz bittik, tahammülü zor artık bu dertlerin. Ne olur artık zalime verdiğin mühleti sonlandır. Onların kirli emellerini kursaklarında bırak. Bizim tahammülümüzü zorlayan saymakla bitmez zulümler irtikab ediliyor. Tarihin hiç bir devrinde hiçbir zalimin bu kadar cüratkâr olmadığı zamanları yaşıyoruz. 

    Gencecik oğlunu gözaltına almak isterlerken buna itiraz edip engel olmaya çalışan seksen yaşındaki kadıncağızı yerlerde sürükleyip kafasına tekme atan, yetmeyip onu da gözaltına alan esfel-i sâfilîn mahluklarına emniyetimiz teslim edildi. Yaşlı kadıncağızı bıraktıklarında perişan bir vaziyette bir kuytuya oturduğunda yanına gelip, “Nasılsınız” diye soranlara, “Başıma tekme attılar, yerlerde süründürdüler. Vallahi yüreğimin acısından hiç bir acıyı hissetmiyorum” Diyen pir-i faniler hürmetine ne olur Allah’ım artık bitsin bu zulüm. 

    Geçen gün tutuklu Kahramanmaraş eski idari hakiminin ailesi yıllardır bekleyip sahip oldukları dünyalar tatlısı beş yaşındaki kızlarını babasını görmek için açık görüşe giderken geçirdikleri trafik kazasında kaybettiler. Şimdi içerideki o babayı düşünün ve kendinizi onun yerine koyun. Söz söylemeye mecaliniz var mı. Söyleyin ey zalim ve avaneleri ve destekçileri mahkeme-i kübrada bunlara verecek cevabınız var mı? Ben bu elim hadiseden dolayı iki gün kendime gelemedim. İçerdeki babanın ve dışardaki annenin tek tesellisi yaşama sevinci yavrucağın ölümü karşısında bu ailenin neler hissettiğini anlayabilir misiniz? 

    Ey her şeye gücü yeten Kadir-i mutlak Allah’ım! Ne olur artık sabah olsun. Zalim azdı kudurdu. Mazluma vurdukça vurdu. Biz İslama bayraktarlık yapmış bu asil bildiğimiz milletten haysiyetli bir duruş beklerken üç kuruşluk dünya menfaati uğrunu ahiretlerini berbat ettiler. Ve aslanlar doğuran Anadolu anaları maalesef şimdilerde çakallar doğurdu. Elli küsur yıldır gözleri önünde büyüyüp serpilen bir insan düşünün, elli yıldır karınca dahi incitmemişken, zalimin biri çıkıp kendi hırsızlıklarını görmezden gelmediği için, Hak hatrına haksızlık karşısında ses verdiği için bu insan(lar)a bir anda terörist diyor ve herkes bu zalimin; menfaati icabı söylediklerini tekrar ediyor ve gayretullaha dokunacak günahlar irtikab ediyorlar. 

    Size altta bir tablo veriyorum. An itibariyle hapishanelerde annesiyle kalan bebek ve çocuk sayısını. Tam 560 sabi. Siz bu yaşta çocuklarınızın elinden tutup lunaparka veya alış - verişe giderken, onların istediği oyuncağı kendilerine seçtirirken, bu listesini verdiğimiz sabilerin oynaması için hapishaneye oyuncak dahi sokturmuyorlar. Hele bir de çocuklarına dışarda bakan kimse olmadığı için içeriye anne ve babasının yanına alınmayıp çocuk esirgeme kurumu denen o sabilerin feryatlarının hiç dinmediği yerler var ki yaşananlara yürek dayanmaz.


    Ve bizim samanyoluhaber sitesinde çıkan magduriyetler.com sitesinden alıntılı bir haber sabrın kadehini taşırdı. Kırdı gamın tasını. Yüreklerde feryad ile “Ya Rab biraz da zalim tutsun artık evlad u îyal yasını” dedirtti adeta. İddiaya göre kendisi de yedi aylık hamile olan hakime hanım hamile olan hoca hanımı tutuklarken “Seni tutuklamak zorundayım. Emir yukarıdan geldi.” diyor. 

    Kanunlara göre tarafsız ve bağımsız olarak, hür vicdanıyla karar vermesi gereken bir hakimin “Yukarıdan emirle” karar verdiğine dair bu iddialar adaletin ve hukukun sıfırlandığının somut delili oluyor. 

    Tutuklanmasının ardından cezaevine yollanan hoca hanım için zaten zorlu geçen hamilelik süreci daha da zorlaşıyor. Cezaevindeki kötü koşullar, maruz kaldığı ağır baskı ve stres sonucu hamile olan hoca hanımın karaciğerle ilgili değerleri bozuluyor. Anne ve bebeğin ölüm riski oluştuğunu müşahade eden doktorlar “Sorumluluk alamayız. Cezaevi koşullarında yaşayamazsın.” diyorlar ama bunu dedikleri için de doktorlar da tehdit ediliyor. 

    Askerler eşliğinde hastaneye götürülen hamile hoca hanımın tetkiklerinden çıkan sonuç, anne ve bebeğin sağlık durumunun vahametini ve aciliyetini ortaya koyuyor. İddialara göre hamile hoca hanımla ilgili sağlık raporunu verecek doktorlara “rapor verirseniz siz de tutuklanırsınız” tehditleri yapılıyor. Bu sırada bebeğin hareketsiz kaldığının anlaşılması üzere acil olarak doğuma alınıyor. 

    Tüm bu olaylar yaşanırken cezaevinde adam öldürmekten tutuklu olan ve 6 aylık hamile olan başka bir kadın ise tahliye edilmişti. Hoca hanım bu duruma “O kadar bile hakkımız verilmiyor” diye sitem ediyor. “Be hoca hanım! Sen kime dert anlatıyorsun. Zalim senin bu halini seviyor. Gülmeni değil ağlamanı istiyor. Neslin ihyası için çalışmanı değil, neslin ahlakını, mukaddesata dair değerlerin tarumar olmasını seviyor. Zira zalimler bu sefil fıtratlılarlar sayesinde süfli emellerine nail oluyorlar.” 

    Zalimliğin boyutlarını gösteren diğer bir iddia ise savcının sürekli olarak hamile kadını “Doğum yapsan bile çıkarmıyorum. 7.5 yıldan önce çıkamazsın.” tehditler savurması. 

    2017 Türkiyesi'nde kadınlara, hamilelere, anne karnındaki masum yavrulara bile bu zulümler yapılıyor. Adalet ve insanlık katlediliyor. Allah herkesi imtihanlarla sınıyor ve verilen mühlette kimsenin mazereti kalmıyor. Ve maalesef ateş düştüğü yeri yakıyor. Duayı bile sadece mağdur olan mazlum ediyor. “Nerden biliyorsun” demeyin bana. Dualarımız yeterli olsaydı şimdiye kadar bu zalimler çoktan baş aşağı olmuştu. İki damla yaşla tanışsaydı seccademiz zalimin iflahı kesilirdi çoktan. Demek ki bir sıkıntı var dostlar... 

    Bu durum karşısında tarihten bir örnek verdiğimizde hemen hindi gibi kabarıyorlar. Yaptığınız; “Gördüğü rüya üzerine o yıl doğan tüm erkek çocukları öldürten” Nemrut’un yaptığından ne farkı var şimdi. 

    Ey talimatla karar veren hakim ve talimatla soruşturma açan savcılar. Cehennem diye bir diyarın olduğunu ve yaptıklarınızla yarın hesap gününde, “Talimat gereği yaptığınızı” söylediğinizde burada kendinizi kandırdığınız gibi Allah’ı da (c.c) hâşâ kandıracağınızı mı sanıyorsunuz. Siz ekmek hatrına aşınıza zehir kattığınızın farkında mısınız? 

    Ercümend PERVER

    29 May 2017 14:22
    YAZARIN SON YAZILARI