Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Afyon hapisanesinde yazdığı Fatiha Suresiyle ilgili On Beşinci Şuâ (El-Hüccet’z-Zehrâ’dan) Birinci Makamın İkinci Kısmından Nur Dede Ali İhsan Tola merhumun sohbetini internetten izliyorum, (özetle) diyor ki: “Üstad Hazretlerinin kelime kelime izahını yaptığı bu Fâtiha Suresinin bir ismi de Şâfiye’dir. Yani Fâtiha aynı zamanda şifâ suresidir. Maddî-mânevî bütün rahatsızlıklarımızda, bu sureyi yedi defa okuyunca Cenab-ı Hak, şifâ verir. Bir gün yanıma üniversiten profesörler geldi. Bir hastaları için okuyup üflememi istiyorlardı. Sanki bir üfürükçüye gelmiş gibilerdi. Ben bunlara ne diyeyim derken, yanıma bir torunum geldi ‘Dede ben rahatsızım, bana birşeyler okuyup dua ediver.’ dedi. Ben de ‘Evlâdım, yedi, defa Fâtiha okuyup Allah’tan şifâ iste.’ dedim. Okumaya başladı ve sonra gitti. Muhtemelen soğuk algınlığı gibi birşeydi, masum diliyle Fatihaları okuyunca annesi de onu sarıp sarmaladı herhalde sonra ‘İyi oldum ben, dede’ diyerek yanıma geldi. Onlara şifâ Allah’tandır. Kur’an, bizzat kendisinin, nur ve şifa olduğunu ifade ediyor. İnanarak sadece Allah’a güvenip sığınarak okunursa, Cenab-ı Hak dilediği kullarına şifa verir. Bunun için hocaya gitmek de gerekmez. Kendiniz okuyabilirsiniz.”
“Afyon Hapisanesinde bunlar yazılırken başka enteresan olaylar da oldu mu?” diye sorulan bir soruya, Hüsrev Altınbaşak’tan bir hatıra nakletti. O demiş ki: “Beni Afyon’da kâtillerin koğuşuna verdiler. En başları Kasap Tahir adam kesmiş. Bana, işlediği bütün günahları saydı ve ‘Ben affolunur muyum?’ diye sordu. Ben de affolunacağını söyledim. ‘Bu zamana kadar hiçbir hoca böyle demedi, sen nasıl söylersin?’ dedi. Diğer mahkumlara ‘Bunun yatağını yorganını alın, yemek de vermeyin betonda yatsın’ dedi. Öyle de oldu. Üç gün sonra yine sordu. Ben ‘Peygamberimize (S.A.S.) af âyetleri geldikten sonra birisi gelmiş: -Sahralardaki kumlar kadar, denizlerin damlaları kadar, hayvanatın tüyleri sayısınca günahlar işledim, ben nasıl af olurum? Deyince, Efendimiz (S.A.S.) “Allah’ın mağfiretinden de mi çok günah işledin?” diye sormuş. Adam ‘Hayır’ demiş. Efendimizin (S.A.S.) af müjdesi karşısında bayılıp ölmüş ve kurtulmuş. Sizi de eğer nasûh tevbesi ile tevbe ederseniz Allah af eder’ dedim. Kasap Tahir, ‘Ulen ben bile af olacaksam, Allah hepinizi af eder. Haydin namaza başlıyoruz. Bu sefer bizim yatakları üst üste yığın üç gün bu hoca yatacak biz de betonda yatacağız’ dedi. Sonra af çıktı. Ta Karadeniz’den yayan gelip verdiği söz üzere elimi öptü.”