Cerbeze ve algı operasyonları

Ebu Abdurrahman

Ebu Abdurrahman

10 Şub 2017 11:25
  • Cerbeze, ayrı ayrı yerlerde hem de ayrı ayrı mekanlarda olmuş şeyleri toplayıp bir anda bir yerde olmuş gibi göstererek insanları yanıltmak ve yönlendirmektir. Bir de bunlara yalanlar ve iftiralar eklenirse insanların gerçekleri görmeleri  çok zorlaşır; âdeta imkânsız hâle gelir.

    Üstad Hazretleri Münazarat isimli eserinde cerbezeye misal verirken diyor ki: “Büyük işlerde yalnız kusurları gören kimse, cerbeze ile aldanır veya aldatır. Cerbezenin durumu; bir kötülüğü sümbüllendirerek iyiliklere gâlip getirmektir. Mesela, şu aşiretin her bir ferdi bir günde attığı balgamı, cerbeze ile, vehim ile mekanlar birleştirilip birden bir şahıs tarafından yapılmış gibi hayal edilerek başka  fertleri de ona kıyas edip o nazar ile bakılsa… Veyahut bir sene zarfinde birisinden gelen iğrenç koku, cerbeze ile mekanları  birleştirme vehmiyle birden bir dakikada o şahıstan gelmiş gibi, tasavvur edilse… Acaba ne derece evvelki adam iğrenç olabilir; ikinci adam da pis kokar birisi haline gelebilir? Hatta şu manzaralar karşısında hayal gözünü kapasa, vehim de burnunu tutsa, mağaralarından kaçsalar, hakları var. Akıl onları azarlamayacaktır.

    “İşte cerbezenin acayip tavrı, zaman ve mekanda ayrı ayrı ve başka şeyleri toplar ve tek bir şey yapar. O siyah perde ile her şeyi temâşa eder. Hakikaten cerbeze, her çeşidi ile garip şeylerin makinesidir. Görünüyor ki, cerbezeye kapılmış bir âşıkın nazarında umum kâinat birbirine muhabbetle cezbolup rakkasâne hareket ediyor ve gülüşüyor. Ama çocuğunun vefatıyla mâtem tutan bir validenin nazarında, umum kâinat hüzün ve üzüntü içinde ağlaşıyor. Herkes istediği ve hâline münasip gördüğü meyveyi koparır.

    “Bu makamda size bir temsil söyleyeceğim. Mesela, sizden bir adam, sadece bir saat gezinmek için  gayet güzel ve güzel çiçeklerle dolu bir bahçeye girse; eksiklik ve kusurlardan uzak olmak Cennetin bahçelerine mahsus olmasından; her kemâle bir eksik ve kusur karıştırmak şu değişip duran âlemin gereklerinden olduğundan dolayı, şu bahçenin bazı köşelerinde de bazı pis ve murdar şeyler bulunduğu için mizaç bozukluğunun sevki ve emriyle, sadece o kokuşmuş pis şeylere bakışlarını diker. Sanki o bahçede sadece o tiksinti veren iğrençlikler varmış gibi!.. Kuruntu ve hayalin hükmüyle o fena algı genişleyerek o bahçeyi  bir mezbeha ve mezbele suretinde gördüğünden midesi bulanır ve kusarak tam bir nefret içinde bahçeden kaçar. Acaba insanların hayat lezzetini gam ve eleme çeviren böyle bir hayal ve kuruntuya, hikmet ve maslahat râzı olur mu?

    “Güzel gören, güzel düşünür, güzel düşünen güzel rüya görür. Güzel rüya gören hayatından memnun olur.”

    Sırat-ı müstakîm, insanî kuvvelerden hikmet, iffet ve şecaatin bileşiminden de meydana gelir: Üç husustan aklın ifratı CERBEZE; tefriti ahmaklık; ortası yani istikametli durumu, hikmettir. Yani hakkı hak bilip tâbi olma, bâtılı bâtıl bilip uzak durmaktır.

    Şehevî kuvvenin ifratı fücurdur, tefriti humud (sönüklük) yani ne helâle ne de harama iştihası olmama halidir. Ortası, iffettir.

    Gazabî kuvvenin ifratı tehevvürdür. Yani maddi ve mânevî hiçbir şeyden çekinmeme, hak ve hudut tanımamazlık halidir. Tefriti, korkaklıktır. Ortası, şecaattir. Yani, hak ve hukuk müdafaasında sonuna kadar var olma ve kendisini ortaya koymadır. Meşru olmayan şeylere karışmaz… İşte bu üç kuvvenin vasatı yani ortası olan hikmet, iffet ve şecaat istikametli yol olan sırat-ı müstakimi ifade eder. “İşlerin hayırlısı, orta kıvamda olanı yani ifrat ve tefritten uzak olanıdır.” Onun için biz Ümmet-i Muhammed’e de “Ümmet-i Vasat” denilir…

    Durum böyle olduğu halde, yaşadığımız süreçte, gücü ele geçirerek ifrat bir yol tutmuş durumdalar. Hiçbir hak ve hukuk, İslamî ve kanunî hiçbir prensip tanımadan hareket ediyorlar. Zarar görmekten çekinen ve bu idare şeklinden korkanlar da tefrit içinde seslerini çıkaramıyorlar. İstikameti temsil edenler de ortada kalmış vaziyetteler. Hakkın aslında, kuvvetten çok kuvvetli olduğunu bildikleri için aktif sabır içinde, çeşitli cerbezelere, iftiralara ve hepsiyle uygulanan algı operasyonlarına sabrediyor, dünyanın  bir cennet değil, imtihan meydanı olduğunun  şuuru ile her şeye dayanmaya çalışıyor ve her şeyi Allah’tan bekliyorlar…    

    E. Abdurrahman

    10 Şub 2017 11:25
    YAZARIN SON YAZILARI