''Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum. ''
Orhan Veli Kanık
Şiir ve şarkılar da bir mesaj içerir ve şairin duygu, düşünce ve halet-i ruhiyesine tercüman olurlar. Bununla beraber okuyanların ve dinleyenlerinin duygu, düşünce ve hislerinin uyanmasını da sağlarlar.
Anlatamıyorum şiirini, Orhan Veli'nin platonik aşkı Bella için yazmış olduğunu bir kenara bırakarak, kişilerarası iletişim bağlamında ele alırsak anlatmanın ve anlamanın önemine vurgu yaptığı görülecektir.
İletişim, insanoğlunun anne karnında başlayan ve hayatı boyunca devam ettirmek zorunda olduğu en temel becerilerinden birisi olup, insanın varlığını sürdürdürme biçimindeki gelişmelerden ve değişimlerden de en çok etkilenen olgudur.
İletişim, insan hayatının şekillenmesinde etkili olan; sevinç ve mutlulukların kaynağını, üzüntü, kaygı ve stresin sebebini, başarıların itici gücünü, başarısızlıkların ise zayıflıklarını oluşturan bilgi ve becerilerin bir ürünüdür.
Etkili iletişim hem bilgi hem de beceri gerektiren bir davranıştır. Sporcular vücutlarını, nasıl daha hızlı koşmak, daha yükseğe zıplamak, daha uzağa atlamak için eğitebiliyorlarsa, kişiler de istemeleri ve gayret etmeleri halinde etkili iletişim için gerekli bilgi seviyelerini arttırabilir ve becerilerini geliştirilebilirler. Böylece bilgi ve becerileri arasında kuracakları köprüler aracılığıyla başkalarıyla etkili iletişim kurabilirler.
İletişim kişiler arası ilişkilerde bir vasıtadır. İnsanoğlu bildiklerini, gördüklerini, duyduklarını ve öğrendiklerini iletişim aracılığıyla elde eder ve yine iletişim aracılığıyla başkalarına aktarır. İnsanın çevresini etkilemesi ve değiştirmesi, yine çevresinden etkilenmesi ve çevresine uyum sağlaması iletişim sürecinin bir sonucudur. Bu çift taraflı etkileşim hayat boyu devam eder.
İletişim iki boyutlu bir kavramdır: Anlatmak ve Anlamak.
Anlatmak, Anlatabilmek
İnsan duygu ve düşüncelerini sözlü veya sözsüz bir dille ifade etmektedir. Sözlü ifadeler, ağız içindeki dil aracılığıyla telaffuz edilen sözcükler vasıtasıyla aktarılır. Sözsüz ifadeler ise metaforik dil, beden dili ve yazılı biçimlerde olabilmektedir. Sözsüz iletişim dilsel olmayan işaretler aracılığıyla gerçekleştirilir ve günlük iletişimimizin önemli bir bölümünü kapsar. Sözsüz iletişimde jest, mimik, beden duruşu gibi unsurların yanında konuşma hızı ve ses tonu/şiddeti ile birlikte vurgulamalar da önemli unsurlar arasındadır. Telefon konuşmalarında bile karşımızdaki kişiye konuşma hızımız, ses tonumuz ve vurgulamalarımızla duygularımızı yansıtabilmekteyiz.
Gözler ise iletişimde apayrı bir rol oynarlar. Özellikle Pandemi sürecinde insanlar neredeyse günün tamamında maskeleriye yaşıyorlar. Hemen hemen günlük hayatta yapacakları işlerin tümünü ağzı ve burnu kapatan maskeleriyle yapıyorlar. Geriye sadece gözler kalıyor. Gözler, duygularımızı ve hislerimizi anlatabilmemiz veya birini anlamamız adına -Shakespeare'in Romeo ve Juliet adlı eserinde ''Gözler ruhun penceresidir.'' deyimiyle de önemini belirtiği- iletişim kanallarının en önemlilerindendir.
İnsanın iç dünyasını dışa yansıtan en önemli organı gözleridir. Acıyı, sevgiyi-nefreti, tükenmişliği, masumiyeti-kaybedilen masumiyeti, çılgınlığı, kabullenişi, korkuyu-cesareti, yorgunluğu, rahatlamayı, merakı, barışı, umudu-umutsuzluğu, minnettarlığı vb. gibi kalpte hissedilen duygu ve düşüncelerin ifade edilmesinde bazen sözcükler yeterli olamazlar. Bazen de muhataplar bu duygu ve düşüncelerini karşısındakinden gizlemek isterler. Halk arasında yaygın olan‚ '' Gözler yalan söylemez.'' sözü ile güftesi Ahmet Selçuk İlkkan'a ait olan ve yıllar önce ilk defa Emel Sayın'dan dinlediğim şarkının,
''Gözler kalbin aynasıdır.
Yalan nedir bilmez onlar.
Siyah, mavi, yeşil olsun…'' mısraları ile
Victor Hugo'ya ait ''Bakışların'' şiirinin,
''Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur
Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur... ''
mısraları iletişimde gözlerin üstlendikleri önemli misyonu ne güzel anlatırlar.
Beden Dili, kişinin sözlü anlatımlarının etkisini artıran veya azaltan bir öneme sahiptir. Her ne kadar iletişimde sözlü anlatımın daha önemli olduğunu düşünsek de yapılan bilimsel araştırmalar beden dilinin daha önemli olduğunu göstermektedir.
Sözlü ve sözsüz dilin uyum içerisinde olması anlatım bütünlüğünü sağlar, ifade gücünü arttırır. Kişinin doğru söylemediği durumlarda ağzı, gözü, elleri ve beden duruşu istem dışı olarak başka şeyleri ifade edebilir. İletişim sırasında muhatabımızın gözlerine bakarak veya bakmayarak, duruş, oturuş ya da yürüyüş tarzımızla, aramıza koyduğumuz fiziksel mesafe ile ve kıyafetlerimiz, gözlük, aksesuar, saç şekli gibi görsel simgelerle birçok şey anlatabiliriz.
Yapılan araştırmalarda insanlar arasında yüz yüze kurulan ilişkilerde kelimelerin %10, ses tonunun %30 ve beden dilinin ise %60 etkili olduğu tespit edilmektedir.
Anlamak, Anlayabilmek
Anlamak, iletilen sözlü ve sözsüz mesajların alıcı tarafından algılanması, çözümlenmesi ve anlaşılması olarak tanımlanabilir. Mesajın algılanması ve çözümlenmesinde kimin ilettiği, nerede ve ne zaman iletildiği, hangi iletişim kanalı ile iletildiği, hangi bağlamda ve durumda söylendiği ile direk ilgilidir. İletişim aynı zamanda duyusal, bilişsel ve duygusal bir süreç olduğundan, mesajın çözümlemesi sadece söylenen sözlerin değil, beden dilinin, ses tonunun, jest ve mimiklerin, gözlerin o andaki fizyolojik yapısının ifade ettiği anlamların da çözümlenmesini içerir.
Mesajın çözümlenmesinde alıcının aktif dinleme becerisi, algılama becerisi ve empati becerisi de önemli etkenlerdir.
Aktif Dinlemek, dinleyicinin karşısındakini önemsediğini, dinlediğini, gönderdiği mesajı olduğu gibi aldığını, onun anlattıklarını algıladığını, çözümlediğini ve anladığını gösterdiğinden ve bunlara dair geri bildirimde bulunmayı sağladığından etkili iletişimde önemli bir davranıştır.
Şiir ve şarkı dinlemek dinleme becerimizi geliştirebileceğimiz en eğlenceli ve kolay yollardan bazılarıdır.
İletişimde anlatma ve anlama sadece sözcükler aracılığıyla değil, eş zamanlı olarak duyu, biliş ve duygularla da desteklenerek gerçekleşir. Başarılı bir anlatma ve anlayabilmede, empati yetisi olarak da tanımlanan, başkasını kendi yerine koyup, onun duygu ve düşüncelerini hissedip ona anlayış gösterilebilmek önemlidir. Böylece başkalarının neler yaşadığını, düşündüğünü ve hissetiğini önemsediğimizi ve anladığımızı göstererek muhtabımızı içine çeken pozitif ve destekleyici bir atmosfer oluşturabiliriz.
Empati, muhatabınıza değer verildiğini hissettirir ve size karşı güven duymasını sağlayarak iletişimin kalitesini artırır.
Empati; eğitimle, kitap okumayla ve egzersizlerle geliştirelebilecek bir yetidir.
Bu yazımda iletişimde anlatabilme ve anlayabilmenin önemini kelimelerimle ifade etmeye çalıştım. Malum, anlatmada kelimelerin ve kalemin de aciz kaldığını yukarıda da belirtmiştim. Bu sebeple, siz değerli okuyucularımın anlayışınıza sığınarak, engin bilginiz, ferasetiniz ve empatik bakış açınızla kelimelerle anlatabildiklerimden de daha fazlasını anladığınızı düsünüyorum. Yazımı da Murat Mıhçı'nın kalemin acizliğini ifade eden ''Anla Beni'' şiiri ile bitiriyorum.
''Eğer şair olsaydım;
Güzelliğini mısralarıma yazardım,
Ressam olsaydım,
Tuvalime hep seni çizerdim,
Oysa;
Ne kalem,ne fırça duygularımı yansıtabilir.
Sadece karşında tutulan dilim...
Ben aşkımı anlatamam,
Anla beni sevgilim.................. ''