İlmi ve ilmi düşünceyi öldüren Siyasal İslamcılık kendi hezeyanlarını din olarak insanlara dayatmaya devam ediyor. Maalesef siyasetin ve siyasilerin oyuncağı haline gelen dindar hizip, tarikat, cemaat ve guruplar problem çözmek şöyle dursun asıl problem üretir hale geldiler.
Şimdi konuya usul-u din açısından bakmaya çalışalım. İçte ve dışta dine (İslam’a) dair fikri mülahazalar (görüş) beyan edenler hakkında, her şeyden önce bu fikirleri yazılı eserler şeklinde ileri süren bu kişilerin bağlı oldukları felsefesi mesleklerine bakmak gerekir.
Başlık olarak muhakeme tetkik ve tahkik demiştim. Çünkü kişi ancak iyi bir tetkik ve tahkik neticesinde dinin gerçeklerine vakıf olabilir. Onun için Bediüzzaman Hazretleri tahkiki iman hakikati üzerinde durmuştur. Doğru mizan kıstas ve ölçülere böylelikle sahip olunabilir. Bu konularda ilmi tetkikleri ve aklı muhakemeleri kıt olan kişilerin doğru bir sonuca varmaları mümkün olmadığı gibi fikri akımların oyuncağı haline gelecekleri bir gerçek. İşte günümüzde olduğu gibi. Bugün dindar kesim başta siyasetin sonra felsefi akımların hedefi ve oyuncağı haline geldikleri bir gerçek. Maalesef muhakeme tetkik ve tahkikten uzak dini anlayışların meydana getirdiği bu durum. Kimilerinde cehalet nobranlık ve yobazlık şekilde ortaya çıkarken kimilerinde de din kisvesine bürünmüş şekilcilik olarak ortaya çıkmıştır. Kimi muhafazakar ve seküler dindarlarda da ilim bilim adı altında batının müzahrefatı karihası olarak ilim fen ve felsefe libasıyla bize takdim edilmekte.
En tehlikelisi de seyyiat-i siyasiyeye dini kisvenin giydirilmesi ve dini söylemler adı altında yapılan asıl tahribattır. Bütün bunların yol açtığı tahribata karşı mücadele ciddi ilmi fikri ve ameli derinliği olan erbab-ı ilim ve irfanla bu ancak mümkün olur. Yüzeysel dini bilgi ve şekli kültürel dindarlıkla hal olacak bir mesele değildir. Asırların birikimi olarak meydana gelen bu tahribatı tamir ancak Bediüzzaman ve benzerlerin ortaya koydukları reçetelerle tamir ve tedavi edilebilir.
Doğrusu dine karşı üretilen fikirlerin ekseriyeti ister Batı’dan ister Doğu’dan olsun temelde aynı gayeye hizmet ettikleri bir gerçek. Avrupa’dan fen felsefe kisvesi altında ithal edilenler ile Şark’tan din kisvesi adı altında sahneye konulan şekli ve Siyasal İslamcılık aynı amaca hizmet ettikleri her izahtan varestedir. İkisinin de amacı muhakemesiz bir dindarlıktır. Şarkın şekilciliği ile ve Batı’nın akılcılığı (felsefi) doktrini bizi tetkik ve tahkikten uzak tutmaktır.